Sevgili Arkadaşlarım, Kıymetli Dostlarım, Canlar,
Yaptığımız veya yapmadığımız bir şeyden ötürü hissettiğimiz o kederli duyguya pişmanlık diyoruz. Pişmanlığı kabul etmek, yanılabilir olduğumuzu anlamaktır. Ben de yanılabilirim, ayağım kayabilir, meğer dünyada her şey kontrolümde değilmiş diyebilirim. Güç yetiremediğimiz şeyler var olduğunu görmek ve kabullenmek pişmanlıktır.
Kimse yoktur ki, “ah şimdi ki aklım olsa” diye başlayan cümle kurarak geçmişte yaptığı hata ve yanlışlardan dolayı pişmanlığını ifade etmesin. Çünkü herkesin geriye dönüp baktığında “keşke” diyebileceği pişmanlıkları vardır. Aslında normaldir de. Zira yaşanan olaylar ve tanınan insanlar hep bir tecrübe olarak hayatımızda iz bırakırlar. Kimi hoşnutlukla anılan kimi de pişmanlıkla.
“Ah şimdiki aklım olsa…” hayıflanmasının aslında boş bir sızlanmadan ibaret olduğunu biliriz. Çünkü çok bilinen bir sözde de ifade edildiği gibi, “Bugünkü aklım olsaydı, dün yaptıklarımı yapmazdım. Ama dün yaptıklarımı yapmasaydım, bugünkü aklım olmazdı.” Bugünkü birikim ve tecrübelerimiz, bugüne kadar yaşadıklarımızın bir sonucudur çünkü. Her birimizin bizi kovalayan bir geçmişi var ve o geçmişte iyi ya da kötü bir şeyler yapmış bulunuyoruz. Hatta geçmişin iyisi şimdinin kötüsüne dönüşebiliyor. ‘Geçmiş ölmemiştir, hatta geçmemiştir bile.
Sevgili Dostlarım, Canlar,
Samimi pişmanlık, dünden daha iyi yaşanacak bir geleceği bahşeder ancak yürümediğimiz yolların pişmanlığı hep daha fazladır. İnsan, başarılı olsa bile, yaşamındaki her seçiminin sonucuna çabucak uyum sağladığı için, aklı hep seçmediğinde kalıyor. Her nerede değilse orada mutlu olacakmış gibi geliyor.
Yaşlanmak, bir dağa tırmanmaya benzer. Çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır. Ama görüş açınız genişler, zaman içerisinde yol aldıkça öğreniriz, bilgilenir ve tecrübe sahibi oluruz. Dağın eteklerinde iken göremediğimiz şeyleri yukarıya tırmandıkça görürüz. Tırmandığımız yerdeki aklımız tırmanmaya başladığımız yerde iken olsa bile artık çok geçtir ve geriye dönüş yoktur. Geriye bakarak hayıflanmanın, pişmanlık yaşamanın da telafi imkânı olanların dışında faydası yoktur.
İşte bu süreçte birçok şeyler öğreniriz. Mesela, hesap yapan kişilerin dostlarının olmadığını ve sadece hesaplarına uyan tanıdıklarının olduğunu öğreniriz. Çıkarları konuştuğunda vicdanları susanlardan, kendilerine uygun olmayan işlere uyabilmek için hem içindeki insani duyguları hem de insanları harcayanları öğreniriz. Diliyle âlim ama kalbiyle ve kalıbıyla cahil olanları tanırız. Doğru olana inanarak doğru olamayacağımızı, ancak doğru işler yaparak doğru olabileceğimizi anlarız.
Sevgili Arkadaşlarım, Kıymetli Dostlarım, Canlar,
Hayatımızda belki sevgi le belki de acıma hissi ile yanınızdan ayırmadığınız insanları size yaptıklarını yaşadıkça keşke demeden edemiyoruz. O insanlara “adam olmak” derken çoğu zaman maddiyatın, makam veya gücün adam ettikleri kişileri kastettiklerini anlarsın.
Fakat gerçek o değildir çünkü ömrünü birilerin sırtında geçirmiş birer asalaktırlar. O tip insanlar başkalarına hiçbir şey bırakmadan her şeyi bildiğini sanırlar. Bu tipler hep kendi günahlarının avukatı başkalarının vebal, hata ve yanlışlarının savcısı olduğunu söylerler. Aynı zamanda eksikliklerini, yetersizliklerini ve günahlarını kibirle örtmeye alışırken akıllarınca suçlunun hep başkalarının olduğunu da anlatırlar.
Benim çokça keşke dediğim olmuştur. Yaşadığım tecrübelerin öğrettiği şeylerden biri de; yanlış insanlarla doğru bir iş yapmanın mümkün olmadığıdır. Tıpkı yanlış trene bindikten sonra koridorda ters yöne koşmanın bir faydasının olamayacağı gibi. Güç ile hakkı gasp etmenin de hakkı teslim etmenin de mümkün olabileceğini ve esas meselenin güce yön veren insana yön vermenin olduğunu da anlarsın.
Mademki her halükarda seçtiğimiz yahut seçmediğimizden ötürü pişmanlık duyacağız, daha büyük ve daha iyi yenilelim. Büyük şairimiz Sezai Karakoç’un dediği gibi: Yenilgi, yenilgi büyüyen bir zafer vardır, yeter ki biz hatalarımızdan yüce ve güzel olana giden yolu yürümeyi bilelim. Pişmanlık seçilmeyen yoldadır, insanı inşa eden ise bütün bedelleri göze alarak az seçilen yolu yürümektir.
Ben korku ve pişmanlık arasında kaybolmuş gibiyim. Hayatım bu döneminde çoğu yaşantılarım pişmanlık bu aralar, ne yapsam da olmayacak gibi. Şimdi durup bir bakıyorum da bunca zaman söylenen sözlerin çoğu suya yazılan yazı olmaktan öteye gidememiş.
Pişmanlıklara karşı hayat, iyi insanlar ile teselli bulmaya çalışmak üzerinedir.
SAYGILARIMLA VESSELAM