Sevgili Arkadaşlarım Kıymetli Dostlarım Canlar
Türkiye’nin dünyada oyun kuran, yöneten ülkelerden biri olmasını çok isterim. Bunun olabileceğine de inancım sonsuzdur. Bizler yüzyıllar boyunca dünyaya hükmetmiş bir neslin torunlarıyız. Ancak bunun hemen mevcut sistemle ve hep geriye giden ekonomik gücümüzle olmayacağı da açık. Aksi yönde bazı bürokrasiler ilerlemek kendimizi kandırmaktır. Çünkü dünyayı yönetenlerin çok güçlü bir Türkiye istememeleri doğaldır. Son Yıllarda Türkiye’nin silah sanayisinde, ulaşımda yapacağınız her köprü ve otoyol, petrol, otomotiv ve finans devlerinin, yani küresel emperyalizmin hoşuna gider ama mesele ondan da derindir.
Bizim dünyada ya da bölgede oyun kurmak için başka şeyler yapmamız gerekir. Ancak ülkemizde kamu da iş dünyası da taktik seviyede düşünen iş bitirici yöneticilerin kontrolünde olduğu için bunları hayal bile edemiyoruz. Üst akıl diyoruz ama bizde neden o tür bir üst akıl olmadığını pek düşünmüyoruz. Benim görüşüm şudur; Oyun kurmak istiyorsak öncelikle taktik seviyenin bir üstüne, yani “stratejik” seviyeye çıkmamız gerekir. Üstünü sonra konuşuruz.
Sevgili Dostlarım
Esas konumuz sevgi ve hoş götürümüz ne kadar ona bakmak olacak , İnsanlar arasındaki ilişkilerde en önemli kural sevgi, saygı ve hoşgörüdür. Önce kendimizi sevmeli ve kendimize güvenmeliyiz. Sonra ailemizi, arkadaşlarımızı çok sevmeliyiz. Yaşadığımız ortamı ve güzel vatanımızı sevmeliyiz. "Yaratılanı Yaratan'dan Ötürü" sevmeliyiz Toplu yaşanılan yerlerde barışı, güveni, fedakârlığı hoşgörüyü sağlayan önemli özelliklerden biri sevgidir. Sevginin olduğu yerde yenilikler, güzellikler ve başarılar gelir. Ümidimizi, yaşama sevincimizi, gücümüzü sevgiden alırız.
Sevgili Arkadaşlarım Kıymetli Dostlarım Canlar
Güzel dinimiz büyüklere saygılı olmayı ve küçüklere sevgiyle yaklaşmayı emreder. Yakın akrabalarımızdan büyüklere gösterdiğimiz saygıyı, yaşına hürmeten bütün büyüklere göstermeliyiz. Ulaşım araçlarında yaşlılara yer vermeli, yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmeliyiz. Fakat günümüz gençliği otobüste yada tramvayda oturdular mı cep telefonları ile ilgilenmekten kimseyi görmez oluyorlar ne yaşlı ne hasta nede başka bir şey umurlarında olmuyor. Hoşgörü kavramı, olayları anlayışla karşılayarak insanları hoş görme, insanlar arası ilişkilerde dengeli olma, sabırlı olma, farklı olaylara tahammül edebilme anlamlarına gelmektedir. Ama bazıları inanının bardağı taşırıyorlar hele bir de bazı bayanlar yanlarına oturmasınlar diye ya bebeğini yanına oturtuyor . Hoşgörülü olmak her konuda hemfikir olmak, yapılanlara aldırış etmemek, olaylar karşısında ilgisiz kalmak değildir. Kendi inançlarımızdan taviz vermek değildir. “Ben merkezli” olmak kolay yoldur. Çoğunlukla da bilinçsizce uygulanır. “Benim dediğim olsun. Ben bilirim. Beni dinleyin. Benim kararım doğrudur,” gibi bakış açısıyla, karşımızdakini anlamak ve ona kendimizi anlatmak çok zordur.
Sevgili Peygamberimiz; "İnsan, kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa, başkalarına karşı da öyle davranmalıdır." buyurmaktadır. Başkalarını kırmamak ve gücendirmemek adına kendi kişiliğimizi ve kimliğimizi de kaybetmemeliyiz. Bazı insanlar teşekkür etmeyi ve özür dilemeyi zayıflık olarak görürler. Sürekli haklı olduklarını savunmaya çalışırlar. Daima kendisinin haklı, başkalarının haksız olduğunu düşünenler bir gün yalnızlığa mahkum olabilirler. Hatasını kabul etmek, o insana değer katar ve başkaları tarafından daha çok sevilmesini sağlar. Arkadaşlarımızla ilişkilerimizde adaletli olmalı, birbirimize saygılı davranmalıyız. Hepimizin duygu ve düşüncesi birbirinden farklıdır. Ancak sahip olduğumuz ortak inançlarımız ve değerlerimiz vardır. Geleneklerimiz, göreneklerimiz, adetlerimiz nesiller boyu bizlere ulaştığına göre, bizler de bu ulvi değerlerimizi bizden sonraki nesillere ulaştırılmalıyız. Sevgi, saygı, hoşgörü ve dostluğun tüm dünyaya hâkim olması dileğiyle...
SAYGILARIMLA VESSELAM