Sevgili Arkadaşlarım Kıymetli Dostlarım canlar
Yaptıklarına rağmen hiç utanmadan, sıkılmadan, hayasızca birilerine mağdur olduğunu, tüm abileri kendisini mağdur ettiğini , hep mağdur kendisinin olduğunu anlatmış. Bana yaşattığı Cehennem Azabında bile kendisinin mağdur olduğunu iddia etmiş, duyunca kan beynime sıçradı.
O öfkeyle yazmak istedim:
Kardeş değil düşman gibi işimi ve yaşantımı çevremi görünce İçi içini yiyor, yüreği daralıyor, zaman zaman iç sıkıntısı öfkeye dönüşüyordu. Anlayamıyor, hazmedemiyor, kabullenemiyordu. Bu halin adını koyamıyor, içinden de çıkamıyordu. Bazen haksızlığa uğradığını düşünüyordu. Bunca yıl çalışmasına rağmen olması gereken yerde, hak ettiği imkanlara sahip değildi. Neden mi ? çünkü içi dışı fesatmış .
Buna rağmen çevremdeki öz kardeşim olmadığı halde, muhabbet ve sadakat icabı can kardeşlerime ahretlik kardeşlerime ve kan kardeşlerime gidip ağlaması yok mu inanın çıldırtıyor insanı .Benim manevi kardeşlerim seni çok, çok iyi tanıyor ve de ne kadar karaktersiz olduğunu bildikleri halde benim hatırama ses çıkarmıyorlar. Bayım sen kendini daha da alçaltma. Bence .
Kıymetli Dostlarım Canlar
Tarihte en büyük düşmanlıklar kardeşler arasında cereyan etmiş. Halk arasında, “Dost kazanmaya bak; düşmanı anan da doğurur” sözü meşhurdur. “Hiç düşmanım yok” diyene, “Kardeşin de mi yok?” demişler. Cahil cesur olur, zira cahil insan az bir şey öğrense, kendini alim zanneder.
Ondaki Haset duygusu .eline fırsat geçirdiğinde tüm kötü duyguları gölgede bırakacak denli yakıcı, tahrip edici ve yok edici kişiliğe sahip . O küçücük beyniyle kendi hasetti ve karaktersizliğini örtmek için herkesin kendisi ile uğraşıyor safsatasına inan , bir başkasının elinde olanın yok olmasını isteyerek başkasının varlığına, imkânına tahammül edemiyor. İmkan sahibi başkası değil abisi yada yeğeni olsa bile hazmedemiyor. İnsanın kendisine yalan söylemesi ile başlar, insanın kendisine ihaneti Vesselam.
Sevgili Arkadaşlarım Kıymetli Dostlarım canlar
İslam Tarihine bakınca ilk aklımıza gelen Kabil’in cinayete varan öfkesinin arkasında da Yusuf’u (a.s) ağabeylerinin kuyuya atmaları ile neticelenecek planlarının arkasında da bu duygu vardı. Var olana, Allah’ın (c.c.) hükmüne razı gelmemekti bu duygunun aslı. Kabil, Yüce Allah’ın kurbanını kabul etmemesi hükmüne rıza göstermek yerine, hükmün lehine tecelli ettiği kardeşine haset etti. Hasedi onu, kardeşini öldürtecek kadar ele geçirdi. “Sonunda içindeki duygular onu kardeşini öldürmeye itti; onu öldürdü ve böylece hüsrana uğrayanlardan oldu.” (Mâide, 5/30)
Hz. Yusuf kıssasında ağabeylerin Yusuf’u kıskanmaları sonucu ondan kurtulmak için önce öldürmeyi planladıkları sonradan bundan vazgeçerek onu kuyuya attıkları anlatılır. Hz. Yusuf’un tavrı, kardeş şiddetini bitirmek için yapılması gerekenleri çok güzel ortaya koymaktadır. Yılların kini ile kalpleri katılaşmış olan kardeşlerin içlerinde biriktirdikleri kıskançlık duygusunun bir anda yok olması düşünülemez. Kardeşliği tahrip ettiği gibi kulun Rabbiyle ilişkisini de zedeler haset. Çünkü haset eden şükrü de unutur. Başkalarının elindeki ile ilgilenmekten kendi elindekileri görmez, fark edemez. Verenin hükmüne rıza göstermedikçe de şükredecek bir şey bulamaz olur. Hep fazlasında hep başkasına ait olandadır gözü. Oysa bakması gereken veçhe Nebi’nin öğüdünde şöyle yer bulur: “Biriniz, mal ve yaradılışça kendisinden üstün olana bakınca nazarını bir de kendisinden aşağıda olana çevirsin. Böyle yapmak, Allah’ın üzerinizdeki nimetini küçük görmemeniz için gereklidir.”
Son olarak Resulullah (s.a.s.), insanoğlunun mal ve mevki hususundaki hırsının dinlerine verebileceği zararların, aç durumdaki iki kurdun koyun sürülerine verebileceği zarardan daha fazla olabileceğine dikkat çekerek şöyle buyurmaktadır: “Bir sürüye saldıran iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsıyla dine verdiği zarardan daha fazla değildir.”
Çünkü müdafaasız bir koyun sürüsüne saldıran kurt, karnını doyurmak için bir tanesini alıp kaçırmakla yetinmeyerek sürüdeki tüm koyunları parçalamak istemektedir. Hadiste, yapılan bu kıyaslama ile mal ve mevkie karşı gösterilen hırsın etraftakilerine karşı ne denli büyük tahribatlara yol açabileceği vurgulanmaktadır.
En büyük kazığı Kardeşinden yersin, çünkü savunma sistemleri, düşmanlara karşı kurulmuştur, Kardeşe karşı değiL…
Düşmanının sana vereceği zararı az çok hesaplayabilirsin! Ama kardeşin vereceği zararı asla hesaplayamazsın..
SAYGILARMLA VESSELAM !!