Küçüklüğümüzden beri öğrendiğimiz en temel bilgilerdendir.
Dünya’nın uydusu aydır.
Oysa Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah bu konuyu şu ayetlerle izah eder:
“Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına,
Güneşi takip ettiğinde aya,
Onu açığa çıkarttığında gündüze,
Onu örttüğünde geceye,
Gökyüzüne ve onu bina edene,
Yere ve onu yapıp döşeyene,
Nefse ve ona kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki,
Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
(Şems, 91/1-10)
Biz “Güneş sistemi” içerisinde yaşıyoruz.
Dolayısıyla Ay dünyanın değil, güneşin uydusudur.
Yüzü güneşe dönüktür ve oradan aldığı ışığa aynalık yapar.
Bu aynalığı her gün farklı açılardan meydana geldiğinden asırlar boyu insanlığın zaman takibinde en büyük yardımcısı hatta zaman rehberi olmuştur.
Bizim yazımızın asıl konusu ise “biz kimin uydusuyuz?” sorusunun cevabı hakkında.
Aslında sorunun cevabı açık:
Kimi/Neyi takip ediyorsak onun uydusuyuz
Kimin/Neyin peşindeysek onun uydusuyuz
Kime/Neye daha çok değer veriyorsak onun uydusuyuz.
“Can konağını aramadaysan, cansın;
Bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin,
Bir damla su arıyorsan susun, zulmün peşindeysen zalimsin,
Aşkı arıyorsan aşıksın, gönlün neye kapılmışsa O’sun sen.
Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir:
“Neyi arıyorsan O’sun sen.”
(Mevlana Celaleddin Rumi)
İnsan, Allah’ın yeryüzündeki halifesidir.
Yüklendiği emanet onun isimlerine ayna olmak.
O’nun kadar adil, O’nun kadar Rezzak, O’nun kadar affedici, O’nun kadar örtücü…
Yazdığımız “Mutluluk Anayasası” nın değişmez/değiştirilemez özellikteki ilk üç maddesi aslında “kimin uydusuyuz?” sorusuna net cevap veriyor.
1.Aşkın varlığımız Rabbimizle 7/24 çevrimiçi olarak en çok onun uydusu olmalıyız.
2.İçkin varlığımız dünyada geçeceğimiz sıratı el ele yürüyeceğimiz eşimizle sürekli olarak irtibatta olup, birbirimizin uydusu olmalıyız.
3.Taşkın varlıklarımız çocuklarımız ve taştığımız varlıklar anne/babamızla sıkı bir irtibatla onlar bize, biz onlara, bazen güneş, bazen ay olmalıyız.
Malın, makamın, paranın uydusu olan akılsızlar “Mutluluk Anayasası” nın en önemli ilk üç maddesini ihlal ettiklerinden cezaları “Müebbet Mutsuzluk” tur.
Whose Satellite Are We?
It is one of the most basic knowledge we have learned since our childhood.
Earth's satellite is the moon.
However, in the Qur'an, Almighty Allah explains this issue with the following verses:
“To the sun and its brightness in the morning,
When you follow the sun to the moon,
To the day when you reveal it,
When you cover it to the night,
To the sky and to the one who built it,
To the ground and to the one who made it and laid it,
I swear to the soul and the one who gives it abilities and inspires its good and bad deeds,
He who purifies his soul from evil has attained salvation, and whoever immerses him in evil has also lost.
(Shams, 91/1-10)
We live in the "solar system".
Therefore, the Moon is not the satellite of the earth, but the satellite of the sun.
It faces the sun and mirrors the light it receives from there.
Since this mirror is formed from different angles every day, it has been the greatest assistant and even the time guide of humanity in the time tracking of humanity for centuries.
The main subject of our article is “whose satellite are we?” about the answer to the question.
Actually, the answer is obvious:
We are the satellite of who/what we follow
We are a satellite of who/whatever we are after.
We are the satellite of who/what we value more.
“If you are in search of soul mansion, you are soul;
If you are looking for a bite of bread, you are the bread.
If you are looking for a drop of water, be quiet, if you are after oppression, you are cruel.
If you are looking for love, you are in love, you are whatever your heart is caught in.
If you know this wit, you know the business:
“You are what you seek.”
(Mevlana Celaleddin Rumi)
Man is God's vicegerent on earth.
The entrusted to him is to be a mirror to his names.
Just as he is, as Razak as him, as forgiving as he is, as covering as him...
The first three articles of the "Constitution of Happiness", which we have written, which are immutable/unchangeable, are actually "whose satellites are we?" It gives a clear answer to the question.
1. With our transcendent being, our Lord, we should be his satellite most often online 24/7.
2. Our immanent existence is that we must be in constant contact with our spouse, with whom we will walk hand in hand, and we must be each other's satellites.
3. Our overflowing beings are our children, and our overflowing beings should be to us, we to them, sometimes the sun and sometimes the moon, in close connection with our parents.
Since the fools, who are satellites of property, office and money, violate the first three most important articles of the "Happiness Constitution", their punishment is "Unhappiness for Life".