Dil isterse, ateş halindeki sözü soğutabilir, o sözle yollara dikenler saçacağı gibi, yollara güllerde serpebilir.
Kötü gidişatlar aynı dille tersine döndürebilir.
Diline hâkim olmak, önemli bir meziyettir.
Yoksa dil deli-dolu bir halde kendi haline bırakılırsa, çatmadık kapı, yıkmadık bina, kırıp-dökmediği kalp bırakmaz!
Ateş misali acımasız, merhametsiz ve saygısız dillerin en büyük hedefi, nezaket sahibi insanlardır. Onları toplum nazarında ve insan içinde küçük düşürmek için sivri dillerini en acımasız bir şekilde kullanmaktan çekinmezler. Dili ateş gibi olanları da yakacak olan o ateşten farksız olan dilleridir.
Kibarlık, naziklik, nezaket, efendilik gibi kavramlar dilin keyfine bırakılamayacak kadar önemli kavramlardır aslında.
Gün içinde evinizden başlamak suretiyle, karşınızdakilere ne kadar kötü ve ne kadar iyi söz sarf ettiğinizin bir çetelesini tuttunuz mu?
Kontrol edilmesi olmazsa olmaz olan dil, çatmaya, laf çarpmaya, her şeyi yanlış anlamaya bir başladı mı, akşama kadar hırsını alıncaya kadar yıkar geçer her şeyi.
Dille yıkılan, kırılan ve incitilen kalplerin, pişmanlık sonrası nasıl tamir edilebileceği keşke sanıldığı kadar kolay olsaydı!
Her iki kelimesinden biri küfür olan, araya harç koymadan konuşamayan, teşekkür ederken bile küfürsüz konuşamayan bir dili ne kadar ve nereye kadar hoş görebilirsiniz?