Sevgili Arkadaşlarım Kıymetli Kardeşlerim Canlar
Yaratıcımız. İsra Suresi, 70. ayetindeki; " İnsanı yarattığımız varlıkların çoğuna üstün kıldık." Buyurduğu gibi İnsanı en şerefli bir varlık olarak yaratmıştır. Bu nedenle her zaman insana yakışan bir biçimde yaşamamızı emreder. Duygu, düşünce, sosyal ilişkiler, toplum halinde yaşama, aynı zamanda bir sorumluluk taşımamızı da nasihat eder. Toplum içerisinde yerine göre konuşmalı ve gerektiğinde susmasını bilmeliyiz. Büyüklerimiz; “Söz gümüşse, sükût altındır” derler. Birde; “Söz bilirsen söz söyle sözünden ibret alsınlar, söz bilmezsen sükût eyle seni bir adam sansınlar.” Bunları hatırlattıktan sonra gelelim konumuza: Nerede konuşmalı, nerede susmalı? Konuşma insanın kişiliğini, seviyesini ve karakterini gösterir . Etkili bir konuşma, tüm kapıları açan en iyi anahtar, mücadeleleri kazandıran en iyi silahtır.
Sevgili Dostlarım .Canlar,
Sizlerin sırlarınızı paylaştığınız, özlediğinizi açık yüreklilikle söylediğiniz, telefonda bile saatlerce konuştuğunuz, O’nu göremediğiniz zaman yüreğinizin daraldığını hissettiğiniz ve onu çok sevdiğiniz bir dostunuz var mı?
Onu özlediğinizi söylediğiniz, sohbetlerinizi paylaştığınız, yalnızlığınızı anlattığınız, sevincinizi hisseden biri var mı? İnsanın böyle gerçekten mükemmel bir dostu olsa ne güzel olur değil mi? Böyle bir dostunuz olsa, onunla hataları, günahları, sevapları, sevgileri kısaca her şeyi konuşabilir ve paylaşabilirsiniz size silah olarak geri dönmeyeceğini sağda solda konuşulmayacağından eminsinizdir zaten.
Kendimle baş başa kaldığımda bazen düşünüyorum da; hayatımda o kadar çok yanlışım var ki, bu yanlışlıklar sonucu çok çok şey kaybettiğimin farkına yeni varıyorum. Dostluk adına aldatma menfaat çıkar gibi böyle konularda bilhassa yazmak ya da konuşmak fayda edecek zannediyordum lakin duvar mı yazıyorsun? yada duvara mı konuşuyorsun ? hiç üzerine alınan yok sanki herkes sütten çıkmış ak kaşık melek olmuşlar. Hal böyle olunca son kararım bilip, görüp hatta kızıp susmak, büyük olgunluk olduğunu öğrendim artık. Bazen susup sabretmek insanın kendisini en iyi şekilde terbiye etme yolu imiş meğer. Atalarımızın dediği gibi “Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı” sözün, konuşmanın, susmanın ölçülerini inancımızdan alarak günümüze kadar taşımışlardır Çevremizdeki konuşmalara bir dikkat edelim. Ne görürüz? Çoğunu onaylayamayacağımız; yanlış, çirkin, kaba sözler. Dostum dediği kişilerin arkasından yalan yanlış dedi kodular, Ağızlara yakışmayan bu sözler niçin sarf edilir? Niçin boş sözlerle çok kıymetli zaman çarçur edilir? Bunu anlamak mümkün değil!
Sevgili Arkadaşlarım Kıymetli Kardeşlerim Canlar
Böyle insanları gerçek yüzünü çok geç anlıyor. Yaşanan hayal kırıklıkları ve güvensizlik oluştu mu Sonra da dostluk ve arkadaşlıklar tekrar kolay kazanılmıyor. Yürekleri sevgi dolu, sempati ilgisi ile birbirlerine bağlı kimseler vardır. Bu kişileri arkadaşça ötekine bağlayan, yakınlık sağlayan sevgi duygusudur.
Bu güven dolu sevgi duygusu ise, dostluğu meydana getirir.
“Gerçek dostum var mı?” diye, hiç düşündünüz mü?
İnşallah vardır
Bazı insanlar menfaatleri icabı, kısa sürede yakınlık kurarak dost gibi davranıp arkadaş olurlar. Buna bürokraside çok rastlanır. Menfaatleri bitince de sizi tanımazlar bile.
Bunlar özde değil, sözde olan sahte dostturlar.
Dost bilinen bu kimselerden her an kötülük, yani dost kazığı görebilirsiniz.
Dost vurulunca değil unutulunca kahrından ölürmüş. Onun için, insan hiçbir zaman gerçek dostunu unutmaz yüreğinde saklar.
Eğer yaşamın güzelliklerini ve sevgileri paylaşacak dostunuz yoksa, iyi şeylere sahip olmanın, bence hiçbir zevki yoktur.
SAYGILARIMLA VESSELAM