Sevgili Arkadaşlarım, Kıymetli Dostlarım, Canlar,
Bilindiği üzere düşünce tarihinde insanın maddi ve manevi özgürlüğünün sorunu, insan zihnini en çok meşgul eden konulardan biridir. Bugün de birçok insana göre söz konusu sorunun bir çözümü mümkün gözükmemektedir. Mevlana Celaleddin-i Rumi Eserleri, fikirleri, yaşamı ve feslefesiyle dünya tarihine adını altın harflerle yazdırmış, çağları ve yüzyılları aşarak insanlığın aşk ikliminde zaman zaman güneş, zaman zaman bahar esintisi olmuş, zaman zaman ise bir yağmur damlası edasıyla yaşam kaynağı olmuş Mevlâna, birçok kültür ve medeniyete beşiklik yapan Anadolu’da sevgi pınarı ile susayana Kevser, yolunu kaybedene ışık olmuştur.
Kıymeyli Dostlarım Canlar
"Kendini bilen Rabbini bilir" sözünü özümseyen Mevlâna, insanın kendi değerinin farkına varmasına büyük önem vermiştir. Kendi asli cevherinin farkına varan insanın, Allah’ın yüceliği karşısında saygıyla eğilip O’nu seveceğini belirtmiştir. İnsanın kendini tanımasının ötekine karşı tutum ve davranışlarına olumlu etki edeceğini, kendini tanımayanların başkalarının kusurlarıyla uğraşacaklarını vurgulamıştır. Allah’ın alemdeki aynası olan insanı manevi emanetin taşıyıcısı olarak görüp din ayrımı yapmaksızın herkese saygı göstermiştir. Alemin özü ve aynası olan insan-ı kâmil, mükemmelliğinin son sınırındaki insani nefistir. Bir yandan insan, öte yandan alemin ilk örneğidir. Bilgelik, merhamet, cömertlik , sevgi ve hoşgörü gibi tüm ahlaki iyiliklerin sembolüdür. Mevlâna’nın düşünceleri, insanı bir yönüyle Allah’a, bir yönüyle de aleme bağlamaktadır. Allah’ın yeryüzündeki halifesi olan insan, hem Allah’a karşı sorumluluklarını yerine getirmekte, hem de toplumda örnek insan olmaktadır. Bu yüzden insanı tam merkeze alan Mevlâna, insan hürriyetine büyük önem vermiş, insanın benliğini geliştirip insani "ene"yi en yüksek noktaya çıkarmıştır
Sevgili Arkadaşlarım, Kıymetli Dostlarım, Canlar,
Yazımızı Mevlana Celaleddin-i Rumi sevgi muhabbet ve merhamet ile açtık lakin yaram çok derin düşmanım yapsa bu kadar zoruma gitmezdi fakat kardeşin yapınca hiç sıfata sığdıramıyorsun. Allah aynı anadan aynı babadan kardeş diye yaramış kendisinin canı sağ olsun diyeceğim lakin suratına dahi tükürmeyeceğim, en nefret ettiğim insan evladı modeli kardeşim olmuş . Sesini duyunca haç görmüş vampire döndüğüm bir model iş yerime girip çıka yılan gibi zehirledi. Şeytan bile insanı bu kadar kandıramaz.. Kardeş demeye dilim varmıyor . Pirinç tanesi beyniyle gülerek bir şeyler zırvaladığı zaman, inanmak zorunda kaldığım o anlardan birinde kendimi tutamayıp inanmış gibi yaparak hayır boş ve biraderim üzmesin diye. Ben inanın onun bu attığı kazıkla üzülmeyi hak ediyorum. Çünkü büyüklerimin ve ailemin ve akrabalarımın söylediklerine inanmadım . Tanıdık olarak anabileceğim biriyle sohbet ederken ‘’koşulsuz şefkat ve nezaket’’in olamayacağını söylemişti. Ben de o zamanki düşüncemle aslında olabileceğini bildiğim halde kelimelerimin kifayetsiz kaldığına şahit olmuş, ‘’öyle işte’’ demekle yetinmiştim.
Okuduğum hikayede şöyle anlatır kardeşin bana yapmış olduğu cehennem çilesini ;
‘’Bir gün bir avcı ormanda kaybolmuş, derin bir çukura düşmüş ve bir türlü çıkamamış. Gittikçe daha çok acıkarak ve zayıf düşerek günlerce yardım için seslenmiş. Sonunda Buda-Goril onu duyup gelmiş. Çukurun dik ve kaygan kenarlarını görünce adama şöyle demiş: ‘’seni güvenle çıkarabilmek için önce çukura indirdiğim kayalarla alıştırma yapacağım.’’ Goril, çukura her biri diğerinden daha büyük olan birkaç kaya parçası yuvarlamış, sonra da hepsini dışarı taşımış. Sonunda sıra adama gelmiş. Kayalara ve sarmaşıklara tutunarak güçlükle yukarı tırmandıktan sonra adamı dışarı itmiş, son bir çabayla kendisi sürünerek çıkmış. Adam çukurdan çıktığı için büyük bir mutlulukla etrafına bakmış. Goril nefes nefese yanında uzanıyormuş. Adam ‘’Goril teşekkür ederim. Bana ormandan çıkışı gösterir misin?’’ demiş. Goril yanıt vermiş: ‘’ Olur İnsan, ama önce gücümü toplamak için biraz uyumalıyım.’’ Goril uyurken adam onu izleyip düşünmeye başlamış: ‘’ çok açım. Ormandan çıkışı kendim bulabilirim. Bu da altı üstü bir hayvan. Şu kayalardan birini kafasına indirip onu öldürebilir ve yiyebilirim. Ne duruyorum ki?’’ Böylece adam kayalardan birini kaldırabildiği kadar yükseğe kaldırmış ve hızla gorilin kafasına indirmiş. Goril acıyla bağırarak hemen doğrulmuş, yüzüne kanlar akarken darbenin etkisiyle şaşkınmış. Goril adama bakıp ne olduğunu anladığında gözleri yaşlarla dolmuş. Kafasını kederle sallayarak ‘’zavallı İnsan. Asla mutlu olamayacaksın’’ demiş.
Goril’in öç almasına gerek yoktu. Eylemlerinin sonucunda adamın asla mutlu olamayacağını biliyordu. Kötü niyetli olmamak; pasiflik, sessizlik ya da başkalarının size zarar vermesine izin vermek demek değildir. Goril, insan karşısında sinmemiş, söylenmesi gereken ne varsa söylemiştir. Kötü niyete kapılmadan inandığınız gerçekleri savunmak ve etkili eylemlerde bulunmak için pek çok fırsat vardır.
Kalbimizdeki sevgi kurdunu besleyip büyüttüğümüz, karşımızdakine tüm nahoş hislerle beraber nezaket gösterebilecek kadar açık kalpli olduğumuz bir kardeşlik ve dostluk temenni ediyorum.
SAYGILARIMLA VESSELAM !!