Yaşadığımız Her Güzel Gün Bayram Olsun

Erol Sunat

08-04-2024 19:03

Rabbimizin tertemiz yarattığı, içerisinde, sevgiyle büyüyen sayısız çiçeğin yetişmesine imkân tanıdığı kalplerimizdeki, kara çalıları, kara dikenleri, ayrık otlarını, haset ve fesat tohumlarını, kin çiçeklerini, gurur, kibir ve kıskançlık zakkumlarını söküp atmanın en güzel fırsatıdır bayramlar. Barış dolu, huzur dolu, mutluluk dolu bir bayram geçirmeniz dileğiyle, Ramazan Bayramınızı kutluyor sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Kalpleri katılaşmaktan, taşlaşmaktan koruyan günlerdir bayram günleri. Bayram barıştır, hoşgörüdür, anlayışın en nazik halidir. Bayramın hürmetine, ulviliğinin ve yüceliğinin hatırına ellerin uzatılmasıdır.

Kavgalara, küslüklere, dargınlıklara ara verilmesidir.

Bayram adı konmamış bir uzlaşmanın ta kendisidir.

Ne diyordu Hacı Bayram-ı Veli, “Bayramım imdi Bayramım imdi / Bayram ederler yâr ile şimdi”

Onun penceresinden bakarsak, bayramlar sevgisizlik günleri olmaktan çıkar.

Kinler kininden vazgeçer, sevgisizler sevgiyle tanışır, buluşur, düşmanlık pişman olur, af diler, barışı, barışmayı kendiliğinden talep eder.

Bayrama kavuşmak, bayrama ulaşmak bu günleri yaşayan herkes için bir nimet!

Bir yerde de nasip-kısmet!

Pandemi gibi bir ölüm-kalım köprüsünden geçtik! O köprü hâlâ yanı başımızda, hâlâ can almaya devam ediyor.

6 Şubat depremini yaşadık…On binlerce insanımız her yaştan birçoğu hayatlarının baharında nice hayaller kurarken hayattan koptular, enkaz altında kaldılar. Şehirlerimiz yerle yeksan oldu.

Yaprak dökümleri ne ilkbahar dedi ne sonbahar. Ne yaz dedi ne kış…

En sevdiklerimizi, en yakınlarımızı, dostlarımızı, arkadaşlarımızı kaybettik!

Acıları hâlâ içimizde…

Onları her andığımızda, her gözümüzün önüne geldiklerinde gözlerimiz dolu-dolu…

Onlar erişemediler bayramlara…

Geride kalanlar olarak, mademki bayrama eriştik!

Mademki, bu kadar acılı, kederli ve hüzünlü günler, zamanlar ve badireler atlattık!

Mademki, maddi-manevi sınanmadığımız neredeyse hiçbir şey kalmadı!

Değil mi ki, her şey boş! Değil mi ki dünya fani! Değil mi ki kalp kırmanın, bu dünyadan dargın ve kırgın ayrılmanın hiç kimseye faydası yok…

Gelin inatlaşmalarla ayıralım yolumuzu…Gelin sataşmalardan medet ummayalım…Gelin tartışmalardan vazgeçelim artık…Gelin kavgalardan, dövüşlerden çekelim ellerimizi…

Küsmeyi, küs durmayı, küslükleri uzatmayı ve sürdürmeyi bitirdik, sonlandırdık, noktaladık diyelim…

Barıştık diyelim. Bundan böyle küsmek de yok, darılmakta diyelim.

Kaç kişi kaldık? Kim-kim kaldık? Birbirimizden başka kimimiz kaldı, bu fani dünyada?

Bundan böyle, yaşadığımız her güzel gün bayram olsun inşallah.

Yarın Hakkın divanına vardığımızda, sen-ben kavgalarından da davacıyız, sizden-bizden hikayelerinden de…

Bırakın nerde o eski bayramlar demeyi…

Yunus misali, gönüller yapmaya ne zaman geleceksiniz?

Ondan haber verin önce…

Yarım elma gönül alma denen o güzel adımları atmaya bu bayram başlasınız ne kaybedersiniz?

Gelin bu bayramda;

İlk sizin eliniz uzansın yıllardır unuttuğu, görmezden geldiği o kapının ziline…İlk siz uzatın elinizi…

İlk sarılan, ilk kucaklayan siz olun…

Bırakın da burnu sürtülsün gururun! Bırakın da kendinden utansın kibir! Bırakın da başını taşlara vursun ego!

Yetmedi mi bunlardan çektiğiniz?

Yetmedi mi sizi darda ve zorda bıraktıkları sayısız hal, sayısız olay?

Bayramın yanında bir hiç olduklarını anlasınlar yeter.

Bayramı aşamayacakları, geçemeyecekleri, bayrama çarpınca bir daha kendilerine gelemeyecekleri dank etsin kafalarına!

Anlaşılan o ki, gurur gibi, kibir gibi, ego gibi manasız ve mesnetsiz duyguların kemikleri kırılmadıkça, kimse bayramları, bayramların güzelliğini yaşayamayacak!

Bayram barışmaktır amma, barışmaktan adeta ödümüz kopuyor. Barışmaya açılan, barışa açılan kapıları kilitlemek gibi huylar edindik. Bayramda dahi adını anmıyoruz barışın.

Bayram görüşmektir amma, nasıl görüşeceğiz? İletişim donma noktasında, gitmiyoruz, gelmiyoruz, davet etmiyoruz, davete icabet etmiyoruz. Görüşmek deyince karşılaşmamak, karşı karşıya gelmemek dahil her yolu deniyoruz. Netice de bir türlü görüşmek nasip olmuyor deyip sıyrılıyoruz işin içinden. Bayramda bile…

Bayram konuşmak demek, sohbet demek, hasret gidermek demek, bir araya gelemeyenler için konuşma imkânı ve ortamı demek. Laf atmaları, laf çarpmaları, iğnelemeleri, alaycı ifadeleri saymazsanız, üzerinde durmazsanız pekâlâ konuşuyoruz. Bayramın hatırına, en azından konuşmayı denedik denmesi de cabası…

Bayram, kem sözlerin tatlılaşması. Bayram, Rabbimizin bize sunduğu bir barışma vesilesi. Gözlerin sevgiyle bakabildiği, ellerin uzatılabildiği, harikulade ve istisnai bir zaman kesiti. Bayram sevinçlerin, kavuşmaların, buluşmaların, barışmaların nişanesi.

Bayram gönül köprülerinin kurulmasıdır amma, o köprülerin kurulmasından yana değiliz. Hatta hiç olmasa daha iyi diyenler var.

İyide bayram ne diye var?

Bayramın kutsiyeti hiçbir şey ifade etmiyor mu?

Biz bize, kendi kendimize bayram kutlamak, bayramın ruhunu incitmek değilse nedir?

Bayram gönülden gönle giden yolların başlangıcı.

Küslük elimizde tuhaf bir kalkan. Üstelik, bu kalkan kendini korumaktan aciz.

Ey barışın ve barışmanın yolunu engelleyenler! O taş kalpleriniz bayramın hürmetine mum gibi yumuşasın inşallah!

Ey barışmalara, küslükleri bitirmelere rızası olmadığını söyleyen diller!

Allah’ın rızasından daha büyük, daha yüce bir rıza mı var?

Rabbimiz, yaşadığımız Türk ve İslam Coğrafyasına huzur bahşetsin. Doğu Türkistan’da, Gazze’de akan kanları durdursun. Anaların, babaların, eşlerin, kardeşlerin gözyaşlarını dindirsin. Zalimlerin zulmünü başlarına geçirsin. Masum ve günahsız insanlar, özellikle çocuklar ölmesin!

Rabbimizin tertemiz yarattığı, içerisinde, sevgiyle büyüyen sayısız çiçeğin yetişmesine imkân tanıdığı kalplerimizdeki, kara çalıları, kara dikenleri, ayrık otlarını, haset ve fesat tohumlarını, kin çiçeklerini, gurur, kibir ve kıskançlık zakkumlarını söküp atmanın en güzel fırsatıdır bayramlar.

Barış dolu, huzur dolu, mutluluk dolu bir bayram geçirmeniz dileğiyle, Ramazan Bayramınızı kutluyor sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

DİĞER YAZILARI Kıyamet mi Koptu? 01-01-1970 03:00 Biz Bizden Gidemeyiz 01-01-1970 03:00 ALPASLAN TÜRKEŞ 01-01-1970 03:00 Ramazan Hürmetine 01-01-1970 03:00 İhsan Ceylan 01-01-1970 03:00 Göl Şehrinin Hikayesi 01-01-1970 03:00 Söz, Etme Dedi Ses, Dinlemedi 01-01-1970 03:00 Bey Kızının Hikayesi 01-01-1970 03:00 Vakit Vuslat Vaktidir 01-01-1970 03:00 Seyit Küçükbezirci 01-01-1970 03:00 Öğretmenim” Kelimesiyle Geçen Bir Ömür 01-01-1970 03:00 Buram Buram Konya Kokma 01-01-1970 03:00 KASIMPATI 01-01-1970 03:00 Daha Nice Yüzyıllar Gör Türkiyem 01-01-1970 03:00 Yine Ortadoğu, yine kan, yine gözyaş 01-01-1970 03:00 Sultanlar Tepesinden Sultanlar Şehrine! 01-01-1970 03:00 Bu Benim Meselem, Derin Meselem” 01-01-1970 03:00 Bu Şehirde Kaç Zeki Oğuz Daha Kaldı? 01-01-1970 03:00 Makam Mahur Hava Eyyamı Bahur! 01-01-1970 03:00 BAYRAM GELDİ HOŞ GELDİ! 01-01-1970 03:00 Öfke hikayesi 01-01-1970 03:00 Dilinle Söylediğini, Kalbinle de Söyle 01-01-1970 03:00 Kara Odun Ateşe Eş Oldu Aydınlık Geldi!” 01-01-1970 03:00 Doğruluk Sözde Değil Özde Olur!’ 01-01-1970 03:00 Kalemin Su, Kâğıdın Rüzgâr İse... 01-01-1970 03:00 Söküklerini Dik Sözlerinin 01-01-1970 03:00 Bazen... 01-01-1970 03:00 Hak Kapısından Ayrılmayan Türk, Var Olduğu Müddetçe Vatansız Kalmaz 01-01-1970 03:00 Kıskançlık Yapanın Gönlüne Karanlıklar Çöker 01-01-1970 03:00 Dertlinin Derdini Dinlemek! 01-01-1970 03:00 Eden Kendisine Eder!.. 01-01-1970 03:00 AYNA 01-01-1970 03:00 Diline Hâkim Olmak 01-01-1970 03:00 Ramazan Hikayesi -2 01-01-1970 03:00 Ramazan Hikayesi 01-01-1970 03:00 Adı Güzel, Kendi Güzel Muhammed 01-01-1970 03:00 Fani Dünya Hoştur Amma... 01-01-1970 03:00 SON CEMRE 01-01-1970 03:00 SÖZ! 01-01-1970 03:00 YILBAŞI DEMEK 01-01-1970 03:00 ŞEB-İ ARUS 01-01-1970 03:00 Aşçı Dede Kimin Dedesi? 01-01-1970 03:00 Benim Derdim Dermanım Bilen Yok! 01-01-1970 03:00 Ecdada Vefa! 01-01-1970 03:00 Yüreğe Gömülmek! 01-01-1970 03:00