Sevgili Arkadaşlarım, Kıymetli Dostlarım, Canlar,
Hayat, doğumla başlayıp ölümle son bulan, içinde acı-tatlı her tür macera barındıran bir yolculuk. Bu yolculukta önemli olan da yaşadığımız maceralara karşı kendi bakış açımız.
Hayat mı zor yoksa biz mi hayatı zorlaştırıyoruz? Bu soruyu kendinize soruyor olsanız cevabınız ne olurdu? Eminim ki hayat çok zor diyenler kadar, hayatı biz zorlaştırıyoruz diyenler de olacaktır. Peki, hiç düşündünüz mü hayatı biz zorlaştırıyoruz diyenler neleri farklı yapıyorlar ki diğerleriyle aynı olumsuzlukları yaşasalar bile hayatın zor olmadığını düşünüp, hayatın keyifli yanlarını düşünüyorlar. Bir diğer deyişle; bazı insanlar hayata olumlu gözle bakıyorken, bazıları olumsuz gözle bakıyor. Buradan da anlaşılacağı üzere fark sadece bakış açısındadır. Hayata olumsuz bakan insanlar başlarına gelen her ne varsa, sebebini başkalarında ya da başka şeylerde ararlar. Kendileri her zaman mağdur, haksızlığa uğrayan, kişi konumuna korlar. Dolayısıyla bu tip insanlar için yapacak bir şeyleri yoktur.
Sevgili Dostlarım, Canlar,
Çoğu insanın gerçekten de hayatında yapacak bir şeylerin olmadığı zor durumlar olabiliyor. Kişi terk edilmiş olabilir, işsiz kalmış olabilir, sevdiklerinin kaybını yaşamış olabilir veya yaşadıkları sonucunda hayata küsmüş, her şeye inancını yitirmiş olabilir. Ancak gerçek şudur ki; her ne olursa olsun, bu duruma düşme sebebi yine kişinin kendisidir. Çünkü başkalarını ve hayatı suçlayan insan yaşadığı anın değerini bilerek yaşamak yerine, ya geçmişe takılıp kalır ya da geleceği düşünerek korkar. Bunun nedeni de bir kere başına geldiyse yine gelecek yine aynısı olacak korkusudur. Geçmişte yaşadıklarının tekrar edeceğini düşünmesidir. İşsiz kalacağını, tekrar kayıplar yaşayacağını, yine, yine, yine... Kafasındaki bu yineler çoğaldıkça çoğalır ve kişiyi korku duvarına hapseder, anı yaşamasını engeller. Oysa yapması gereken geçmişi geçmişte bırakmak, geleceği geldiği zaman yaşamak özetle bugünü yaşamaktır.
Sevgili Arkadaşlarım, Kıymetli Dostlarım, Canlar,
Yarın mahşer divanına çıktığında acaba bahanesi ne olacak, bileniniz var mı? Bilen varsa Allah aşkına bana da söylesin.
Sevgiden kim ne kaybetmiş, gören var mı?
Saygı kime ne zarar vermiş? Birbirimize göstereceğimiz veya gösterdiğimiz iyi niyet duygularımız neden bazı sırtlanlar tarafından farklı olarak algılanıyor? Üç günlük dünyanın son çeyreğindeyiz ve her hangi bir garantimiz yok. Bazı insanlar Allah’ın kendisine taksim ettiği nasibi unutmuş kendisini en iyilerin kefesine koymak için bir yerlerini yırtıp duruyor. Bizim kantarımız belli, kefemiz belli. Haddimiz ise bizi bilenler bilir vesselam.
Ben bu dünyanın son çeyreğindeyim. Bırakın yakamı artık kendi yağımla kavrulup, kendi vücudumun rahatsızlıkları ile rahat teneffüs eyleyeyim. Yeter artık zift kokan yılışıklığınızla yapıştınız bana.
Ben artık çiçekleri seveceğim. Bakarsınız papatya falı açarım “gelecek, gelmeyecek” diye. Veya bakarsınız kasımpatı sularım bütün hıncımla, ikiyüzlü döneklerden kaçışımın şerefine. Zavallılığınızın içine kusmadan bir an önce. Ben engin dağların esintisiyim, siz bana kavuşamazsınız hala anlayamadınız mı? Ben en derin ormanların gizemiyim ve siz çözemezsiniz benim esrarımı.
Siz kaybolursunuz benim tenha sokaklarımda, adım başı var olan yokluk girdaplarına yem olursunuz maazallah sonra neme lazım. Ve siz iyisi mi girmeyin bu sıralar benim karanlık sokaklarıma. Benim yerime sizi vururlar, sizin beni sırtımdan vurduğunuz gibi.
Oysaki en kolayıydı insan olmak. En kolayıydı insanca yaşamak…
Çok sevdiğim bir hocamın söylemiş olduğu bir söz tam da burada, yerinde olacaktır. “Ne bir dakika öncesinin nefesini alabilirsin, ne de bir dakika sonrasının. Aldığın nefes anın nefesidir.”
Öyleyse anı yaşamak ve anda yapabileceklerimizin bilinciyle hareket etmek en iyisidir.
“Vazgeçmek her zaman zayıflık değil, bazen bırakacak kadar güçlü olmaktır.”
Kendimi bildim bileli hep bir şeyler için gayret ettim, hep üretmeye çalıştım. Endişelerimle ve kafamdaki sayısız sesle, “şimdi ne olacak” diyerek korkularımla uyuduğum gecelere inat...
“Nasıl gördüğünü değiştir, nasıl değiştiğini gör!”
SAYGILARIMLA VESSELAM