Sevgili Arkadaşlarım Kıymetli Dostlarım Canlar
Toplumun çürümüşlüğünün belirtisi, bazı insanlarda yok olan, her türlü yanlışa ve kötülüğe ses çıkarmayan, insanın vicdan terazisinin denge kaybıdır.
Ne şekilde yazılırsa yazılsın.. Ne şekilde okunursa okunsun fark etmiyor. Vicdan her dilde, her millette, her anlayışta vicdan. Ve öyle bir kelime ki aslında kalbi anlatıyor. İnsan olmayı, belki de “olabilmeyi” anlatıyor.
Nedir vicdan?
Vicdan; insanların özündeki denge terazisidir.
Bu denge bozulmuşsa ne doğa katliamlarına ne devletin ne de milletin hazinesini soyanlara ne kadın cinayetlerine ne çocuk tecavüzlerine ve cinayetlerine insanlar ses çıkarmıyor. Yalan, bahaneler, iç görü yoksunluğu. Toplumların en çok yara almasına sebep olan problemler bunlar belki de. Kısacası vicdanı öldürüp yerine kalpsiz dünyasının buyruklarını yerleştirme çabası. Tıpkı dünyanın içinde boğulduğu günümüz kaosu gibi. Suriye'de, Arakan'da, Filistin'de, Duma'da, Guta'da , Afganistan'da, Kudüs'te, Mısır'da ve ne yazık ki daha birçok farklı yerde yapılan zulümler gibi. Yaşananlar o kadar görmezden geliyoruz ki, insanlar artık “insan olma” vasfını kaybediyor ve yapılan işkencelerden, kanlı görüntülerden, kimyasal silah kullanımlarından, psikolojik savaşlardan kesinlikle etkilenmeyen bir hale geldi. Kısacası vicdanını, kalbini yitirdi yitiriyor.
Kıymetli Dostlarım Canlar
Hak ve hukuk paylaşımında, daranın tartımında çok hassas bir dengeye sahiptir vicdan. İnsan olarak, Dengedeki vicdanın eğer benliğine egemen ise terazisi bozulmamışsa çok farklı bir tavır sergilersin.
Örneğin:
Çelebi duruşunla, naif edanla seni incitene, vefasıza, nanköre bile hoş görü ile yaklaşır ona çok anlamlı ve incelikli olarak ‘ne güzel’ deyip geçersin. Engin hoşgörün kişiliğin, sevecenliğin seni çok farklı yere koyar milletin gözünde. Çevrendekiler seni güneş kadar sıcak, mehtap kadar munis, toprak kadar verimli ve bağrı açık bereketli, her damlası yaşam kaynağı su gibi anarlar. Ne güzel şeysin sen be vicdan.
Nefsin terbiyesiyle ortaya çıkan vicdana sahip olmak ne güzel. O vicdan ki insanı insan yapar. Vicdan hep artıları güzellikleri insanı değerleri uygular. Ne mutlu vicdanı olana, onunla ömür sürene diyorum.
Allah Teâlâ; her şeyi en güzel surette, ölçülü, dengeli, çift, zıddıyla, hikmetle yaratmıştır. Anlamsız, amaçsız sözlerden, fiillerden münezzehtir. “Neylerse, güzel eyler” Hastalıklar, yoksulluklar, musibetler ve sorunlar da anlamsız, yararsız değildir.
Sevgili arkadaşlarım
Söz doğru olmazsa, işler, görüşler nasıl doğru olabilir?
Korkunç bir yozlaşmanın yaşandığı bu noktada toplumsal vicdan çok büyük önem taşıyor. Çünkü yapılanlara sessiz kalınması zaten var olmayan bir bireysel vicdanı ümidin bağlandığı toplumsal vicdan üzerinde baskın hale getiriyor ve onun da ortadan kalkmasına sebep oluyor. Böylece herkesi gözleri kapalı kulakları sağır dilleri lâl olmuş bir şekilde olanları izlemeye yöneltiyor.
Hak ölçütleri gibi, bizim insan olarak her birimizin kendi inanç, ahlâk ve bilgilerimizden kaynaklanan, etkilenen, sürekli değişebilen kalbimizde “vicdan” terazimiz vardır. Vicdanımız günahlarımızla, dünya tutkunluğumuzla zamanla körelebilir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadis-i şeriflerinde günahı tarif ederken bize iki önemli ölçüden söz eder ve şöyle buyurur: “Günah, vicdanına ağır gelen ve insanların görmesini arzu etmediğin şeydir.”
İnsanların istismarı, kötü örnekler, hırs, haset, kin, cehalet, kimlik, particilik gibi ahlaki hastalıklar da vicdan terazimizi olumsuz etkileyebilmektedir. Sonuçta bu yüzden yanlış tercihler zinciri oluşabilmekte, bu da telafisi güç zararlara mal olabilmektedir. Haramlara alışan kalpler kendisine yapılan iyiliği de yok sayar. Doğru bilgi olmadan doğru görüş sahibi olmak ne kadar mümkün? Ne yazık ki, zamanımızda “yalan” egemen. Yalanlar, yanlışlar doğru olarak yayılabiliyor. Yalan olmasa dünyada bütün işler düzelmez mi? Yalan, hile, bencillik, kibir, haset, cimrilik, düşmanlık şeytanî özelliklerdir.
Ve son olarak vicdan terazisinin ayarı bozuksa bir insanın ondan her türlü fenalık beklenmelidir. Bunun örneklerini çevremizde, ve bazı şirketlerin idarecilerinde sık olarak görmek mümkündür. Bunları iyi tanımak ve teşhir etmek gerek.
Vicdanımıza uygun, açık, şeffaf ve hesap verilebilir bir hayatın, insanın hem kendisi hem de toplum hayatı açısından en doğru yol olduğunu hiçbir zaman unutmayalım. Vicdanlı olma adayı olarak dünyaya gelip gerçekten vicdan sahibi olarak hayatı sürdürmek olmalı amaç. Çünkü vicdan; insanı oluşturan düşünce, duygu ve davranışların tümünü kapsayan insani bir vasıftır. “İnsan” olmaktır, olabilmektir.
Benden bu kadar uyarı.
SAYGILARIMLA VESSELAM