Sevgili Arkadaşlarım Kıymetli Dostlarım Canlar
Pek denizcilikten anlamam ama hep duyduğum kelime “Kaptan, gemiyi en son terk eder.” Yüzyıllardır söylenen bu söylemin ana fikri en üst sorumlunun kaptan olmasıdır. Bu durumda her kaptan sorumlu olduğu tüm çalışan ,üreten ve ortaklarına yapılan dere beyliklerini en ağır şekilde cezalandırma hakkı varken, kendisinin de gemisini terk edip kendine güvenenleri yüzüstü bıraktığı için cezası binlerce insanın gönüllerinde idam olmuş olmalarıdır. Bugün ise en ağır şekilde çalışan ve ortakları tarafından suçlu sayılmakta ve açık açık eleştirirken gönüllerinde yargılayıp yeter artık diyerek derebeylerine tekrar fırsat vermeyeceklerini söylüyorlar. Geçmişte karaya oturup alabora olmak üzere gemiyi terk eden kaptanının durumu gibi. Kaptanlık misyonu sadece denizcilik dünyası ile alakalı değildir. Bir uçak kaptanı ve futbol takımının kaptanı da aynı sorumlulukları taşır. Kaptanlar arasında Tek bir farkı var denizcilikte gibi kaptan gemiyi terk eder gibi uçağını havadayken terk edemez. Diğer kaptan ise takımını asla yalınız bırakmaz . Bazı kaptanlar kalabalıklar içerisinde yalnızlık duygusu yaşarlar. Etraflarında onlarca insan vardır, selamlaşır bir iki kelime konuşur tabi ama ortak bir noktaları yoktur ki oturup muhabbet edemezler.
Kıymetli dostlarım ,Canlar
Gelelim bu günkü kaptanın durumuna. Bir futbol takımının kaptanı gibi takım arkadaşlarını disiplinli, çalıştırarak ve kolektif yardımlaşma amaçlarının sorumluluğunu taşıyarak, bir yandan da takımını üst sıralara çıkarmak için uğraşın takım kaptanı. Örneğin saha içerisinde futbolcular arasında çıkacak herhangi bir tartışmanın arasına ilk girenler takımların kaptanları olur. Ama maç içericisinde kavgayı bir takım kaptanı başlatırsa ne olur? İmam ile Cemaat misali olur. Kaptanlık yapan insan kendi personelinin iş ve sağlık sorumluluğunu da taşımak zorunda onun görevi sadece para olmamalı. Tıpkı görev başındaki kaptan gibi. Yapılan işlerin doğru seyri, bunu yaparken birlikte çalıştığı personelin insan hakları, sağlıklı iletişim ve ekip çalışmasının ve sorumluluğunun ortak paylaşımı kaptanın kaçınılmaz sorumluluğudur. İşte bu noktada bir lider (kaptan) işi bırakması/bıraktırılması noktasında bir gemiye benzeyen iş yerinin devamlılığı ardından gelen kaptan Hem bu sorumluların hem de gemiden yaşam hakkı, iş-aş hakkı kazanan personelin sorumluluğu bilinciyle, böylesi bir fırtınanın atlatılmasında önemli bir görev üstlenmiştir. Onlar bir şeylerin uğruna bu gemiyi-iş yerini sahipsiz bıraktılar, Geminin alabora olmaması için kısa süre olsa da hayatta tutmanın sorumluluğunu personel üstlenmiştir. Çünkü ekmek paralarını bu gemiden kazanmaktadırlar. Ama hiçbir zaman terk edilmişlik duygusunu ve kırgınlığını da unutmazlar. Ticari konteyner yüklü Gemiye dönersek. Kaptan ve yardımcıları tekneyi terk edip tüm tayfayı başı boş bıraktığı için , bu gün dünkü Meseleyi unutmadan çalışanların, üreticilerin ve ortaklarının yapacağı tek şey gemiyi sağ salim limana çekerek sonuç ne olursa olsun gemiyi terk etmeyen kaptana teslim etmelidirler. Kaptan gemiyi ilk terk eden fareleri tespit edebilmek için mürettebatın gemi batmak üzere diye anons yapmasına izin vermiş. Fareler can havliyle ne kapabilirim telaşı ile ala bildikleri kadar alıp çıkmışlar . İnşallah bu gemi ulaşacağı limana yani Kızıl Elmaya kadar yolculuğuna devam edecek. Ancak gemiyi terk eden bu fareler, bir daha asla bu gemiye binemeyecek! İşte hayat denilen şey böyledir .Ders verir insana
Sevgili dostlarım canlar
Bu anlattıklarım bir aile kurumundan tutunuz da, iş sektörünün her alanına, sosyal-kültürel her birliktelikte, siyasal mücadelede de olandır. Terk edilmişlik duygusu ise insana verilebilecek en büyük cezadır.
Gök okyanusunda kalubeladan beri imal edilen gemiler sefer yaparlar hiç limana uğramadan ve bütün denizcilerde bu gemilere mihman olup sonsuza kadar görev yaparlar, işte o gün geldiğinde sanırım mutlu olacağım. Şimdi sabır ile o günün bir an evvel gelmesini diliyorum ki artık dünya gemilerinde mihman olma ümidimi tükettim, bir gemiye ayak basma olanağım yok, belki gök gemisinde mutlu olurum, kim bilir?
Din ve siyaset konularına hiç girmem, sevmem bu konularda konuşmayı ,kalp kırmak istemem, maç mı konuşayım, kahve hayatım yok, oyun bilmem seyretmeyi sevmem ne kalıyor geriye sadece mesleki konularda konuşmak değil mi ?, tamam da nerede o kişiler, arkadaşlar, velhasıl kelam artık şu dünyada ne işim olduğunu iyiden iyiye düşünmeye başladım. Zaten bu yaşamak değil ki, dediğim gibi masa başındaki adamların kestiği temyizsiz müebbettin cezasını çekiyorum. Benim Hakkım ahirete saklı .Çünkü kul hakkının ne olduğunu iyi bilirler . Kul hakkı insanların canları manevi şahsiyetleri, makam ve mevkileri, dini inanç ve yaşayışları gibi konulardaki kişilik haklarıyla mallarına ve aile fertlerine ilişkin haklarından oluşmakta ve bunlara yönelik olarak yapılan kötülükler, verilen zararlar kul haklarına tecavüz sayılmakta, bu tecavüz de “mezalim” kelimesi ile ifade edilmektedir.
Dil-i viranı benden sorma viran eyleyenden sor
Bu gemide perişan hatıram var git perişan eyleyenden sor
SAYGILARIMLA VESSELAM.