Sizi her ne olursa olsun yarı yolda bırakmayacak kaç dostunuz var?
Kaç kişi sayabilirsiniz?
Rakamları bir tarafa bırakalım…
İnanın tek bir tane dahi olsa ne yarı yolda kalırsınız ne darda ne de yolda-belde…
Dürüst insan, temiz insan, mert insan tuttuğu eli, bırakmaz!
Günümüz, tuttuğu eli bırakmayı marifet sayanlarla dolu…
Yarı yolda bırakma hadiselerinin zirve yaptığı bir dönemin onun için tam ortasındayız…
Gözler güvensiz…
Sözler özensiz…
Hal hareket densiz…
Yürünecek yol düzensiz…
Gidilen araç frensiz…
Yarı yolda bırakılanın her daim hiç beklemediği, hiç ummadığı, aklının ucundan bile geçmeyen o anlarda, yani gaflet anlarında yarı yolda bırakılması unutuluyor…
Güvenilen dağlara karların yağması, sükutu hayalin en derinlerde yaşanması sineye çekiliyor.
Yarı yolda bırakılmak, kusura bakma, öyle gerekiyordu benzeri cümlelerle geçiştirilecek bir mevzu olabiliyor.
Kabul görüyor, inandırıcılığı da pek yüksek seviyelerde…
Bir daha ki, yarı yolda bırakılma muhabbetine kadar devam…
Yarı yolda bırakmaktan bıkmadıklarınız, hâlâ size toz kondurmamaya, hakkınızda övgüler yağdırmaya, sizi savunmaya devam ediyorsa ne yapacaksınız?
Yine yarı yolda bırakmaya devam mı edeceksiniz? Düşmedi yakamdan mı diyeceksiniz?
Ben ne yaparsam yapayım, benden vazgeçemez, bir başka yere gidemez deyip yürüyecek misiniz?
Yol bu…
Bıkmadın mı yarı yolda bırakılmaktan diye uyarabilir.
Gel bu sevdadan vazgeç diyebilir…
Geçti Bor’un pazarı deme zamanı diye düşündürebilir…
Yarı yolda bırakılmanın ağır kaçtığı, br yere kadar, buraya kadar, bundan sonra ötesi yok denildiği zamanlar her daim olur.
Yakın olur, geç olur…Olacağı varsa olur…Son bulacaksa son bulur…
Yarı yolda bırakan, bir de bakar ki, yarı yolda bırakılan kendi olmuş…
Artık kendim ettim kendim buldum der mi, demez mi kendi bilir…
Yarı yolda bırakılmak kolay değil. Yola çıkan ümitle çıkar, hayalleriyle çıkar. Yarı yolda bırakılanların dünyaları yıkılır. Yarı yolda bırakanın hesabı ince ayarlıdır. Kendi menfaatleri
üzerine kuruludur.
Kendince daha cazip alternatifler ve seçenekler bulmuştur. Yarı yolda bırakanların da akıbeti de eninde sonunda yarı yolda bırakılmaktır. Çünkü eden bulur. Kim kime ne çektirdiyse, çektirdiğinden fazlasını hiç beklemediği birilerinden çeker. Hayat, yarı yolda bırakanların ve bırakılanların hikayeleriyle doludur.
Ancak, yarı yolda bırakanlar bu huylarından hiç vazgeçmezler.
Çünkü, yarı yolda bırakanlarda vefa yoktur.
Gönül almazlar, af dilemezler.
Bütün yarı yolda bırakılma hadiselerindeki ortak noktalar hemen hemen hep aynıdır.
Yarı yolda bırakan, ne kadar sempatikte gözükse, cana yakında gözükse, hoş sohbette gözükse, yardımsever de gözükse, bütün bu yaklaşımları, yarı yolda bırakıncaya kadardır.
Yarı yolda bırakılma üzerine yazılan şiirler, yakılan türküler, içli şarkılar pek çok.
Yarı yolda bırakılmak insanlara en fazla koyan, en fazla içlendiren, en fazla kızdıran, en fazla ah ettiren olaylardan biridir.
Aslında yarı yolda bırakılma hadisesi hazin bir hadisedir.
Kalp kırar. Bazılarını göçürür. Bazıları kaldıramaz…Bazıları hiç unutmaz…Bazıları için kapanmayan bir hicran yarasıdır.
Yarı yolda bırakılmayan insan yoktur demek belki de en doğru tespitlerden biridir.
Yaşadığımız dünya, yarı yolda bırakılmanın en çetrefillilerini yaşadığımız olaylarla doludur.
Kime güvendiysem… diye başlayan serzenişleri duymamış olamazsınız.
Ben, onu bunu bilmem, insan insanı yarı yolda bırakır arkadaş diye konuşanların haklılık payı bugünlerde bir hayli yüksek…
Devir mi değişti, insanlar mı başkalaştı, ya da eskilerin tabiri ile, ahir zamana mı kaldık?
Bir zamanlar, beni yarı yolda bırakanlar oldu, lakin ben hiç kimseyi yarı yolda bırakmadım, bırakmam diyenler vardı.
Yarı yolda bırakmak ne insanlığa ne dostluğa ne arkadaşlığa ne akrabalığa sığar denirdi.
Çünkü ortada güven denilen bir erdem vardı.
Bugün o erdem yok. Çok uzun zamandan beri ortalarda görünmüyor. Gören yok, bilen yok, yoklara karışmış gibi…
Hiç yarı yolda bırakıldınız mı?
Aldığınız cevap, hangi birisini soruyorsun benzeri…
Çünkü, yarı yolda bırakılmak ve biz diye bir roman yazılsa ağır roman olur, derin roman olur.
Dizi yapılsa, “Arka Sokaklar” dizisi misali, devam ettikçe eden sürükleyici bir dizi olur.
Hayatın ta…içinden…
Kitabın ortasından…
Çıkmaz sokaklardan…
Vefasızlığın daniskasından…
Öyle konular olur ki içinde…Mesele yarı yolda zaten…Bizlerin derdi, o yolu tamamlayamamakta.
Nereye elimizi atsak tel-tel dökülüyor.
Bir zamanlar diye başlayan ve kurulan cümleler, çok daha fazla…
Bugünkü sıkıntı yol değil, yola kiminle çıkılacağı…
Amiyane tabirle, yolda satılma, ekilme ihtimaliniz istisnasız her seferde varsa…
Daha yolun yarısına bile gelmeden, yola çıkılan kaybolmuşsa…Ya gittiğiniz yol yanlış ya da yola çıktıklarınız…Ya da ikisi birden…
Günümüzün yarı yolda bırakma şampiyonu, tartışmasız siyaset.
Siyaset, yedi parti değiştiren Jet Kubi zamanında zirve yapmıştı. Onun izinden gidenler, yine partilerini değiştirip kendine güvenen insanları yarı yolda bıraktılar. Bu yolu mübah bulup, niyetlenenlerde sıradalar…
Bu yarı yolda bırakma, bir gönül macerası değil…Bir iş ortaklığı değil…Yarı yolda bırakmak ve yarı yolda bırakılmak gibi önemli noktaları var bu işin. Yarı yolda bırakılanların yaşadığı hayal kırıklığı, şaşkınlık, verdikleri tepkinin boyutları farklı farklıdır.
Yarı yolda bırakan, bırakmam gerekiyordu, öyle uygun gördüm, kimse verdiğim karara karışamaz, dese inandırıcılığı ne olur? Ne kadar olur?
Hz. Mevlânâ, insanları yarı yolda bırakanlar için bakın ne diyor, “Umut verip, güven aşılayıp da yarı yolda bıraktığın insanın gönül sadakasını her iki dünyada da veremezsin!”