Ecdada Vefa!

Erol Sunat

13-09-2022 17:11

Konya’nın başaramadığı, yanına varmak istemediği, hatta mümkünse kenarından dahi geçmek istemediği konu ecdada olan vefa konusundaki kafa karışıklığı. Bu mesele tarihle bağlantılı…Bazı konular ya yanlış biliniyor ya yanlış bilinmek isteniyor, yada, öyle sanıldığı bir duruş sergileniyor.

Konu ecdada vefa olunca, ecdad meselesi Konya’nın fethine kadar uzanan bir konu… Ecdad dediğimizde Kutalmışoğlu Süleymanşah olmadan olmaz!

Çünkü, ilk sırada o var!

Bu şehri Doğu Roma’nın elinden alan o! Şehri fetheden o… Süleymanşah’ın adını yaşattığımız devasa ne var elimizde? Selçuklu adını koyduğumuz bir Merkez İlçemiz var!

Ne olmalıydı o ilçede?

Selçukluya geldiğinizi belli eden Selçuklu Sultanlarının ismiyle karşılamalıydı mesela… Selçuklu Sultanlarının eşlerinin isimleri yaşatılmalıydı… Kadınlar Pazarına Melike Hatun Çarşısı dedik demesine de…

Sorun bakalım kimmiş Melike Hatun?

Selçuklu deyince, adı Selçuklu olan Merkez İlçemizden başka bilinen ne var?

Selçuklu Sultanları mı? Selçuklu Medeniyeti mi? Selçuklu kültürü mü? O devre damgasını vuranlar mı?

Ecdada vefa bu şehirde Selçuklu ile başlamalıydı, Selçukluya yolculuk yapılmalıydı…

Selçuklu deyince de tarihe, kültüre ve o oldukça az bilinen medeniyete…

Ecdada vefa başka türlü nasıl göstereceksiniz?

Atalar önce can, sonra canan demişler! Biz can deyince, can mı, canı çıksın diyenler gibiyiz!

 

İşin canan faslı bizi sarmış, can faslını da arada ayıp olmasın, dostlar alışverişte görsün babından birkaç kelamla savuşturmaya çalışıyoruz!

Konya için ecdad, fetihle başlamalı, fetihle başlatılmalı ve öyle devam edilmeli!

Kutalmışoğlu Süleymanşah’tan sonra, Konya’yı Başkent yapan, bir Başkent daima Başkenttir diye övünmemize sebep olan I. Kılıçaslan Başkent oluşumuzu andığımız günlerde onu da anıp geçiyoruz.

Birinci Haçlı Seferinin önünü kesen I.Kılıçaslan efsane bir kahramandır.

Oğlu Sultan Mesut, İkinci Haçlı Seferini karşılamış, Türkiye Selçuklu Devletinin Payitahtının Konya olduğu düşüncesini daha da netleştirmiş, bir başka kahramandı.

Hem Üçüncü Haçlı Seferini karşılayan hem de Miryakefalon Zaferini Doğu Roma’ya karşı kazanan, Anadolu’nun Türk yurdu olduğunun mührünü basan II. Kılıçaslan’ı unutabilmek mümkün mü?

Konya’yı, ne Araplar fethetti, ne İranlılar!

Bu şehir Türk Oğuz’un, Üçok kolunun Kınık boyundan Kutalmışoğlu Süleymanşah’ın fethettiği şehir.

İkonyum’u Konya yaptığı şehir!

Bu şehir aynı hanedandan Uluğ Keykubad’ı çıkardı…

O Uluğ keykubad döneminde döneminin Bağdat’tan sonra gezilmesi ve görülmesi gereken en önemli ikinci şehri haline gelmişti.

Ecdada saygının bir önceliği olmalı…

Ve bu öncelikte bir vefa ve incelik bulunmalıydı…

Selçuklu İlçemiz bu hatayı yapmaya uzunca bir süredir devam ediyor!

Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi, ömründe Konya’ya hiç gelmedi. Konya’yı hiç görmedi. Konya onun Kudüsü fethini kolaylaştırmak adına, Kudüse kalkan olan Selçuklu Devletinin Payitahtıydı.

 

Biz, kendi ecdadımızdan önce, onun adını bir tepeye verdik!

Birkaç gün öncede Selçuklunun uc Beyi Ertuğrul Bey’in adını bir camimize ve bir Darülkurraya onun adını verdik.

Kimse yazdıklarımı tersinden okumasın! Ecdadımızın adlarını lâyıkı veçhile yaşattıktan sonra bu isimlere yer verseydik yeminle aliyyülâlâ olurdu.

Neden Selçuklu Sultanlarının adına yer verilmiyor soruları hiç mi kulağınıza gelmiyor?

Konya bir Selçuklu şehri, hem de şeksiz şüphesiz!

Moğollara karşı kahramanca savaşırken şehit olan, kahramanlıkları bir destan olarak kaleme alınan Selçuklu Emiri Hatiroğlu Şerafettin’in adını bir yere koymayı düşündünüz mü?

Selçuklu, Kent Meydanının adını Kılıçaslan Meydanı olarak değiştirerek yıllar sonra bir adım attı.

Bu adım yeterli mi?

Ecdada vefa boyutunda düşünürseniz devede kulak! Çünkü Selçukluyu tanımıyoruz, anlatmıyoruz. Selçukluya ait bu şehirde ne var ne yok, bilmiyoruz. Merak edip bu kimin türbesi, kim yatıyor diye merak eden yok, hanları, kervansarayları gezen dolaşan yok.

Bildiğimiz tek bir şey var, Selçuklunun Başkenti olduğumuz! Hepsi o kadar!

Bir Selçuklu Emiri olan Emir Karatay, Selçuklu Sultanlarından çok daha fazla tanınır halde bu şehirde…Emir Karatay’ın adı Karatay Medresesinin dışında, hem aynı adı taşıyan bir başka Merkez İlçemizde, hem de KTO Karatay Üniversitesinde yaşatılıyor.

Selçuklunun Başkentinde ecdada vefa denildiğinde başka şeyler konuşmak lazım, başka şeyler ortaya koymak lazım.

Bu şehir Kılıçaslanlar şehri! Uluğ Keykubadın şehri! Kahramanlığı dillere destan Sultan Mesut’un şehri! Bu şehir Osmanlı’ya Uc Beyliği veren, Osmanlı beyleri Ertuğrul Bey ve Osman Bey’i uç Beyi yapan, Selçuklunun Payitahtı.

 

Ecdada vefa derken ayırım yapma lüksümüz yok!

Yaparsak Alaeddin Tepesinde yatan Sultanların kemikleri sızlar.

İşte onun içindir ki; Başkanlarımızın yanına Selçukluyu iyi bilen, tarih olarak, medeniyet olarak iyi bilen danışmanlar lazım.

Bu şehir Türk Milletinin Anadolu’da son bin yılda kurmuş olduğu ikinci devletin Payitahtı.

Bu şehirde doğmuş, yaşanmış ve yaşatılmış bir Selçuklu kültür ve medeniyeti var…

Başınızı nereye çevirseniz kümbetler, hanlar, kervansaraylar, tac kapılar ben Selçukluyum gör beni diye önümüzden ardımızdan bağırıyor!

Osmanlı bizim gururumuz! Selçuklu, Osmanlıdan önce bu coğrafyanın yaşanmışlığı, kaderi, temeli. Selçuklu Devlet adamlarının Osmanlının devlet sistemini kurduğu, Ertuğrul Bey ve Osman Beyin bu işe destek verdiği sır değil. Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti etle tırnak gibi. Hiçbirinden vazgeçemeyiz. Her biri bizim vazgeçilmezimiz.

Lakin ecdad konusu farklı…İşin nezaketi, inceliği ve vefa boyutu bambaşka bir şey! İlk taş Selçuklu için konmalıydı.

Haçlı seferlerini Anadolu’da durduran o aziz kahramanları görmek ve değerlendirmek Konya’ya münasipti, Bilindiği üzere, edebiyatta “Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek” diye bir şey vardır. Konya, ecdadının hakkını teslim etmek zorunda…

Konya’nın ecdadı meselesinde kimse Türkiye Selçuklu Devletinin önüne geçemez! Bu şehrin zengin tarihi ve kültürü buna izin vermez! Ben yaptım oldu deniyorsa, hesabını hem tarihe, hem de ecdada verir!

Bu şehirde yapılabilecek en anlamlı şey, ortaya konan büyük eserlere öncelikle onların isminin verilmesidir! Bugün olan biten, sadece ecdada gösterilmesi gereken vefanın geciktirilmesinden ibarettir. Adınız gibi emin olun ki, şehir vefasını eninde sonunda bu kahramanlardan esirgemeyecektir.

DİĞER YAZILARI Biz Bizden Gidemeyiz 01-01-1970 03:00 Yaşadığımız Her Güzel Gün Bayram Olsun 01-01-1970 03:00 ALPASLAN TÜRKEŞ 01-01-1970 03:00 Ramazan Hürmetine 01-01-1970 03:00 İhsan Ceylan 01-01-1970 03:00 Göl Şehrinin Hikayesi 01-01-1970 03:00 Söz, Etme Dedi Ses, Dinlemedi 01-01-1970 03:00 Bey Kızının Hikayesi 01-01-1970 03:00 Vakit Vuslat Vaktidir 01-01-1970 03:00 Seyit Küçükbezirci 01-01-1970 03:00 Öğretmenim” Kelimesiyle Geçen Bir Ömür 01-01-1970 03:00 Buram Buram Konya Kokma 01-01-1970 03:00 KASIMPATI 01-01-1970 03:00 Daha Nice Yüzyıllar Gör Türkiyem 01-01-1970 03:00 Yine Ortadoğu, yine kan, yine gözyaş 01-01-1970 03:00 Sultanlar Tepesinden Sultanlar Şehrine! 01-01-1970 03:00 Bu Benim Meselem, Derin Meselem” 01-01-1970 03:00 Bu Şehirde Kaç Zeki Oğuz Daha Kaldı? 01-01-1970 03:00 Makam Mahur Hava Eyyamı Bahur! 01-01-1970 03:00 BAYRAM GELDİ HOŞ GELDİ! 01-01-1970 03:00 Öfke hikayesi 01-01-1970 03:00 Dilinle Söylediğini, Kalbinle de Söyle 01-01-1970 03:00 Kara Odun Ateşe Eş Oldu Aydınlık Geldi!” 01-01-1970 03:00 Doğruluk Sözde Değil Özde Olur!’ 01-01-1970 03:00 Kalemin Su, Kâğıdın Rüzgâr İse... 01-01-1970 03:00 Söküklerini Dik Sözlerinin 01-01-1970 03:00 Bazen... 01-01-1970 03:00 Hak Kapısından Ayrılmayan Türk, Var Olduğu Müddetçe Vatansız Kalmaz 01-01-1970 03:00 Kıskançlık Yapanın Gönlüne Karanlıklar Çöker 01-01-1970 03:00 Dertlinin Derdini Dinlemek! 01-01-1970 03:00 Eden Kendisine Eder!.. 01-01-1970 03:00 AYNA 01-01-1970 03:00 Diline Hâkim Olmak 01-01-1970 03:00 Ramazan Hikayesi -2 01-01-1970 03:00 Ramazan Hikayesi 01-01-1970 03:00 Adı Güzel, Kendi Güzel Muhammed 01-01-1970 03:00 Fani Dünya Hoştur Amma... 01-01-1970 03:00 SON CEMRE 01-01-1970 03:00 SÖZ! 01-01-1970 03:00 YILBAŞI DEMEK 01-01-1970 03:00 ŞEB-İ ARUS 01-01-1970 03:00 Aşçı Dede Kimin Dedesi? 01-01-1970 03:00 Benim Derdim Dermanım Bilen Yok! 01-01-1970 03:00 Yüreğe Gömülmek! 01-01-1970 03:00