Kara Odun Ateşe Eş Oldu Aydınlık Geldi!”

Erol Sunat

20-05-2023 14:37

İnsanlar, toplumlar, milletler, devletler ayakta durdukları ve kaldıkları süre içinde, aydınlığı görebilme adına çok mücadele ettiler. Aydınlık kolay gelmedi. Bütün hürriyet mücadeleleri, haksızlıklara, işgallere, işgal teşebbüslerine karşı koymalar, karanlıklardan kurtulma adına verilmiş mücadeleler olarak anlatılırlar.

Karanlıkların aydınlanması için sebep lazımdı. Siz buna mum deyin…Çıra deyin…Odun deyin…Kav deyin…Kandil deyin…İdare lambası deyin…Elektrik deyin…Ne derseniz deyin…

Ateşe eş olacak, onun yanına yakışacak, bir şey lazım. Saydığımız birçok şey, ateşe eş olmakla kalmaz, karanlıkların aydınlanmasına vesile olur. Binlerce yıl önce ateşi sürekli hale getirmenin yegâne çaresi odundu. Kara odun ister söğütten ister çalı-çırpıdan, ister meşeden olsun ateşe eşti eş olmasaydı, o denk olmasaydı ne ısınabilirdi insanlar, ne aydınlanabilir, nede yemeklerini pişirebilirlerdi.

Meydan ateşleri yaktılar odunsuz olmadı…Ocağı icat ettiler, odun olmadan ne ocak tüttü ne hanelerin yüzü güldü…Odun ateşe eş oldu! Eş oldu ki, yüzler aydınlandı, yürekler ısındı, çadırlar, haneler hayat buldu. Eğer odun ateşe eş olmasaydı, çok beklerdik aydınlığı…İki zıt karakterdiler oysa…Biri soğuk, donuk, kara, kapkara bir şey…Diğeri sıcak, yakıcı, göz alıcı…Biri olmazsa diğerinin hükmü olmuyor, yarım kalıyor orta yerde…

İnsan da böyledir işte…Tek başına bir hiçtir…Hiç olmadığını gururla, kibirle örtmeye, saklamaya çalışsa da nafiledir.

Aydınlık gelecekse, geceler gündüz misali aydınlanacaksa kendince hesap-kitap yapanların ters-kepçe geliverir hesapları.

Hesabında yanılmayan, ümitsiz sanılan gecelerden nice ümitler doğurur. Birleşmeyen elleri birleştirir. Küslerin, dargınların kalplerine yumuşaklık verip bir araya getirir. Aydınlık, göz aydınlığı gibidir. Bazılarımız muştu deyip geçer! Bazılarımız tesadüf! Bazılarımız da tevafuk! Kara gün kararıp kalmaz” Bir elin nesi var, iki elin sesi var” diyen de bizim büyüklerimiz değil mi? El ele verildiğinde, bir ve beraber olunduğunda aşılmaz dağlar, aşılmaz engeller aşılıp gidiyor.

Ne mi diyor Hz. Mevlâna?

“Kara odun ateşe eş oldu aydınlık geldi!”

DİĞER YAZILARI Biz Bizden Gidemeyiz 01-01-1970 03:00 Yaşadığımız Her Güzel Gün Bayram Olsun 01-01-1970 03:00 ALPASLAN TÜRKEŞ 01-01-1970 03:00 Ramazan Hürmetine 01-01-1970 03:00 İhsan Ceylan 01-01-1970 03:00 Göl Şehrinin Hikayesi 01-01-1970 03:00 Söz, Etme Dedi Ses, Dinlemedi 01-01-1970 03:00 Bey Kızının Hikayesi 01-01-1970 03:00 Vakit Vuslat Vaktidir 01-01-1970 03:00 Seyit Küçükbezirci 01-01-1970 03:00 Öğretmenim” Kelimesiyle Geçen Bir Ömür 01-01-1970 03:00 Buram Buram Konya Kokma 01-01-1970 03:00 KASIMPATI 01-01-1970 03:00 Daha Nice Yüzyıllar Gör Türkiyem 01-01-1970 03:00 Yine Ortadoğu, yine kan, yine gözyaş 01-01-1970 03:00 Sultanlar Tepesinden Sultanlar Şehrine! 01-01-1970 03:00 Bu Benim Meselem, Derin Meselem” 01-01-1970 03:00 Bu Şehirde Kaç Zeki Oğuz Daha Kaldı? 01-01-1970 03:00 Makam Mahur Hava Eyyamı Bahur! 01-01-1970 03:00 BAYRAM GELDİ HOŞ GELDİ! 01-01-1970 03:00 Öfke hikayesi 01-01-1970 03:00 Dilinle Söylediğini, Kalbinle de Söyle 01-01-1970 03:00 Doğruluk Sözde Değil Özde Olur!’ 01-01-1970 03:00 Kalemin Su, Kâğıdın Rüzgâr İse... 01-01-1970 03:00 Söküklerini Dik Sözlerinin 01-01-1970 03:00 Bazen... 01-01-1970 03:00 Hak Kapısından Ayrılmayan Türk, Var Olduğu Müddetçe Vatansız Kalmaz 01-01-1970 03:00 Kıskançlık Yapanın Gönlüne Karanlıklar Çöker 01-01-1970 03:00 Dertlinin Derdini Dinlemek! 01-01-1970 03:00 Eden Kendisine Eder!.. 01-01-1970 03:00 AYNA 01-01-1970 03:00 Diline Hâkim Olmak 01-01-1970 03:00 Ramazan Hikayesi -2 01-01-1970 03:00 Ramazan Hikayesi 01-01-1970 03:00 Adı Güzel, Kendi Güzel Muhammed 01-01-1970 03:00 Fani Dünya Hoştur Amma... 01-01-1970 03:00 SON CEMRE 01-01-1970 03:00 SÖZ! 01-01-1970 03:00 YILBAŞI DEMEK 01-01-1970 03:00 ŞEB-İ ARUS 01-01-1970 03:00 Aşçı Dede Kimin Dedesi? 01-01-1970 03:00 Benim Derdim Dermanım Bilen Yok! 01-01-1970 03:00 Ecdada Vefa! 01-01-1970 03:00 Yüreğe Gömülmek! 01-01-1970 03:00