İnsan-Cemaat-Cemiyet

Dr. Cemil Paslı

12-09-2022 13:23

İnsanın işlevi hakikat karşısında hiçbir şeydir. Bir mesafeden yukarıya uçamayan kuşlar gibi imtihan gereği algılarına sınır koyulmuştur.

Yaratıcısını güneş gibi görüp kavrayabilecek bir beyin ve gönül kapasitesine sahip olan insan; imtihana has olarak sınırlandırılmıştır.

Gözün, kulağın sınırlandırılması beyin ve gönlü ekstra bir çabaya sevk etmiştir.

Gözü bantla kapatılan insanın diğer duyguları ve organlarının yardımıyla eşyayı bulmaya çalışması gibi; insan Yaratıcısını sınırlı organların taşıdığı bilgileri sınırsız bir akıl ve kalpte ince ince işleyerek bulur.

İbn Sina Absal ve Salaman, İbn Tufeyl Hayy bin Yakzan’da insanın bu arayışını tasvir eder.

Hakikat yolculuğunda dünya fikir tarihinin belki de ne değerli çalışmalarına imza attı İbn Sina ve İbn Tufeyl.

7. Yüzyılda Medine’den başlayan İslam Ümranı 12. Yüzyılda zirveyi gördüğünde İbn Sina ve İbn Tufeyl Müslümanların iddiasını ortaya koydu.

Dünya bir ada ve Absal veya Hayy bin Yakzan’da Müslümanların Adem’i idi.

İbn Sina ve İbn Tufeyl insan-cemaat-cemiyet-Yaratıcı ilişkilerini gergef gergef işlediler eserlerinde.

İnsan bir “bal arısı” gibi olmalı.

Her insanı, canlıyı, cansızı, kitabı, bilgiyi bir çiçek gibi görmeli, onları incitmeden nektarını almalı ama hepsinden önemlisi insan:

En az %51 kendi kovanına çekilip özgün balını yapmalı.

İnsan cemaat ve cemiyetten nektar toplama adına istifade etmeli ama kendisini o selin içerisine bırakmamalıdır.

Rahmetli Ömer Tuğrul İnançer: "Allah’ın mahlukuna aşık olunmadan da zatına aşık olunmaz. Allah insana insandan tecelli eder" derdi.

Cemaat cemiyet havuzundan istifade ettiğinden daha fazlasını oraya akıtma, aktarma, çaba, gayret ve azminde olmalıdır.

İnsanın gerçek tekâmülü toplum içerisinde, 'çokluk içerisinde ama bir olanla' birlikte olarak gerçekleşir.

Bu ‘çokluk içerisinde birlik’ içerisinde cemaat ve cemiyetle ilişkilerimizde temel hedefimiz her daim “iyi olmak ve iyilik yapmak” olmalıdır.

Bu iyiliğin daim olması içinde üç temel ilkeye ihtiyacımız vardır:

1.Adalet

2. Düşünce Özgürlüğü

3. İstişare

Adil olup, eleştiri dâhil cemaat ve cemiyetten gelen düşüncelere akıl ve kalbini açan ve her daim işi ehliyle istişare eden insan Yaratıcıya giden yolda salimen ilerleyecektir.

Hz. İsa(as) nefis tezkiyesinin dıştan görünen hareketlerden ibaret olmadığını söylemesine rağmen, aşırı soğukluk içeren ruhbanlık Yahudilik ve Hristiyanlık'ta sağlam bir yer edinmiş, hatta temel olmuştur. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in, “İslam'da ruhbanlık yoktur” ikazına rağmen, sufi gelenek, ruhbanlığı aşan unsurlar içermiştir.

İnsan, cemaat ve cemiyet içerisinde akıl ve kalbini birlikte kullanarak aşkın varlıkla arasında imtihan için konulan bütün engelleri aşmalıdır.

Bu yürüyüşünde zaman ve emek yoğunluğunu şu sıralamada kullanmalıdır:

Aşkın varlığımız, her şeyin O’nu işaret ettiği Yaratıcımız en birinci önceliğimiz İçkin varlığımız, Yaratıcının bize görüneceği en büyük ayine eşimiz ikinci önceliğimiz, Taşkın varlıklarımız çocuklarımız ve taştığımız varlıklar anne babalarımız üçüncü önceliğimiz.

Her Cuma hutbesinde dinlediğimiz ayete kulak verelim:

“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” Nahl, 16/90.

Durgun suya atılan taşın oluşturduğu halkalar misali aslında cemaat ve cemiyet içerisindeki hayatımız.

Halkanın merkezinde sürekli birlikte, çevrimiçi olduğumuz, bize şah damarından yakın Rabbimiz ve biz varız.

Sonraki halkalarla ilişkileri de işin merkezinde hizmet edecek, orayı güçlendirecek şekilde ayarlamak bizim elimizde.

“Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!” Hicr, 15/99.

İmtihan için sınırlandırılmış bir bedene ikamete mecbur edilen ruhumuz, görevi bitip “ölüm müjdesi” ile bedenden kurtulduğunda Rabbimizi Dolunay gibi göreceğiz inşallah.

İnsan kelimesi hem enis hem nisyanı havidir. O zamana kadar vazifemiz ya enis olup Allah’a ve yaratanlara yakın; ya da nisyana savrulup Allah’tan ve yaratılanlardan uzaklaşacağız.

O halde biz enis olup cemaat ve cemiyet içerisinde kendimizden başlayarak “iyi insan olmak ve  her daim herkese iyilik yapmak” için son nefese kadar azami bir gayretin içinde olacağız.

Rabbe götüren en sağlam ve kesin yol budur.

Human-Community-Society

The function of man is nothing in the face of truth. Like birds that cannot fly up from a distance, their perceptions are limited as a test.

A person who has the capacity of a brain and heart to see and comprehend his creator like the sun; limited to the exam.

The limitation of the eye and ear has led the brain and heart to an extra effort.

Just as a person whose eyes are covered with tape tries to find the object with the help of his other feelings and organs; man finds his Creator by carefully processing the information carried by limited organs in an unlimited mind and heart.

Ibn Sina Absal and Salaman describe this search of man in Ibn Tufeyl Hayy bin Yakzan.

In the journey of truth, Ibn Sina and Ibn Tufayl have put their signatures on perhaps what valuable works in the history of world ideas.

When the Islamic Umran, which started from Medina in the 7th century, saw its peak in the 12th century, Ibn Sina and Ibn Tufayl revealed the claim of the Muslims.

The world is an island and Absal or Hayy bin Yakzan was the Adam of the Muslims.

In their works, Ibn Sina and Ibn Tufeyl elaborated the human-community-community-creator relations.

Man should be like a "honey bee".

He should see every human, animate, inanimate, book and knowledge like a flower, take their nectar without hurting them, but most of all, people should:

At least 51% should withdraw to their own hive and make their original honey.

A person should benefit from the community and society in the name of collecting nectar, but he should not let himself into that flood.

The late Ömer Tuğrul İnançer used to say: "One cannot fall in love with God's essence without falling in love with His creatures. God manifests itself from man to man."

Since the community benefits from the community pool, it should be in the effort, effort and determination to pour more into it, transfer it there.

The real evolution of man takes place in society, 'in the multitude but with the one'.

In this 'unity within the multitude', our main goal in our relations with the community and society should always be "to be good and to do good".

In order for this goodness to be permanent, we need three basic principles:

1.Justice

2. Freedom of Thought

3. Consultation

A person who is just, opens his mind and heart to thoughts coming from the community and society, including criticism, and always consults with those who are competent, will move forward safely on the path to the Creator.

Hz. Although Jesus (pbuh) said that his self-cleansing was not just about outward acts, the extreme coldness of the priesthood took a firm place in Judaism and Christianity, and even became a foundation. Hz. Despite Muhammad's (s.a.v.) warning, "There is no priesthood in Islam", the Sufi tradition contained elements that transcended the priesthood.

Man, in community and society, must use his mind and heart together to overcome all the obstacles set for the test between him and the transcendent being.

In this walk, he should use the time and labor intensity in the following order:

1. Our transcendent being, our Creator, to whom everything points, is our top priority.

2. Our immanent being, our second priority, our spouse to the greatest ritual in which the Creator will appear to us,

3. Our overflowing assets are our children, and our overflowing assets, our parents, are our third priority.

Let's listen to the verse we listen to in every Friday sermon:

“Indeed, Allah commands justice, doing good and helping relatives; It also forbids indecency, wickedness and oppression. He counsels you so that you ponder.” Nahl, 16/90.

Like the rings formed by the stone thrown into the still water, our life in the community and society.

At the center of the ring is our Lord and us, who we are always online, close to us in the jugular vein.

It is up to us to arrange the relations with the next rings in a way that will serve at the center of the work and strengthen it.

“And worship your Lord until certainty (death) comes to you!” Hijr, 15/99.

We will see our Lord like a full moon when our soul, which has been forced to reside in a limited body for the test, ends its duty and gets rid of the body with the "good news of death".

The word human has both “enis” and “nisyan”. Until then, our duty is to be close to Allah and the creators; or we will drift away from Allah and His creatures.

In that case, we will be enis and make a maximum effort until our last breath to "be a good person and always do good to everyone" starting from ourselves in the community and society.

This is the surest and surest way to the Lord.

DİĞER YAZILARI Hardal Tanesi 01-01-1970 03:00 Özeleştiri mi/Savunma mı? 01-01-1970 03:00 Siyasette Adalet mi Fayda mı? 01-01-1970 03:00 Yapamadığımız Şeyi Allah’tan İstemek 01-01-1970 03:00 Buen Vivir 01-01-1970 03:00 Başrol de mi Oynuyorsunuz, Yoksa Figüran mısınız? 01-01-1970 03:00 Saygı Duymam Gereken Bu(!) mu? 01-01-1970 03:00 Dünya ve Ahirette Uyuyabilmek ve Uyanabilmek 01-01-1970 03:00 Omurga 01-01-1970 03:00 Aile Neden İlk Düşmandır? 01-01-1970 03:00 Anne/Baba/ÖğretmenAcı Bir Tebessüm 01-01-1970 03:00 Derdinin Devası Sen’sin. 01-01-1970 03:00 Eşyanın Ruhu 01-01-1970 03:00 Alçak Gönüllü 01-01-1970 03:00 Neden Uzakları Yakın, Yakınları Uzak Ettik? 01-01-1970 03:00 En Büyük Fesat Nedir? 01-01-1970 03:00 İkindi Namazı ve Benî Kurayza Yahudileri 01-01-1970 03:00 Kütük Çok Sahibi Yok 01-01-1970 03:00 Fix/Takıntı 01-01-1970 03:00 Siyaset ve Tefekkür 01-01-1970 03:00 Haddini bil, mutlu ol! 01-01-1970 03:00 Korona Döneminin Dijital Çocukları 01-01-1970 03:00 Sessizliğin Gücü (Meryem, 19/10) 01-01-1970 03:00 Çocuğa Sevgi, Gence Güven ve Yaşlıya Saygı 01-01-1970 03:00 M. Şerefeddin Yaltkaya, İslam Mecmuası ve Yeni Türkiye 01-01-1970 03:00 Atları Hazırlayın 01-01-1970 03:00 Pozitiflik, Saf Pozitiflik midir? 01-01-1970 03:00 Gülümseme ve Huzur 01-01-1970 03:00 Kabz ve Bast 01-01-1970 03:00 Duruşu Desteklenmeyen Çocuk Bağımlı Olur. (Montessori Eğitimi) 01-01-1970 03:00 Bağınız Her Daim Açık mı? 01-01-1970 03:00 Nişanlınız Nasıl Güzel Olur? 01-01-1970 03:00 Toprağımız Bol Olacak mı? 01-01-1970 03:00 Helalleşme/Sıfırlama(!?) Mümkün mü? 01-01-1970 03:00 Yalanın Negatif ve Pozitifi 01-01-1970 03:00 Ne Yığdırın, Ne De Bağırtın. 01-01-1970 03:00 Kadife Yumruk (Gerçeğin Gücü) 01-01-1970 03:00 Artırılmış Sanal Hayatın Kurbanları 01-01-1970 03:00 Şeytan Nerede? 01-01-1970 03:00 Peygamber Kıssaları ve Çocuk Eğitimi 01-01-1970 03:00 Çok Zayıflamışsın! 01-01-1970 03:00 Neredesin Hızır? 01-01-1970 03:00 Nakıs/Noksanlık/İmtihan 01-01-1970 03:00 Bağımlılık Nasıl Gelişir? 01-01-1970 03:00 “5” “95”den Büyüktür. (Çocuk Eğitimi) 01-01-1970 03:00 Aile Mahremiyeti ve Nükleer Enerji 01-01-1970 03:00 Talip Olduklarımıza Dikkat! 01-01-1970 03:00 Liderlere “Hüsn-i Hâtime” İçin 5 Tavsiye 01-01-1970 03:00 Seferoğulları, Tellioğulları ve Yeşil Vadi 01-01-1970 03:00 Ubasute 01-01-1970 03:00 İşiniz Zor mu? 01-01-1970 03:00 Hayatın Ritmi 01-01-1970 03:00 Yörünge/Omurga ve Meteor Taşı 01-01-1970 03:00 Niyet-Düşünce-Söylem-Eylem-Amel-Ahlak 01-01-1970 03:00 Her Zaman, Her Şeye Rağmen Kazanmak mı? 01-01-1970 03:00 Faraziye Hayatlar, Şimdi ve Burası 01-01-1970 03:00 Kifayetsiz Muhterisler, Dış Güçler ve Türkiye Yüzyılı 01-01-1970 03:00 Sofradaki Çatal (Vasat-Orta Yol) 01-01-1970 03:00 Hayat; Geriye Doğru …, İleriye Doğru… 01-01-1970 03:00 Ve Yer, Ağırlıklarını (Madenleri, Ölüleri) Dışarı Çıkardığı Zaman 01-01-1970 03:00 Sabır; Boyun Eğmek Değil Mücadele Etmektir. 01-01-1970 03:00 Deprem-Kenetlenme-Kader-Tedbir 01-01-1970 03:00 Köy/Şehir Gerilimi ve Başıboş Köpekler Sorunu 01-01-1970 03:00 Akupunktur-İğnelenme-Eleştiri 01-01-1970 03:00 Üç Farklı Rüzgârın Anaforundaki Ülke’m 01-01-1970 03:00 Mehmet’leri “Fatih” Yapmak İçin… 01-01-1970 03:00 Mevlana, Konevi ve Urmevi’yi Anlamak İçin… 01-01-1970 03:00 Kadın ve Erkek “Eş” Değerdir. 01-01-1970 03:00 “Sema” Bize Ne Anlatır? 01-01-1970 03:00 Kötülük Genini Çıkarabilir miyiz? 01-01-1970 03:00 Kimin Uydusuyuz? 01-01-1970 03:00 Sağlıklı Birey-Mutlu Aile-Huzurlu Toplum 01-01-1970 03:00 Hak ve Hakikat 01-01-1970 03:00 Acı Bir Tebessümle Kayan Yıldızlar 01-01-1970 03:00 Aile ve Gençlik Çalıştayı 01-01-1970 03:00 Öldüren Tamam da Ölen Nasıl Cehennemlik Olur? 01-01-1970 03:00 3O+2D+1Y+BK+ARSP=Gelişim 01-01-1970 03:00 Toprak/Ateş/Su 01-01-1970 03:00 Görünme Şehvetinin Tükettiği Hayatlar 01-01-1970 03:00 Kur’an Tilaveti Nedir, Ne Değildir? 01-01-1970 03:00 Dünya Bizim Neyimiz Olur? 01-01-1970 03:00 Tesettür; Önce Erkeklerin Göz Kapaklarına 01-01-1970 03:00 Boşluk: Şeytan 01-01-1970 03:00 Ukde: Oral Fiksasyon 01-01-1970 03:00 Gıll=İmtihan 01-01-1970 03:00 İslam, Değişim ve Dayanışma Oyunları 01-01-1970 03:00 En Ulvi Kaçış Yöntemleri 01-01-1970 03:00 Deha Nedir? 01-01-1970 03:00