Onu ebedi aleme uğurlayalı bugün itibarıyla beş yıl oldu.
Seyit Küçükbezirci, güçlü, etkili, tesirli, ses getiren, geniş bir okur ve hayran kitlesine sahip bir kalemdi.
Konya Fikir Adamları Derneği ve Konya Turizm Derneği gibi kamuoyunda itibar ve takdir gören derneklerde Başkanlık yapmıştı. Konya’nın sayılan ve sevilen bir çok ünlü ismiyle yakın dosttu.
Kendi tabiriyle “Sarı Siyit’ti,” bizler içinse yiğitler içinden has bir yiğitti!
Yaşayan bir tarihti…Konya’nın üzerine titrerdi…Sessiz sedasız aramızdan ayrıldı gitti….
Selçukya’sı, Başkent Konya’sı, onsuz öksüz kaldı…
Selçuklu Sultanlarının izinden yürüyen, vefalı, gözü kara, sevdasına körkütük bağlı bir Selçuklu Emiriydi adeta… Konya’yı hiç kimselerle paylaşamazdı.
“Ben başka bir şehre gittim mi orada durup sabahlayamam, neme lazım, ben yokken biri geldiğiyle Konyayı alıvırır. Onun için ben Konya’dan başka bir yere gitmem” derdi.
O Konya’da kalmalı, Konya’ya kol kanat germeli, bu şehrin tek kelimeyle muhafızı olmalıydı.
Aynen dediği gibi oldu da…Konya’ya laf söyletmezdi… Söyleyeni de dinlemez, dikkate almazdı!
Miryakefalon gibi kutlu bir zaferi 840. Yıl dönümünde bu şehre tekrar kazandırdı.
Hem öyle bir kazandırdı ki…
Tam 30 yıl Selçuklu tarihinin kenarından geçmeyenler, bu şehrin Kılıçaslanlar şehri olduğunun farkına varmak istemeyenler, bu şehrin Kudüs’e kalkan görevini üstlendiğini bilmemekte ve anlamamakta ısrar edenler, bu şehrin İstiklal savaşında, İstiklal mücadelesi veren ruhun sırtını dayadığı şehir olduğunu dile dahi getirmek istemeyenlerin aksine, bunları söyleyen, yazan, anlatan, anlattıkça yazdıkça coşan bir Seyit Küçükbezirci vardı!
Ruhu şad, mekanı cennet olsun