Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci yüzyılı için belirlenen "Türkiye Yüzyılı" vizyonu, ülkenin siyasi, ekonomik ve kültürel hedeflerini yeniden tanımlamayı amaçlayan kapsamlı bir projedir. Bu iddialı hedefler dizisi, ülkenin geleceğinin en kritik paydaşları olan genç nesil üzerinde hem psikolojik hem de pratik düzeyde derin etkiler yaratma potansiyeli taşımaktadır. "Türkiye Yüzyılı" söyleminin Türk gençliğinin eğitim, teknoloji, istihdam ve kültürel aidiyet alanlarındaki beklentileri ve konumlanışları üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri olacaktır.
Vizyonun temel direklerinden biri olan yerli ve millî teknoloji atılımları, gençlerin eğitim ve kariyer hedeflerini doğrudan etkilemektedir. Savunma sanayiinden yapay zekâya kadar uzanan bu odaklanma, gençleri STEM (Fen, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) alanlarında uzmanlaşmaya teşvik etmekte ve bu alanlarda yeni istihdam kapıları açmaktadır. Bu durum, bir yandan gençlerin küresel rekabete hazırlanmasını sağlarken, diğer yandan dijital çağın gerektirdiği yüksek teknolojik yeterliliğe sahip bir neslin yetişmesine zemin hazırlamaktadır.
"Türkiye Yüzyılı" hedeflerine ulaşmak, mevcut eğitim sisteminin yeniden yapılandırılmasını ve beceri odaklı eğitime geçişi gerektirmektedir. Bu vizyon, gençlerin sadece bilgi ezberlemek yerine, eleştirel düşünme, problem çözme ve inovasyon yeteneklerini geliştirmesini zorunlu kılmaktadır. Eğer bu dönüşüm başarılı olursa, gençlerin iş gücü piyasasına daha donanımlı ve küresel ihtiyaçlara cevap verebilecek yetkinlikte bireyler olarak katılmaları beklenmektedir.
Vizyon, büyük projeler ve ekonomik büyüme vaat etse de, gençlerin nitelikli istihdam konusundaki kaygıları devam etmektedir. "Türkiye Yüzyılı" vaatlerinin gerçekleşmesi, yüksek katma değerli iş sahalarının açılmasına bağlıdır. Aksi takdirde, üniversite mezunları arasında artan işsizlik, gençlerin vizyona olan inancını zedeleyebilir. Bu durum, gençlerin yurt dışına göç etme eğilimini azaltmak yerine artırabilir; zira beklentiler ile mevcut ekonomik gerçekler arasındaki makas açılabilme riski taşımaktadır.
Bu vizyon, güçlü bir millî ve kültürel kimlik vurgusu taşımakta, tarihsel değerlere dönüşü teşvik etmektedir. Bu durum, bazı gençler için bir aidiyet duygusu ve ortak bir amaç yaratırken, farklı yaşam tarzlarına sahip veya küresel değerlere daha yakın hisseden diğer bir kesim gençlik için kısıtlayıcı bir çerçeve olarak algılanabilir. Gençlerin farklı kültürel ve siyasi görüşlerinin bu millî vizyon içinde ne kadar yer bulacağı, gençliğin bütünleşmesi açısından kritik bir sorundur.
"Türkiye Yüzyılı" söylemi, gençlerin siyasi süreçlere katılımını ve ülkenin geleceği için sorumluluk almasını teşvik etmelidir. Ancak, gençlerin vaatlere olan inancı, vizyonun şeffaflığı ve somut çıktılarının görülmesine bağlıdır. Eğer vaatler gerçekleşmez veya beklentiler yanlış yönetilirse, gençlerde siyasetten uzaklaşma, apati ve ülkenin geleceğine yönelik güvensizlik gibi olumsuz tepkiler ortaya çıkabilir.
"Türkiye Yüzyılı" vizyonu, Türk gençliği için teknolojik ilerleme, nitelikli eğitim ve küresel rekabetçilik gibi önemli fırsatlar barındırmaktadır. Ancak bu fırsatların gerçeğe dönüşmesi, istihdam, kültürel kapsayıcılık ve siyasi güven gibi alanlardaki risklerin doğru yönetilmesine bağlıdır. Gençlerin bu vizyona aktif katılımı ve inancı, vaatlerin eyleme dökülme hızıyla doğru orantılı olacaktır; zira geleceğin inşası, en çok da bu neslin omuzlarında yükselecektir.
Dr. Cemil Paslı
Kötü Koku Kimden Geliyor?
Ahmet Turan (Gazeteci-Yazar)
Nereden Nereye
Hasan Yayla
Konya'nın Cephe Arkası Kahramanlığı
İmdat Yayla
Adaletin Kılıcı, Yöneticinin Baş Tacı Olmalı
Özkan Buyrucu
Cumhuriyetin Sanayi Hamlesi ve Atatürk
Erol Sunat
Hazandı, Hüzündü, Dündü, Bugündü
Ömer Kacar (Eğitim Gücü Sen İlçe Temsilcisi)
Eğitimde Kuralın ve Vicdanın Krizi
Gülay Çetkin (Eğitim Gücü Sen. Denizli Temsilcisi)
Eğitimde Yeni Yönetim Şekli; İdare Edemeyeni İdare Et
Beyza Bandırma Kelek (Eğitim Koçu)
Balkanlar’da Kalan Türk’ün Ahı
İlayda Mangal (Psikolojik Danışman)
Konya’nın ilk Türkiye’nin ikinci Rehberlik ve Psikolojik Danışma Merkezi olan KUZEY YILDIZI’NDA Biz Ne Yapıyoruz?