Sevgili Arkadaşlarım, Kıymetli Dostlarım, Canlar,
Yıllarca siyaset yaptım. İl, İlçe teşkilatlarının her kademesinde görev aldım. Lakin bu güne kadar yazılarımda fazla siyaset yazmadım. Selçuklu Payitahtı güzel Konya’mızda AK Parti İl Başkanlığı için Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımları ile kongre süreci yaşandı. Kongreyi takip ettiğimde gördüm ki bir el Konya’da siyaseti yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Siz eğer siyaseti kendi tabanınızdan gelen taleplere ve bu şehri yönetenlere göre şekillendirmezseniz, o zaman ilerideki süreçte siyasete şeytanlar karışır. AK Parti’de yönetimi ele geçirerek yeniden düzenlemeye ve yeniden şekillendirmeye çalışıyorsanız, başınıza bela alıyorsunuz demektir. Kendi tabanınızı şekillendirecek olan, kendi içindeki münevver, arif geleneksel birtakım kanaat önderleridir. Eğer siz yeni oluşumla onları yok saymaya kalkarsanız, onları küstürseniz birtakım çıkar grupları onların yerini alır. Onlar da sizinle çatışır. İş işten geçtikten sonra onlarla uzlaşsanız da, çatışsanız da kaybeden siz olursunuz.
Sevgili Arkadaşlarım,
Siyasetin bir gereği olarak güç boşluğu, güç zehirlenmesi, güçler ayrılığı, güç dengesi gibi kavramları bir araya getirdiğiniz zaman, tabi ki şehrimizdeki yerel siyaset bir şekil, bir anlam kazanacak. Ama taşlar yerli yerine oturtulursa, ya da oturtturulabilirse. Yerinden oynayan taşların oturtulması için başta bir usta mimar, bir siyaset bilen usta olacak. Konya’da yerel siyasetinde bir boşluk var mı, yok mu, gelin bunu tartışalım, konuşalım ve masaya yatıralım. Bu boşluğun, bu belirsizliğin yan etkileri olur mu? Sonrada yereldeki boşluk ciddi bir sıkıntı oluşturur mu? Ona sonra bakarız.
Bu gün Konya siyasetinde güç kimde?
Konya’nın gelecek senaryolarını çok daha sağlam zeminlere oturtmak mümkün mü? Zira Sayın Fatih Özgökçen’in, İl Başkanı olmasından sonra ibre kimden yana döndü, ipler kimin eline geçti, yerelde siyaset yapanlar kadar Ankara’daki vekillerde bu gerçeğin farkındalar mı? Hele hele birçok ilçede, İlçe başkanlarının değişmesinin ardından terazinin bir kefesi daha ağır basmaya başladı. İsim yazmıyorum ama siz benim ne demek istediğimi aslında anlıyorsunuz. Bu boşluk, bu belirsizlik üzerine inşa edilecek beklentiler, senaryolar bakalım işe yarayacak mı, tutacak mı?
Kıymetli Dostlarım, Canlar,
AK Parti siyasetinde herkes beklenti içinde. Kimilerinde kaygı ve endişe hâkim. Yeni gelen siyasetçilerin geleceği üzerine inşa edeceği hayallerinin gerçekleşmesi için verecekleri mücadele olacak birde. Bazılarının nedense yalnız kaldıklarını hissetmeye başlaması gibi. Siyaset önderlerinden birileri bir yol açıyor, ‘beni seven arkamdan gelsin’ diyor, az gidiyor, uz gidiyor, bir de bakıyor ki, arkasında kimse kalmamış. Sevgi, saygı ve pohpohlamaların hiçbiri samimi değil. Gülücükler bile sahte. Gidenler, gitmek isteyenler de ‘benim bu işte kazancım ne olacak?’ hesabında, derdinde olunca, kendisini idare edecek kurtaracak kadar güç depoladıysa, güç zehirlenme hastalığı da varsa, az olsun benim olsun mantığı bir tarafa, davadan çok, Vatan, Millet ve Sakarya’dan ziyade, ‘Rabbena, hep bana!’ mantığı daha ağır basıyor. Siyaset de kirleniyor haliyle, ticaret de. Eh, basın da buna müsait olunca, ayak uydurunca vallahi tadından yenmez oluyor.
Sevgili Arkadaşlarım Kıymetli Dostlarım Canlar
Bu sözümde yeni gelen yönetime olacak. İktidar ve servet başınızı döndürmesin, sizi sarhoş etmesin. Para, makam çok büyük dönüştürücü güce sahiptir. Siz başlangıçta bununla Konya’yı dönüştürmeyi hayal etseniz de, bu iki güç önce sizi dönüştürür. Başlangıçta söylediklerinizle, hayal ettiğiniz yere geldiğinizde söyledikleriniz arasında fark varsa, dönüşen hayat değil sizsiniz.
İyi bir siyaset adamı, nefsi emaresine güvenmez. Şeytan onu Allah’la ya da lider sensin diye aldatabilir. Adanmışlığın sarhoşluğu içinde, yalaka bürokrat, bilim adamı, dalkavuk medya, Karun karakterli işadamları size övgüler dizmeye başlamışsa, yanlış istikamete doğru koşmaya başlamışsınız demektir.Hz. Ömer der ki, "Ben yanılırsam ve yanımdaki, hasbi değil, hesabi davranarak eğer bana acı da olsa gerçeği söylemiyorsa, benden uzak dursun, çünkü onda hayır yoktur. Eğer o söylüyor da ben dinleyip gereğini yapmıyorsam, o zaman o kişi benden uzak dursun, çünkü bende hayır yoktur.”
Herkes çevresine baksın bakalım manzara ne? Sonra başlarına gelenlerin sorumlusu olarak başkalarını aramasınlar. Kendim ettim kendim buldum desinler. “Ben yolumu kaybettim, yolların günahı ne” diye bir şarkı var, onu mırıldanmaya başlasınlar. Dil ile ikrar ettikleri konusunda kalplerinde şüphe olanların vay haline.
SAYGILARIMLA VESELAM.