İnsanlar, toplumlar, milletler, devletler ayakta durdukları ve kaldıkları süre içinde, aydınlığı görebilme adına çok mücadele ettiler. Aydınlık kolay gelmedi. Bütün hürriyet mücadeleleri, haksızlıklara, işgallere, işgal teşebbüslerine karşı koymalar, karanlıklardan kurtulma adına verilmiş mücadeleler olarak anlatılırlar.
Karanlıkların aydınlanması için sebep lazımdı. Siz buna mum deyin…Çıra deyin…Odun deyin…Kav deyin…Kandil deyin…İdare lambası deyin…Elektrik deyin…Ne derseniz deyin…
Ateşe eş olacak, onun yanına yakışacak, bir şey lazım. Saydığımız birçok şey, ateşe eş olmakla kalmaz, karanlıkların aydınlanmasına vesile olur. Binlerce yıl önce ateşi sürekli hale getirmenin yegâne çaresi odundu. Kara odun ister söğütten ister çalı-çırpıdan, ister meşeden olsun ateşe eşti eş olmasaydı, o denk olmasaydı ne ısınabilirdi insanlar, ne aydınlanabilir, nede yemeklerini pişirebilirlerdi.
Meydan ateşleri yaktılar odunsuz olmadı…Ocağı icat ettiler, odun olmadan ne ocak tüttü ne hanelerin yüzü güldü…Odun ateşe eş oldu! Eş oldu ki, yüzler aydınlandı, yürekler ısındı, çadırlar, haneler hayat buldu. Eğer odun ateşe eş olmasaydı, çok beklerdik aydınlığı…İki zıt karakterdiler oysa…Biri soğuk, donuk, kara, kapkara bir şey…Diğeri sıcak, yakıcı, göz alıcı…Biri olmazsa diğerinin hükmü olmuyor, yarım kalıyor orta yerde…
İnsan da böyledir işte…Tek başına bir hiçtir…Hiç olmadığını gururla, kibirle örtmeye, saklamaya çalışsa da nafiledir.
Aydınlık gelecekse, geceler gündüz misali aydınlanacaksa kendince hesap-kitap yapanların ters-kepçe geliverir hesapları.
Hesabında yanılmayan, ümitsiz sanılan gecelerden nice ümitler doğurur. Birleşmeyen elleri birleştirir. Küslerin, dargınların kalplerine yumuşaklık verip bir araya getirir. Aydınlık, göz aydınlığı gibidir. Bazılarımız muştu deyip geçer! Bazılarımız tesadüf! Bazılarımız da tevafuk! Kara gün kararıp kalmaz” Bir elin nesi var, iki elin sesi var” diyen de bizim büyüklerimiz değil mi? El ele verildiğinde, bir ve beraber olunduğunda aşılmaz dağlar, aşılmaz engeller aşılıp gidiyor.
Ne mi diyor Hz. Mevlâna?
“Kara odun ateşe eş oldu aydınlık geldi!”