Sevgili Arkadaşlarım Kıymetli Dostlarım Canlar
‘’Yarım elma gönül alma’’ ata sözümüzü duymuşsunuzdur. Gönül kazanmayı, gönül almayı, gönüllere girmeyi bu kadar az kelimeyle bu kadar öz anlatan başka ifade var mıdır bilemiyorum.
Gönlünüzü kazanan kişi ya da vekilleri biliyorsunuz ve onları unutmamışsınızdır, unutmanız da mümkün değildir hatta. Seçimin yaklaştığı şu günlerde Milletvekili olan ve tekrar aday olan vekillerimizin içerisinde parti ayırt etmeden kaç tane var diye sorarsanız vallahi bir elin parmağını yani beşi geçmez .Şimdiden bölgenin çok sevilen ve hemen hemen tüm hemşerilerin gönlünde yer yapan değerli vekilimiz Orhan Erdem’e teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Şimdi de bunun tam tersini düşünün bir kere. Yıllarca vekillik yapıp sadece eş dost akraba harici gönül kazanmayan ya da gönlünüze giremeyenler. Yok yok, bunları düşünmek istemediğim gibi düşündürmek de isteniyorum . Neden mi?. Çünkü o partide çok değerli insanlar olduğu için.
Sevgili Dostlarım Canlar
14 nisanda sandığa gittiğinizde oyunuzu kullanırken siyasi partiden ziyade hangi gönül yaranıza kim, merhem oldu? Yanan hangi gönlün tütününden sakındınız bunu düşünmek durumundasınız, düşünmek zorundayız. Bizim gönül yaramıza kimin merhem olduğunu düşüneceğiz, hatırlayacağız, unutmayacağız. Asla unutmayacağız bu iyiliği asıl konu, elimizden geldiği kadar, bizim gönlümüze giren kişinin gönlünü perişan etmemek için mücadele edeceğiz. Gönlümüzün dertli olmasını istemiyorsak , bu uğurda çok çaba göstermek, bunu başarmak, zorundayız .
Böyle olalım ki yeni güllerle ıtırlarla arkadaşlık doğsun arkadaşlık doğsun ki bülbüller şakısın yanımızda yöremizde. Haramın, hilenin, riyanın gönlümüzü karartmasına asla izin vermemeliyiz. Gönül dostlarını başkalarına şikâyet etmemek gerekiyor kesinlikle. Gönül acısını ancak bir dost elinin geçirebileceği fikrinden hareketle gönlü güzel insanlara kapıları kapatmamak, onlarla hemhâl olmak gerekiyor. Öyle olmak gerekiyor ki bizim de gönlümüz güzel olabilsin. Bakın ne diyor Mevlânâ: ‘Dertli insanın gönül evi, duman içindedir; derdini dinlersen o eve bir pencere açmış gibi olursun.’ Önce gönül kazanmak lâzım. Gönül kazanamazsak, yapayalnız kalmayı göze alacağız demektir.
Sevgili Arkadaşlarım Kıymetli Dostlarım Canlar
Merhamet ve vicdan sahibi olmayan liyakat vasıflarını taşımayanların bir yerlere gelmesi kadar acı bir olay yoktur. Çünkü onların tek derdi kendi egolarıdır.
Geçenlerde bir program esnasında bir vekilin danışmanlığını yapan kişiye elimi uzattım neredeyse gözleri ile beni yiyecekti. Sanıyor ki dünya hep böyle dönecek hep ben böyle önde uçacağım. Fesatlık-kıskançlık ve hasetlik yüzünüze maske olursa arkanızdan çokta söven de olur. Aldatmayı-kandırmayı meslek olarak görenler aynı şeyleri yaşadığında şok olmamalı.
Allah hepimizi güzel insanlarla tanıştırmayı ve yaşamayı nasip eylesin. Üç günlük dünyada yaşıyoruz hepimiz aynı yolun yolcusuyuz. Yolun sonu da belli.
Hiç kıvırmaya-dolanmaya-yalanmaya gerek yok. Hayatta dost arkadaş kavramı çok önemlidir. Seçimler gelir-geçer. Yarın bakmışsınız başka bir seçimde başka bir sandık önümüzde. Yeter ki kendimizi ve benliğimizi kaybetmeyelim. Yeter ki dostluklarımızı satmayalım. Yeter ki onurdan, şereften, ahlaktan taviz vermeyelim. Çok düşündüm lakin Değinmeden geçemeyeceğim Parti içinde olup bitenleri cesaret edip konuşmak yerine sağa-sola servis edip aklınca intikam almaya çalışan hanımefendi sanma ki peşini bırakacağım.
Huzur ve kardeşlik duyguları ile güvenli bir seçim yaşanması en büyük temennim.
SAYGILARIMLA VESSELAM