Sevgili Arkadaşlarım , Kıymetli Dostlarım, Canlar
Şu yalan dünya dediğimiz hayat dikenli bir yoldur. Bu yolda tabi ki mutluluklar, hüzünler hepsi iç içedir. Zaten sürekli mutluluk, insana sıkıcı gelmez mi? monoton hayat gibi. Boşuna mı Cenabı yaratan kötülükleri ve kötü insanlar kol gezdiriyor bu dünyada. Hayatımızda yaşadığımız hastalıklar, sıkıntılar ve hüzünler de bizleri yaşam mücadelesinde olgunlaştırır ve gerçekleri görmemizi sağlar.
Nasıl ki Mutlu olduğumuz zamanlar sevinçten ayaklarımız yere basmadıysa, üzüntüleri de, hüzünleri de yaşamamız hayatın bir gerçeğidir. Mutluluklar, acılar, hastalıklar. Hayatta yaşadığımız her şey o kadar geçici ki, her şeyi insanlar yaşar ve bitirir. Bunlar da biz insanlar için tüm gerçekliği ile ömrümüzün içerisinde hep var olacaktır.
Sevgili Dostlarım , Canlar
Allah’ın yarattığı hiçbir şey anlamsız lüzumsuz değildir. Hayatın da ölümün de bir anlamı vardır. Yüce Allah abesle iştigal etmez, bundan münezzehtir. Hayat anlamsız bir var oluş olmadığı gibi, ölüm de sonu hiçlik olan bir yok oluş değildir. Her ikisinin de anlamı ve yüce hikmeti vardır. Hayat çalışma, didinme ve gayret alanı, ölüm ise bu gayret ve çalışmaların neticeleri alınacağı ebedi aleme dönüş noktasıdır. Ölümü ve hayatı olgunlukla karşılayabilirsek eğer, hayatı daha çok sevebiliriz. Başımıza gelen ne olursa olsun, isyan etmeden hayatı sevmeye devam edebiliriz. Yani, çoğunlukla acımasız ama çoğu zaman güzel, çoğunlukla adaletsiz ama çoğu zaman şefkatli, çoğunlukla savaşmayı gerektiren ama zaferle taçlandıran, kimi zaman ağlatan kimi zaman güldüren bu hayat mücadelesi bizlere her şeyin başlagıcı olduğu gibi bir de sonu olduğunu söylemektedir. İşte böyle bir şeydir hayat
Sevgili Arkadaşlarım , Kıymetli Dostlarım, Canlar
Şöyle ki, Hayatta her şeyin insanlar için olduğunu bilirsek eğer , başınıza gelen kötü olayları, acıları, üzüntüleri olgunlukla karşılayabiliriz. Hayatın kendimize karşı adaletsiz davrandığını düşünmeden, kendimize acımadan, olduğu haliyle kucaklayabilirsek hayatı o zaman tüm sorunların üstesinden gelebiliriz.
Yüce Yaratan İsrâ Suresi 13. Ayetinden şöyle buyuruyor: ‘’Her insanın, uğurlu ve uğursuz saydıklarının, işledikleri hayır ve şerden paylarının sorumluluklarını, rızıklarını kazanma mükellefiyetlerini, kendi iradî tercihleri sebebiyle boyunlarına yükledik. Kıyamet günü, karşılaşacakları amel defterlerini açılmış halde önlerine çıkarırız.’’
Eğer hayat penceresinden bakışımız olumsuzsa hayatımızı değiştirmeye çalışmayın, sadece baktığımız pencereyi ve bakan gözleri değiştirin, hayatın nasıl değiştiğini göreceksiniz. Böyle yaptığınız zaman her şey bambaşka olur acısıyla tatlısıyla. Kısacası İnsan imtihan için yaratılmıştır, imtihan yeri de dünyadır. Dünya imtihan sahnesidir, maddecilerin inandığı gibi sadece oyun ve eğlence yeri değildir. Bu imtihan hayat boyu sürecek ve sonucu da hüküm günü ahirette beli olacaktır. Yüce Rabbimiz hayat ve ölümü imtihan için, insanları da denemek için yaratmıştır. İnsana yaraşan zorluk ve sıkıntılar karşısında şikayette bulunmak değil, bunlara göğüs germektir.
İnsan taşıdığı ve yaşadığı duygularla, değer kazanmaktadır. Sevmek duygusu da, insana verilmiş en güzel ve anlamlı duygulardan bir tanesidir. Sevgi, sadece insana mahsus bir duygudur. Bu duyguyu, en mükemmel şekliyle yaşayabilen sadece insandır. Unutmamalıdır ki, Sevgi bu hayatta, hepimizin ihtiyaç duyduğu bir gerçektir. İnsana sevmek yakışıyor. Sevgi, para ile satın alınamaz. İçten gelen bir duygudur. Bu duyguya insanlar, çocuklar, hayvanlar hatta bitkiler dahi ihtiyaç duyarlar. Yani, bu hayatta su nasıl temel bir ihtiyaçsa, sevgi de temel bir ihtiyaçtır. Çünkü insan, sevmek ve sevilmek için yaratılmıştır. Sevilen sevildiğini hisseden insan, kimseye karşı kötülük düşünmez, daima mutlu olur ve kendisi de çevresindeki insanlara sevgi ile yaklaşır. Kalbinde sevgi olan bir insanın, hayatta olumlu şeylerle karşılaşma ihtimali çok yüksektir. Sevgi hayatımız için, gerekli olan birçok değerin başında gelir.
Yazımızı kıssadan hisseye bir hikaye ile sonlandıralım inşallah:
Bir gün deve hayvanların kralı aslana gider, durumundan şikayette bulunarak, Eşek ve at az yük taşırken bana neden fazla yük yüklüyorlar? Der. Aslan, Sen de deve olmasaydın .” diyerek gayet düşündürücü bir cevap verir. İnsan olmak ise ayrı bir saadettir. Ama bu saadet, Çilesiz değildir. Örnek olarak , Yüksek dağların başları hür, temiz ve alınları açık, ama fırtına orada, kar oradadır. Koşulsuz mutluluk, ya da hüzün kaç kere gelir ki insanın başına. Evet, her şey bu yaşamda biz insanlar içindir. Denizlerde, karalarda, saraylarda, hapishanelerde, acılarda, sevinçlerde, huzurda ve hiçbir şey boşuna yaşanmamıştır.
Her şeye rağmen bu da gelir geçer, diyerek inanarak, yaşamak dileğiyle
SAYGILARIMLA VESSELAM