Sevgili Arkadaşlarım Kıymetli Dostlarım Canlar
Yalnız başına yol yürümek hayatla başa çıkma çabasıdır. Kendi kişiliğini yansıtacak izleri bulma; kendi izini iyi takip edip ve kendinden önce gidenlerin izlerini görme sanatıdır. Yürüme biçimleri, tarzları, suretleri ve ahvali aynı gibi görünse de her yürüyüşün değeri ve karakteri başka başkadır. Uçağa yetişmek için yürümekle otobüse yürümek fizikî olarak birbirinin aynı olsa bile yürüyüşün mahiyeti ve ruhu itibariyle tamamen birbirinden farklıdır.
Beraber yol yürüdüğümüz insanlar, dünyanın sahte şehvetine kapılmadan ve geçici nimetlerini elinin tersiyle itenler olmalıdır. Bedel ödemekten çekinmeyen, fikir ve varoluş çilesi çeken çilekeş hakikat erleriyle yol yürünürse varacağın hedefte ona göre değer kazanır. Sefasını sürenlerle değil, cefasını çekenlerle yürünen yol değerini bulur. Ancak o zaman aşılamaz sanılan bütün engeller aşılır. Açılamaz sanılan bütün kapılar açılır birer birer. Rahman ve Rahim Olan Yüce Yaratan ancak ondan sonra rahmetiyle muamele eder kullarına. Yol yürüdüğüm vefakâr, fedakâr ve cefakâr hakikat dostlarımıza kol kanat gereriz ona gelecek tüm kötülüklerin karşısında canımızı siper ederiz.
Arkadaşlarım şunu asla unutmayın; Yol, değerini bilenlerle yüründüğü zaman uzun mesafeleri kat ederek hedefe çabuk ulaşılır. Yolun değerini bilmeyenler, yolu da, yolculuğu da zehir eder nihayetinde güven ve itimadı bitirir.
Sevgili Arkadaşlarım,
Yola Çıktığın Adama İyi Bakacaksın, “Adam mı?” Diye...
Yolun ve yolculuğun değerini değil, sadece kendilerini, kendi menfaatlerini düşünenler, ilk engelde, ilk tökezlemede, çelme takar düşürürler yol arkadaşlarını. Ben bunu yıllar önce yaşadım acısını hala çekiyorum. Kendine güveneceksin yalnız başına, sağına soluna bakmadan yola koyulacaksın ve dörtnala koşturacaksın. Çünkü Yüce yaratan Hûd Suresi 115. Ayetinden şöyle buyuruyor; ‘’İnandığın yolda azimle kararlılıkla yürü! Hiçbir şey seni yolundan alıkoymasın! Çünkü Allah sürekli iyi iş yapanların mükâfatını zayi etmez!’’
Yola çıktın bir müddet ilerledin baktın yol yürüdüğün kişi Adam değilse, yanına bile yaklaştırmayacaksın.
Kıymetli Dostlarım, Canlar…
Dost, post peşinde koşturmaz. Dostun tek derdi vardır hakikat. Dostun tek hayali vardır Hakikatin yola çıktığı kişiyle hayat bulması. Dost, her şeyden önce, hakikatle hemdert, hem dost ve hemhal olan gönül ülkesinin çocuğudur. Çünkü kendini değil yola çıktığı dostunu ve varacağı hedefin hakikatini düşünür. Kendi geleceğini değil hakikatin geleceğini dert edinir. O yüzden çile çeker, tokat yer ama hakikati de, hakikat öncülerini de, hakikat yurdunu da asla terk etmeyi aklının ucundan bile geçirmez. Çıkılan yolculukta yürüyen vardır kendine, özüne, içine bakar. Yürüyen vardır, kendisi dışında her şeyle ilgilenir. Yürüyen vardır, avareliğe çıkan düzlük nerede diye gezer durur. Yürüyen vardır, sık sık yürüdüğü yerlerden geçerken dönüp ardına bakar, onca tepeler, izler, bayırlar, çayırlar çimenler arasından başkaları da faydalansın diye kendi yürüyüşünden nevi şahsına münhasır bir yol yapar. Yol arızidir, esas olan yürümektir. İnsan yürürse yol olur. Yürüme gerçekleşmiyorsa insanın önünde uzayıp giden sayısız yolların bir hükmü var mıdır? Yol yürümekle tükenir de yürümenin sonu gelmez. Aynı su ile iki kez yıkanamayız ama aynı yolu birçok kere yürüyebiliriz.
Öte taraftan yürümek geri dönüşü olmayan, bir daha asla geçemeyeceğimiz veya geri dönsek bile aynı haliyle bulamayacağımız yollara çıkarır bizi. Kimi yollar çok rahattır kimisi çok çetin. Yürüyeni bin bir sınavdan geçirir, yorar, dermansız bırakır ama özüne dönmesini sağlar, yüreğini arındırır. Büyük bir yorgunluk verse de insana, hatta hırpalar, örseler ama sonunda eşsiz yüksekliklere taşır insanı ve büyük tecrübe kazandırır.
Sevgili Arkadaşlarım, Kıymetli Dostlarım, Canlar…
İnsanı akıllı telefon ve sosyal medya zindanlarına tutsak eden şu zamanlarda yürümek, sağlam bir irade gerektiren ve olağanüstü çaba sarf etmek gerekmektedir. Hedefe varmak için çıktığımız yolda bilmediğimiz, yaşamadığımız tecrübeler edinmek, gerçek hayatta hiçbir zaman rastlayamayacağımız karakterler ve tipler görmek, zamanın, mekânın, yolun sıradan akışını izlerken kenarda, kıyıda, ufukta asla düşünülemeyecek inceliklere ve detaylara rastlamak yürümenin beklenmedik, sıra dışı, mucizevi yükler taşıdığını bizi hayrette bırakarak gösterir. Yürümek başlı başına görmemizi, duymamızı, hissetmemizi sağlayan sıra dışı bir yoldur.
Yola çıktığım bazı kişiler yürürken aylaklık ve tembellik hakkını sonuna kadar kullandı. Bu yüzden beraber yola çıktığımız işimizde hem bir iş yapıyor gibi görünür hem de esasında hiçbir iş yapmayız.
Benimle beraber yol yürümek, insandaki bir şeyler yapma arzusunun en güzel yansımasıdır. İnsan bir şey yapamadığında, kilitlenip kaldığında, için, için kendini yediğinde hayalen de olsa az gitmek, uz gitmek, dere tepe düz gitmek ister. Kendi içinde sahip olduğu yürüme arzusuna tutunur. İyi bir yürüyüşçü her durumda adım atma, yürüme, yol alma becerisini değerlendirir. Kalkıp gidemediğinde zihnen ve kalben yürür. Gözlerini kapadığında bildiği bilmediği vadilerde bulur kendini. İnsan yürür. İşte bundandır ki yürümek, insanın içinde ikamet eder. İnsanı ikame etmek, yola çıkarmak için ikamet eder. Yürümek ayakların hareketinden ve ritminden çok daha fazlasıdır. Kendi içindeki yürüyüşe dâhil olabilen herkes için yapılan her iş, her eylem bir tür yürümedir. Yürüyüşü bir anlama dönüştürmek, bir menzile yöneltmek insanın kendi elindedir. Zira insan salt bedeniyle yürümez. Aklı, gönlü, duyguları, his ve sezgileriyle de yürür.
Her yürüyüş denemesi, nelere hassasiyeti ve neye yeteneği olduğunu da insana gösterir. Yürürken kendini düşündüğünde kendini çözmek, kendiyle baş başa kalabilmek ve kendini, sınırlarını, kapasitesini görmektir. Nerede yürüyorsa o yolun hali ve ruhu insana sirayet eder. Taşlık yolda bilenir, ağaçlı yolda sükûnet bulur, dere, deniz, nehir kenarında su gibi durulur insan. Bazı yürüyüş alanları da kelimenin tam manasıyla insanın kendini keşfetme mıntıkasıdır. Benim yürüdüğüm yolda kimse oralarda yürüyemez, oralara gidemez, oralar hakkında söz söyleyemez.
Yürümek insana gereklidir. Çünkü noksandır insan, yürüdükçe tamamlanır.
Son olarak da Atsız’ın dediği gibi: ‘’ Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz.’’
SAYGILARIMLA VESSELAM