Sevgili Arkadaşlarım, Kıymetli Dostlarım, Canlar,
Yüce Allah’ın değişmez kuralıdır. İnsanlar doğar, büyür ve göç eder gider bu dünyadan. Ölüm bir son değildir, bu dünyada en önemli olan bir iz bırakabilmektir. Aşkla yapılandır, kalıcı olan bir eserdir arkanızdan anılacak olan.
Her ne makam olursa olsun göreve gelen kişi aşkla, sevgiyle, muhabbetle yapabilmeli işini. Aşktır insanı büyüten, aşkla diktiğin çiçek tomurcuklanıp büyür, aşkla diktiğin ağaç, meyve verir. İnsan, yaptığı hayırlarla anılır. Geçen hafta içinde, Konya Beyhekim Hastanesine gitmiştim. Normalde ne zaman hastaneye gitsem rahatsızlıklarımı hatırlar canım darlanır, stresten ter atmaya başlarım, hastane fobisini bir türlü üzerimden atamadım. Doktorlarımızın, bizim için gündüzünü gecesine kattığını çok iyi biliyorum. İçlerinde birkaç çürük var mı tabi ki de olacak ne hikmetse onlarda beni buluyor. Çok değerli İl Sağlık Müdürümüz Prof. Dr. Mehmet Koç’un, sağlık hizmetlerinin en iyisini yapabilmek için uğraşısı, insanlar ile diyaloğu ve yoğun mesaisi çok mükemmelken doktorlar hakkındaki şikâyette biraz eksik kaldı bence. Diğer taraftan Basın Müşaviri Barış Şair kardeşim işini aşkla, sevgiyle, muhabbetle, yapabilen nezaketi, işini yaparken insanları kırmadan işin özünü araştırarak ilgilenip cevap vermesi takdire şayan mükemmel bir durum. İl Müdürü Mehmet Koç Hocanın aksayan yanını kapatmak için çalışsa da kendisinin çözüm noktası olmadığından yapacağı bir şey olmuyor.
Sağlıkta binalarda çağ atladık doğru ama hizmetlerde sınıfta kaldık, neden mi? Söz konusu sağlık çalışanı ve doktor olunca hastaların şikâyet dilekçeleri bile galeye alınmıyor hastane yönetimlerince. Eğer yöneticiler gereken soruşturmayı cezai işlemini uygularsa yöneticilerin beceriksizliği aşikâr olacak onun için es geçmek zorundalar. Sağlık ilgili sitemim bu kadar yeter çok fazla uzatmayayım olayı zamana bıraktım zaman her şeyin ilacı derler.
Sevgili Arkadaşlarım, Kıymetli Dostlarım, Canlar,
Rabbimizin bizlere lütfettiği iki bayramımızdan birisi olan Kurban bayramına bir kez daha kavuşacak olmanın sevincini yaşıyoruz.
Bayram deyince akla sevinç günleri gelir. Bayram günü huşu ile kurbanını kesen mümin, diğer kardeşleriyle bayramlaşıp kurbanını paylaştığında bir ilahi şölene katılır. Hacı Bayram Veli’nin “Bayramım imdi, bayramım imdi / Bayram ederler yâr ile şimdi” dediği gibi, Hak rızası için feda edilen her kurbanda Hakk’a yaklaşmanın sevinci gizlidir. İnsanların varlık bilincini ve aidiyet şuurunu perçinleyen zaman dilimlerine bayram diyoruz. Kurban, bütün ümmetlere Farz kılınmış, İslam dininin bayramlarından biri olan mali bir ibadettir. Maddi imkânı olan her Müslümana kesmesi emredilen, asaleten veya vekâleten kesilmesi mümkün olan bir ibadettir.
Peygamber Efendimiz (SAV) kendisine farz olan kurban ibadetini hicretin ikinci yılı emredildikten sonra her yıl ifa etmiştir. Hatta ümmeti için de her sene bir kurban kesmiştir.
Kurbanı Allah’ın hikmeti olarak düşündüğümüzde kurban, zengini muhtaç kardeşlerine yaklaştıran önemli bir vesiledir. Komşuları, akrabaları, dostları, yakın olsun uzak olsun kardeşleri birbirine bağlayan ve ruhları kaynaştıran bir ibadettir. Vekâlet yoluyla Afrika’da, Asya’da adını dahi duymadığı birçok yoksul ülkede yaşayan hiç görmediği, tanımadığı, aç ve muhtaç kardeşlerine uzattığı bir eldir. Binlerce kilometre uzaktaki kardeşleriyle yakınlaşmanın, bütünleşmenin, ümmet olmanın adıdır kurban. Yoklukların, afetlerin yaşandığı coğrafyalara ulaşmak, fizikî mesafeleri gönül coğrafyasında aşmak, onların dertlerini paylaşmak, onlara umut ışığı olmaya çalışmaktır. Hatta sadece din kardeşlerine değil, ‘‘Yaratılanı sev, Yaratan’dan ötürü’’ inancı ne olursa olsun muhtaç olan herkese ulaşmaktır.
Kurban Yüce Yaratana yakınlaşmaktır, yani takvaya erişme arzusu içinde Yüce Allah’a yaklaşanlar arasına girebilme gayretidir. Kurban, takvaya, takva da Allah’a ulaştırır. Nitekim Yüce Rabbimiz hac kurbanlarından söz ederken kurbanların, aslında Allah’ı yüceltme ve O’na şükretme vesilesi olduğunu belirttikten sonra şöyle buyurur:“(O kurbanların) ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşacaktır. Fakat O’na sizin takvanız ulaşacaktır.” (Hac, 22/36–7)
Sevgili Dostlarım,
Bayram barıştır, kardeşlerin kucaklaşması buluşmasıdır. Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkez’i velhasıl tüm ülkem insanının bir olmasıdır. İsrailli hainlerin İslam coğrafyası Kudüs’te açlık, kıtlık, felaket ve yangın yerine çevirip milyonlarca Müslümanın ölümüne, Kudüs’ün tarumarına Müslümanlara yapılan soykırıma sebebiyet verdiği bir zamanda her günümüzü bayrama çevirme zorunluluğumuz olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.
Kucaklaşmalıyız. Barışmalıyız. Gelin kardeşlik adına insanlık adına, barış adına ilk adımı biz atalım. Gönül yapalım, gönül alalım, şefkat ve merhamet elimizi herkese uzatalım. Ekmek olup doyuralım, su olup kandıralım ilaç olup tedavi edelim, mendil olup gözyaşı silelim. Böylece Allah katındaki mükâfatımızı artıralım. Birbirimizin tutan eli, işiten kulağı olalım. Bayram vesilesiyle her insanımıza ulaşalım barışalım barıştıralım.
Bayramlar, kalplerin birbirine daha çok yaklaştığı, sevgilerin ve mutlulukların paylaşıldığı kıymetli günlerdir. Bu bayram da gönlünüz huzurla, eviniz bereketle dolsun. Tüm sevdiklerinizle birlikte sağlıklı, mutlu ve neşeli bir bayram geçirmenizi dilerim.
Kurban Bayramınız kutlu olsun!
SAYGILARIMLA VESSELAM