Sevgili Arkadaşlarım Kıymetli Dostlarım Canlar
Biliyorum başlık ağır oldu. Ancak İlçenin yaşadığı stres ve üzüntüden daha ağır değil, bunu da biliyorum. AK Parti Konya’da Genel Başkan Yardımcısı sayın Mustafa Elitaş’ın katılımları ile muhteşem kalabalıkta cumhur ittifakının tüm teşkilatları ile birlikte 31 ilçe belediye başkan adayını açıklandı. Birkaç İlçe hariç adaylar rakipleri kim olursa olsun partili partisiz vatandaşların oylarının %75 ni silip süpürerek alacağı mükemmel isimler . Bazı ilçelerde yaşanan tam bir hayal kırıklığı, tam bir hüsran. Parti büyüklerinin adeta o ilçelerden vaz geçmiş olarak görünmesine neden olmaktadır. Çünkü İlçe halkının çoğunlukla tekrar aday olasını beklediği ve mevcut başkana odaklanması o başkan ve yönetimin gönül belediyeciliği yaparak hizmetler bakımından doğru kararlar aldığını, ilçenin vatandaşlar ile yönettiğini lakin kendi ilçe başkanının egosuna ve şahsi isteklerini yapmadığı için tekrar aday gösterilmediğini düşünerek hayal kırıklıklarına uğradıklarını söylemektedirler.
Sevgili dostlarım
Hele o İlçelerden birisi ilk kez, adayların açıklandığı gün “Seçim yenilgisi” duygusu yaşıyor. Büyük bir çoğunluğun, kimle konuşsam huzursuzluk, çaresizlik, isteksizlik içerisindeler . Tek memnun olan ilçe başkanı ve adayı öne süren ağa babalarıdır.
Vatandaşların ilçeyi yönetecek başkan adayından beklentisi hizmet ve mükemmeliyettir. Bildiğiniz gibi mükemmeli ortaya koyan ise daima ayrıntılardır. Mükemmel ise bir ayrıntı değildir. Özellikle yönetim hayatınızda, resmi ve özel ilişkilerinizin sınırını ve seviyesini belirleyen unsur, “Protokol Kuralları” ya da öteki anlamıyla “Resmi Nezaket Kuralları”dır. Bize önemsiz gibi gelen bazı hususlar, üst yönetimlerce özellikle istenebilir. Toplum hayatında olduğu gibi resmi ilişkilerde de uyulması gereken nezaket ve görgü kuralları, hizmet etmekle görevli başkandan beklenir. Günümüzde adayın imajı seçmenin tercihinde önemli etkendir. Lakin açıklanan Başkan adayında ne o imaj nede o yetenek var sadece ağa babalarının istediği gibi yöneteceği kişiliğe sahip biri. Tanıtım programında da nerede oturması gerektiğini bilmeyip iki kişinin kupasına gelip yanlarından ayrılma cesaretini dahi gösteremeyen kişiden başkan olur mu? Ona siz karara verin .Bilmem ama oraya gelen bir kaç parti mensubu o durumdan rahatsız olduklarını belirtti. O ilçede Yerel halk, seçim sürecinde kurduğu yüz yüze iletişim sonucunda olumlu bir izlenim edindiği, hizmet üretebileceğine inandığı adaylardan yana tercihini kullanmaktadır. Parti mensubiyeti ikinci sırada yer alır. Lafı fazla uzatmaya gerek yok görünen o ki Parti büyükleri o ilçeden vaz geçmiş görünüyor.
Yazımı bir hikaye ile sonlandırmak istiyorum , anlayanalar için çok şey ifade eder bu hikaye ;
Zamanın birinde bir köy ağasının çok sadık bir köpeği var. Köpekle ağa, köylülerin gözünde o kadar birbirlerine bağlılar ki, aksi bir durumu kimse tahayyül bile edemiyor. Köpek ağaya, ağa köpeğe o kadar bağlı. Ancak gün geliyor, zaman geçiyor, devir değişiyor ve bizim köpek bir acayipleşmeye başlıyor. Köyde ne zaman bir düğün olsa, bizim köpek ağanın yanından yardırıp doğru düğüne gidiyor ve davulcunun yanı başına siniyor.
Bizim köpek durumu o kadar abartıyor ki, bırakın o köyü, yakın köylerdeki düğünlerde bile davulcu ne zaman çalmaya başlasa, ağayı bırakıp oraya koşuyor. Ağa buna , razı gelir mi? Gücüne gidiyor. Önce köpeğine darılıyor, sonra yemeğini azaltıyor, baktı işe yaramıyor yemeğini tümden kesiyor. Ama nafile, köpek huyundan bir türlü vazgeçmiyor.
Ağa, sonunda radikal bir karar veriyor, İki davulcu tutuyor. Köyün yakınlarında iki tane yüksekçe tepe belirliyor. Bir tepeye bir davulcuyu, diğer tepeye diğer davulcuyu çıkartıyor. Diyor ki, benden ne zaman işaret alırsanız çalmaya başlayacaksınız. Ağa ilk işaretini veriyor ve tepelerdeki davulculardan biri başlıyor tokmağı davula vurmaya. Bizim köpek durur mu? Kuyruğu yanmış gibi ağanın yanından yardırıp koşa koşa davul çalınan tepeye çıkıyor. Köpek tam davulcunun yanına geldiğinde ağa, ikinci işareti veriyor. Bu sefer bu dağdaki davulcu duruyor, diğer tepedeki davulcu çalmaya başlıyor. Bizim köpek, ansızın dönüyor ve o tepeden davulun çalındığı diğer tepeye topukluyor. Tam tepeye ulaşıyor ki, yeni bir işaret. O davulcu duruyor, diğer tepedeki davulcu çalmaya başlıyor. Bütün bir gün böyle. Sonunda bizim köpek, dili bir karış dışarıda mevta oluyor. Bir o tepeye, bir diğer tepeye koşturmaktan telef olup gidiyor. Şimdi hikâye bu. Bu hikâyeden çıkartılacak sonuç ne? O kadar çok sonuç var ki, nereye çekerseniz çekin .
Sevgili arkadaşlarım
Siz siz olun, her davulcunun peşinden gitmeyin. Olduğunuz yerde kalın atalarımız taş yerinde ağır demişler ya siz yerinizde sabit kalın ,hiçbir zaman kim ne zaman iktidar, onun peşinden, kim ne zaman iktidardan düşüp uzaklaşmış onu bırakıp yeni davulcular aramayın. Çünkü bunu kendinize huy edinirseniz, öyle bir zaman gelir ki, her köyden başka bir davulcunun sesi gelir ve siz hangisinin peşinden gideceğinizi bilemezsiniz. Bu dönemde bu davulcu, başka dönemde başka bir davulcu, ama ben hangisi iktidarsa onun peşinden giderim derseniz, hikâyedeki gibi, telef olup gitmek işten bile olmaz.
SAYGILARIMLA VESSELAM
.