Hak Kapısından Ayrılmayan Türk, Var Olduğu Müddetçe Vatansız Kalmaz

Erol Sunat

20-04-2023 15:56

Anadolu Coğrafyasına Türk Milleti gelmeden Doğu Roma yani Bizans hakimdi. Ve bu topraklarda entrika vardı, hile vardı, vurgun vardı, tuzak vardı, kumpas vardı, yalan vardı, talan vardı, vur-kaç vardı, gasp vardı, insanların malına, canına, ırzına göz dikme vardı.

Türk Milletinin Oğuz boyu, Üçoklar, Bozoklar olarak 24 Oğuz boyu ile girdiler Anadolu’ya. Kınık gibi Selçukluyu kuran, Kayı gibi Osmanlı’yı bir cihan devleti yapan şerefli, seçkin Türk boylarına mensuptular. Anadolu gibi elde tutması oldukça zor olan bir coğrafyaya, adalet getirdiler, hoşgörü getirdiler, barış getirdiler. Fethettikleri yerlerin her birini Türkçe isimlerle değiştirdiler. Malazgirt’le açmış oldukları Anadolu kapılarına tam bir asır sonra Miryokefalon’da, Anadolu Türk’tür, Türk kalacaktır mührünü bastılar.

Sultan Alpaslan’ın çığır açtığı, Kılıçaslanların Türklük mührünü bastığı bu coğrafya ’da, Türk olmak, Türk olarak anılmak, Türk olarak yaşamak şereflerin en büyüğüdür. Türk Milleti, İslamiyet’le müşerref olduktan, Hak kapısına teslim olduktan sonra, İslam’ın ve Türklüğün bayrağını üç kıtada şanla, şerefle dolaştırdı. Bugün bütün dünyada, Türk demek aynı zamanda Müslüman demektir. Böylesi güzel bir özdeşleşme bir başka millete nasip olmamıştır.

Türk Milleti, kimliğini, kim olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini, inancını, itikadını, heyecanını, bir ve beraber olma duygusunu kaybetmediği müddetçe vatansız kalmamıştır ve kalmayacaktır. Binlerce yıldır, devlet kuran, devletsiz kalmayan, zulme boyun eğmeyen, başlıya baş eğdirip, dizliye, diz çöktüren bir millettir Türk Milleti.

Anadolu’yu adım adım fethederken, dağlara, taşlara, ovalara, yaylalara, nehirlere, göllere, şehirlere hep kendi ismimizi verdik ve o dille yani Türkçeyle konuştuk. Sangaryos’u Sakarya yaptık. İkonyum’u Konya, Magnesia’yı Manisa, Trapezus’u’ Trabzon, Amisos’u Samsun yaptık. Kızılırmak dedik, Yeşilırmak dedik, Aksu, Göksu dedik, Aladağ, Bozdağ, Bey dağları dedik. Uzun yayla, Uzun göl, Acıgöl dedik…

Akşehir, Beyşehir, Seydişehir, Eskişehir, Yenişehir, Viranşehir dedik. Anadolu’yu bir uçtan bir uca Türkleştirdik…

Bu topraklar, Alpaslan’ı gördü, Kılıçaslanları gördü, Alaeddin Keykubat’ları gördü, Süleymanşah oğlu Ertuğrul’u gördü, Ertuğrul Oğlu Osman Gazi’yi gördü, Sultan Murat Han oğlu Fatih Sultan Mehmet’i gördü, Sultan Beyazıt Han oğlu Yavuz Sultan Selim’i gördü, Yavuz Sultan Selim Han oğlu Muhteşem Süleyman’ı gördü, Sultan Abdülmecit Han oğlu Abdülhamit Han’ı gördü, Türkiye Cumhuriyetinin banisi Mustafa Kemal Atatürk’ü gördü. Bin yıldır, Türk’e yaraşır, Türk’e yakışır bir coğrafya gördü.

Huzura, barışa, savaşsız yüzyıllara kavuşturduğumuz, adaleti sağladığımız, insanca yaşamanın rüya ve hayal olmadığını gösterdiğimiz coğrafyalar, biz çekildikten sonra kan ve ateş gölüne döndüler.

Günümüzün hamileri, süper güçleri, sözde medeniyeti, insan onuruna yakışan bir hayatı getirmeyi vaat etmişlerdi ya hani! Irak, Suriye, Ürdün, Mısır, Libya ve Tunus tarumar oldular cayır-cayır yanmaya devam ediyorlar. Dinmeyen gözyaşları, öksüz ve yetim kalan çocuklar, huzura muhtaç toplumlar, ölümüne kaçışlar, adaletin zerresinin yere düşmediği topraklar, kime hizmet ettiği bilinmeyen terör örgütleri, bulundukları coğrafyaları cehenneme çevirdiler.

Türk kavramı bugün kaybetmeyi göze alamayacağımız en değerli kavramlarımızın ilk sırasında. Hz. Mevlâna, “Hak kapısından ayrılmayan Türk, var olduğu müddetçe vatansız kalmaz!” diyor. Yunus’un dediği gibi, “Haktan inen şerbeti içtik elhamdülillah.” Hak kapısındayız, Hak kapısından bizi ayırmayan Rabbimize şükürler olsun. Rabbimiz izin verdiği müddetçe ne vatansız kalırız ne Türk olan adımızdan ne de Türkiye’mizden vazgeçeriz!

DİĞER YAZILARI Biz Bizden Gidemeyiz 01-01-1970 03:00 Yaşadığımız Her Güzel Gün Bayram Olsun 01-01-1970 03:00 ALPASLAN TÜRKEŞ 01-01-1970 03:00 Ramazan Hürmetine 01-01-1970 03:00 İhsan Ceylan 01-01-1970 03:00 Göl Şehrinin Hikayesi 01-01-1970 03:00 Söz, Etme Dedi Ses, Dinlemedi 01-01-1970 03:00 Bey Kızının Hikayesi 01-01-1970 03:00 Vakit Vuslat Vaktidir 01-01-1970 03:00 Seyit Küçükbezirci 01-01-1970 03:00 Öğretmenim” Kelimesiyle Geçen Bir Ömür 01-01-1970 03:00 Buram Buram Konya Kokma 01-01-1970 03:00 KASIMPATI 01-01-1970 03:00 Daha Nice Yüzyıllar Gör Türkiyem 01-01-1970 03:00 Yine Ortadoğu, yine kan, yine gözyaş 01-01-1970 03:00 Sultanlar Tepesinden Sultanlar Şehrine! 01-01-1970 03:00 Bu Benim Meselem, Derin Meselem” 01-01-1970 03:00 Bu Şehirde Kaç Zeki Oğuz Daha Kaldı? 01-01-1970 03:00 Makam Mahur Hava Eyyamı Bahur! 01-01-1970 03:00 BAYRAM GELDİ HOŞ GELDİ! 01-01-1970 03:00 Öfke hikayesi 01-01-1970 03:00 Dilinle Söylediğini, Kalbinle de Söyle 01-01-1970 03:00 Kara Odun Ateşe Eş Oldu Aydınlık Geldi!” 01-01-1970 03:00 Doğruluk Sözde Değil Özde Olur!’ 01-01-1970 03:00 Kalemin Su, Kâğıdın Rüzgâr İse... 01-01-1970 03:00 Söküklerini Dik Sözlerinin 01-01-1970 03:00 Bazen... 01-01-1970 03:00 Kıskançlık Yapanın Gönlüne Karanlıklar Çöker 01-01-1970 03:00 Dertlinin Derdini Dinlemek! 01-01-1970 03:00 Eden Kendisine Eder!.. 01-01-1970 03:00 AYNA 01-01-1970 03:00 Diline Hâkim Olmak 01-01-1970 03:00 Ramazan Hikayesi -2 01-01-1970 03:00 Ramazan Hikayesi 01-01-1970 03:00 Adı Güzel, Kendi Güzel Muhammed 01-01-1970 03:00 Fani Dünya Hoştur Amma... 01-01-1970 03:00 SON CEMRE 01-01-1970 03:00 SÖZ! 01-01-1970 03:00 YILBAŞI DEMEK 01-01-1970 03:00 ŞEB-İ ARUS 01-01-1970 03:00 Aşçı Dede Kimin Dedesi? 01-01-1970 03:00 Benim Derdim Dermanım Bilen Yok! 01-01-1970 03:00 Ecdada Vefa! 01-01-1970 03:00 Yüreğe Gömülmek! 01-01-1970 03:00