Sevgili Arkadaşlarım, Kıymetli Dostlarım, Canlar,
Hayat yolculuğumuz; meşakkatli, zor ve sarp yamaçlarla doludur. Yaşadığımız sürece karşılaştığımız güçlükler ve insan ilişkilerindeki yıpranmalar, bizi ziyadesiyle yorar ve sınar. İşte bu çetin yolda, hem manevi bir terbiye hem de güçlü bir dayanma mekanizması olan sabır kavramı, hayatımızın merkezine yerleşir. Sabır, yalnızca boyun eğmek değildir; aksine, erişeceğimize inandığımız bir hedefe varmak için, usulünce çalışıp çabalarken, geçirilmesi gereken süreyi telaşsız ve sükûnetle beklemektir. Kısaca, acılara ve zorluklara dayanma gücüdür. Unutulmamalıdır ki, hastalıklar, manevi sıkıntılar ve acılar, insanın olgunlaşması adına birer imtihandır. Sabır ise, bu imtihanlardan başarıyla geçmenin adıdır. Ancak öyle anlar gelir ki; aynı kanı taşısa bile, insan demeye dilimizin varmadığı şahsiyetsiz ve sahtekâr davranışlara karşı direnebilmek, zorluk ve sıkıntılara katlanmak kolay olmaz. Bu durum, sabrın en zorlu boyutunu ortaya çıkarır.
Sabır gücünü elde etmek, sistematik bir irade çalışması gerektirir. Sabrın ilk adımı, hedefe ulaşılacağına dair sarsılmaz bir inanç taşımaktır. Çünkü sadece inanarak sabredenler başarıya ulaşır. Sabır, tembellikle karıştırılamaz. Çalışmaları kuralına uygun ve disiplinli bir şekilde yapmak gerekir. Her sonucun bir zamanı olduğunu bilerek, o süreci çalışarak yaşamaktır. "Acele işe şeytan karışır" atasözü, telaşın ve düşüncesiz davranışın bizi sabır gücünden uzaklaştırdığını hatırlatır. Kişiyi çileden çıkaran, umutsuzluk aşılayan, hatta hakaret edenlere karşı direnebilmektir. Bu bağlamda, sabır; tembelce beklemek değil, zamanı geldiğinde hesap sorma iradesini korumaktır. Bu mücadele süresince gösterilen irade, gerçek "Sabırdır". İnsanın kendi iradesiyle üstesinden gelebileceği durumlar karşısında gösterilen edilgenlik ve razı olma hâli ise sabır değil, acizlik ve tembelliktir.
Kıymetli Dostlarım, Canlar,
Sabırsızlık, bir anda çok şeyi istemek ve her hedefin belli bir zaman gerektirdiğini bilmemektir. Bu nedenle, sonuca bir an önce varmak isteyenler genellikle yarı yolda kalır ve işin sonundaki hayrı göremezler. Bütün direnmelerde, dayanmalarda ve sabretmelerde ortak payda; her şeyin Allah'tan geldiği ve hayrımıza olduğu bilincidir. Allah'ın kimseye taşıyamayacağı yükü vermediği gerçeği, en büyük manevi dayanağımızdır. Ancak sabrederek, sondaki hayrı görebiliriz. İslami kaynaklar, sabrın bütün peygamberlerin ortak özelliği olduğunu gösterir. Onlar, karşılaştıkları sıkıntılara, eziyetlere ve sürgünlere rağmen daima sabretmişlerdir. Bu nedenle her Müslümana düşen görev, kurtuluşun sabırda olduğunu idrak etmek ve sabırlı olmaktır.
Bir başka gerçek ise, insan sabrı kolayca beceremez. Sürekli ve inançla bir işi yürütmek, arzulara hâkim olmak, hiddeti dizginlemek ve dışarıdan gelen engellemelere direnmek kolay değildir. Bu nedenlerle, her şey gibi sabır da öğrenilebilen, geliştirilmesi gereken bir erdemdir. İnsan, başına gelen musibetlerden daralsa bile, bunların nihayet birer imtihan olduğunu düşünerek Yüce Yaratıcının takdirine teslimiyet gösterip sabredebilirse, acıların ve sıkıntıların karanlıklarından kurtularak aydınlığa çıkar. İmanın burada büyük bir rolü vardır, zira iman edenler, sabrederek Cenab-ı Hakkın müjdelediği mükâfatlara nail olacaklarını bilirler. Rasûlullah (SAV)’in "Sabır Aydınlıktır" hadisini aklımızdan çıkarmamalıyız. Hiçbir kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha kapsamlı bir ihsanda bulunulmamıştır. Şunu hiçbir zaman unutmamalıdır: Sabredenler mükâfatlarını hesapsız bir şekilde alır ve Allah sabredenlerle beraberdir.
Sevgili Arkadaşlarım, Kıymetli Dostlarım, Canlar,
Unutmayın: “Mükâfatın büyüklüğü, belânın şiddetine göredir. Allah, sevdiği kuluna belâyı musallat eder. Kim başına gelene rıza gösterirse Allah ondan hoşnut olur. Kim de rıza göstermezse, Allah’ın gazabına uğrar.”
Ey Güzel Allah’ım! Beni üzen, ağlatan insanları sen görüyorsun. Onları sana havale ediyorum!
Terazi var, tartı var, her şeyin bir vakti var. Sabırla o vakti beklemek, irademizin en güçlü göstergesidir. Hayatta hiçbir şey unutulmaz!
SAYGILARIMLA VESSELAM.
Dr. Cemil Paslı
Kötü Koku Kimden Geliyor?
Ahmet Turan (Gazeteci-Yazar)
Nereden Nereye
Hasan Yayla
Konya'nın Cephe Arkası Kahramanlığı
İmdat Yayla
Adaletin Kılıcı, Yöneticinin Baş Tacı Olmalı
Özkan Buyrucu
Cumhuriyetin Sanayi Hamlesi ve Atatürk
Erol Sunat
Hazandı, Hüzündü, Dündü, Bugündü
Ömer Kacar (Eğitim Gücü Sen İlçe Temsilcisi)
Eğitimde Kuralın ve Vicdanın Krizi
Gülay Çetkin (Eğitim Gücü Sen. Denizli Temsilcisi)
Eğitimde Yeni Yönetim Şekli; İdare Edemeyeni İdare Et
Beyza Bandırma Kelek (Eğitim Koçu)
Balkanlar’da Kalan Türk’ün Ahı
İlayda Mangal (Psikolojik Danışman)
Konya’nın ilk Türkiye’nin ikinci Rehberlik ve Psikolojik Danışma Merkezi olan KUZEY YILDIZI’NDA Biz Ne Yapıyoruz?