Bazen, bir yılgınlık çöker içimize, korkarız aydınlıklardan bile...
Bazen, bir cesaret kaplar içimizi, ölüm bile vız gelir.
Bazen, bir karamsarlığın, vesvesenin pençesinde savrulur gideriz, nereye gittiğimizi bilmeden...
Bazen, sabır taşı oluruz, sabrımıza biz bile şaşarız, tanıyanlar da...
Bazen, kin kusarız, gözlerimiz çakmak çakmak çakar öfkeden...
Bazen, iyilik meleği oluruz, parmakla gösterilen...
Bazen, yalandan bir dünya kurarız kendimize, yalanları doğru gibi söylemeyi öyle güzel başarırız ki, o yalanlar uğruna peşimize takılıp gelenler, duman olurlar da akılları başlarına gelmez...
Bazen, ağzımızdan öyle bir söz çıkar ki, istemeden ya dönüşü olmayan yollara düşeriz ya da mahvolmaktan kurtuluruz.
Bazen, bir deli rüzgârın önünde sürüklenip gitmek hoşumuza gider, olayların akışına bırakırız kendimizi...
Bazen, sevgi adına güzel bir cümle çıkar ağzımızdan, ardında duramadığımıza yanarız.
Bazen, paradan, mevkiden, makamdan yardım dileniriz, dilenci diye kovarlar kapılardan...
Bazen, yüreğimiz yetmez sevdiğimizi söylemeye, karşıdan boşuna bir imdat bekleriz, nafile...
Bazen, öyle bir “Allahaısmarladık” deriz ki, bu gidişin dönüşü olmaz, hiçbir zaman...
Bazen, kahrederiz hayata...Bir olayla, bir sözle, bir telefonla dönüveririz tekrar, yaşamaya...
Bazen, susmak da bir cevaptır...
Bazen, yediğimiz dost kazığından, kendimize gelemeyiz günlerce...
Bazen, vefayı ararız bütün yüzlerde... Oysa o vefa bizim hiç tanımadığımız ve hiç kimseye sunmadığımız bir duygudur.
Bazen, içmeden sarhoş oluruz, ayaklarımız bizi çekmez, dilimiz dolaşır, gözlerimiz biri iki görür, bilemeyiz...
Bazen, içli bir şarkı da mazimizi sorgularız, oysa dün dünde kalmış geçip gitmiştir, bir anlık bile olsa bugünde yaşadığımızı unutuveririz. O şarkıyı defalarca dinler, bir paket sigara içtiğimizi, bize isyan eden sigara tablasından anlarız.
Bazen, hasret çöker içimize, gurbetle karışık bir hasrettir bu...Yollar ırak gelemeyiz, hiç kimseye dilemeyiz, gözyaşımızı silemeyiz işte öyle bir duygudur yaşanan...
Bazen, kırıp-dökeriz her şeyi...telafisi mümkün olmayan, dönüşü olmayan anlardır o anlar, kırdığımız gönüllerde izi kalır da ne deseniz silemezsiniz o izi...
Bazen, bir sahile atarsınız kendinizi, yorgunluk gidermeye...
Bazen, uykunuz kaçar düşünmekten, boşa koysanız dolmaz, doluya koysanız almaz. Uyuyamazsınız...
Bazen, Kayahan’ın şarkısında olduğu gibi, bir yemin eder dönemezsiniz...
Bazen, bir sevdiğiniz ayrılır dünyadan, hatıraları yakar kavurur sizi, onu mezara kadar, uğurlarsınız sevenleriyle beraber. Ve dönersiniz onsuz hayatınıza...
Bazen, sıkıntılarınız volta attırır, sokaklarda, caddelerde, bir dost gülümsemesi, kucaklaması kendinize getirir sizi...
Bazen, boş verirsiniz her şeye…İçinize attığınız dertlere, kafanızdaki takıntılarınıza, sonra Orhan Veli gelir aklınıza, "Hava bedava, yağmur bedava, vitrinleri seyretmek bedava, bedava yaşıyoruz vesselam bu dünyada” deyip teselli olursunuz...
Bazen, bazılarının sımsıkı bağlandığı hayatla dalga geçersiniz, kim ne demiş ne söylemiş vız gelir.
Bazen, düşler kurarsınız, imkânı olmayan, “Keşke” sözü ile birlikte...Sonra da, o keşke dediğiniz her şeyin üzerine kocaman bir çarpı çizersiniz ya...Yine de, düşler biter, keşke gitmez kafanızdan...
Bazen böyle bir şey işte...