Sevgili Arkadaşlarım Kıymetli Dostlarım Canlar
Dünyayı iyilik ve iyi insanlar kurtaracak. Onun için iyiliği ve iyi insanları mumla aradığımız günümüzde iyi ve erdemli insan olmanın vasıflarından konuşalım istedim. Yaşadıklarımız inancı, cinsiyeti, ten rengi, etnik kökeni, memleketi, ne olursa olsun insanların sadece iyiler ve kötüler olarak ikiye ayrıldığını bir kez daha alenen görüyoruz.. Kanaatimce dünyada iyi insan veya kötü insan diye bir şey yok. Şartlar ve koşullar insanı halden hale sokabiliyor. Ayrıca kime ve neye göre iyi veya kötü?
Dünyaca Ünlü Kırgız Yazar Cengiz Aytmatov; “Bir insan için en zor şey, her gün insan kalabilmektir.” Sözü sanki günümüz için söylemiş gibi.
Sevgili Arkadaşlarım
Birbirimize artık dokunacak kadar değil, cep telefonlarımız kadar yakınız. Hava nasıl olacak diye gökyüzüne, rüzgâra, bulutlara değil, telefonlarımıza bakıyoruz. Ne ilişkilerimiz ne de işlerimiz için bir araya gelmemize gerek var. Ekranlar üzerinden her şeyi yapabiliyoruz. Buluşmalarımızı günler öncesinden planlamamıza da hiç gerek yok. Buluşma günlerinin heyecanı mı? Ya kısacık ya da yok. Zaten tüm buluşmalar oldukça kalabalık, yanımızda telefonlarımız, onlarca yüzlerce kişi ile birlikteyiz her buluşmada. İletişimde olduğumuz insan sayısı sürekli artarken, iletişimimizin kalitesi ne kadar artıyor acaba? Her geçen gün neden daha öfkeli, daha tahammülsüzüz? Şiddet ekranlardan, gazete haberlerinden nasıl oldu da birbirimizi anlamak için kullandığımız sözcükleri ele geçirdi, bakışlarımızın ardına sindi? Kendinizle en son ne zaman buluştunuz? Ne zaman konuştunuz? Sevdiklerinizle?
İnsanın kendi içinde ürettiği kargaşa dış dünyadaki gerçek tehlikelerden çok daha ürkütücü. Kaygı ve üzüntülerimizin, kendimize dert ettiğimiz sorunların temel nedeni bu bilinmeyenler ve anlayamadıklarımız. Herkes insan olarak doğuyor da insanca yaşayabiliyor mu ve insan kalabiliyor mu tartışılır. İyi ve kaliteli insanların özelliklerini elbette saymakla bitiremeyiz. Ama gelin hepinizin bildiği iyi insanlara ait bazı vasıflar şunlar olsa gerek:
İyi insanlar; Yaratıcı olan Allah’a her daim minnettarlık ve şükranlarını sunmada oldukça cömerttirler.
İyi insanların kalbi, Vatanlarının ve Milletlerinin sevgisiyle atar.
İyi insanlar; Diğer insanların ellerinden ve dillerinden emin olduğu kimselerdir.
İyi insanlar; Yaşadıkları çevreye ve dünyaya zarar vermezler .
İyi insanlar; Kimsenin hakkını yemeyen ve kendi hakkını yedirmeyenlerdir
İyi insanlar; Herkese karşı sevgi ve saygı duyarak hoşgörülü ve anlayışlıdır.
İyi insanlar;Arkadaş ve dost canlısıdırlar verdikleri söze sadık kalırlar.
Velhasıl velkelam İnsan olarak doğmanın kolay, fakat insan olarak kalabilmenin zor olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
Kıymetli Dostlarım Canlar
İnsan, eşrefi mahlûkattır. Yani yaratılanlar arasında en şerefli ve en kıymetli olanıdır. Yeryüzü, kâinat ve ahiret insan için var olmuştur. İnsanın varoluş hikâyesi ilk insan ve babamız olan Hz.Adem’den günümüze kadar sürmektedir.
Var olmak! Çok mühim bir sözdür
Var mıyız? Gerçekten bir manaya sahip miyiz?
Yoksa otlar gibi yaşayıp gidiyor muyuz? Yoksa her günümüzü farklı farklı şeylerle donatıyor muyuz?İşte, burası muğlak olan sorulardır.
Dostlar yaşadığım toplumda gözlemlerim sonucunda iki tür insanın şu an var olduğunu görmekteyim. Biri her şeyden şikayet edip elinden gelen hiçbir şeyi yapmayan,diğeriyse hiçbir şeye karışmayıp kafasına göre doğaya salınmış bir canlı gibi yaşayan.
Birinci tür açıkçası çok tehlikeli olanıdır. İnsan, şikâyet ettiği şeyden rahatsızdır. Ve o rahatsızlığı ortadan kaldırmak için elinden gelen her şeyi yapmayı dener. Ancak bu tür insanlar hiçbir şeyi meydana getirmemekte olup yalnızca şikâyet edip oturduğu yerden diliyle ve zihniyle çevreyi yormaktadır. Diğer tür insan ise zaten varlığı ve yokluğu belli değildir.
Arkadaşlar, ne için yaşıyoruz? Neye hizmet etmekteyiz?
Yarın göçüp gideceğimiz bu dünyadan hiçbir eser meydana getirmeden yok olmayı göze mi alacağız? Eserden kasıt illa ki somut şeyler düşünülmemelidir. Bir çocuğun yüzündeki tebessüm yıllar geçse de unutulmaz. Ve yüzünü güldürdüğünüz çocuk asırlar sonra yine sizi hatırlar. Geride kalan en manidar eserlerden bir tanesidir. Neden topluma fayda sağlayacak şeyler için mücadele etmeyip yalnızca şahsi meselelerimizin derdine düşüyoruz?. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı mezarımızda başımıza binlerce yılanın musallat olmasına sebep olacağını hatırlatmak isterim.
Bu husus çok önemlidir. Çünkü toplumu meydana getiren insanlar ve o insanların yapısı yani profili toplumun kalitesini belirler. Okumayan, hiçbir kültürel alanda kendini geliştirmeye ihtiyaç duymayan insanların sizce kavgası biter mi? Ne ekmek kavgası biter, ne şikâyeti biter ne de çözümü olur?
Kuran-ı Kerim’de toplumlar nasıllarsa öyle yönetileceklerini belirtilmiştir. (En’am, 6/129) Bizler davranış ve yapımıza göre yöneticiler tarafından beğenmediğimiz şeylere maruz kalırız. Oysa kendimizi düzeltmeye başladığımız an yönetimimizde düzelecektir. Zalimleri zalimler yönetir. İyi kalpleri iyi kalpliler yönetir. Sosyal medyalarda zamanınızın çoğunu harcamayı bırakın. En basit bir olayda şiddete ve öfkeye başvurmayı bırakın. Haberlerde kültürel ve sanatsal şeylerin yer almasına şiddeti ve öfkeyi bırakarak yer verin. Mutlu olmanın yollarını haramda ve parada aramayın.
Hz. Ömer’in dediği gibi “Namaz kılanın psikoloğa, Zekât verenin sosyoloğa ihtiyacı yoktur.” Sözünü kendinize şiar edinin. Derdimiz doğru bir insan, örnek bir birey olmaktan başkası değildir. Derdimiz toplumdur. Hiçbir çıkar hiçbir beklentimiz yoktur. Çünkü bizlerde bu toplumun birer bireyiyiz. Yaşadığımız toplumun güzel filizlenmiş olması bizlerinde güzel yaşamasına sebep olacaktır.
SAYGILARIMLA VESSELAM