https://www.ureticihaber.com/files/uploads/user/e653ca0b5ac63eb4e7649bf5513038de-82dfc3bf7d790607546a.jpg
Erol Sunat

YILBAŞI DEMEK

2880 kez okundu.

Bundan on beş yıl kadar önce bir yılbaşı hikayesi kaleme almıştım.

Yılbaşı demek…

Bir yıl daha yaşlandığımızın itirafı mı?

Vur-patlasın, çal-oynasın mukabili yaşanan renkli bir gece mi?

Yeni umutlarla, uzun bir yıla merhaba demek mi?

Bırak abi, şu Hristiyan adetini demek mi?

Beş yıldızlı bir otelde, Fesleğen soslu İncik kebabı yemek mi?

Tavuk yetersiz kaldığı için, hindi olmadan sofraya oturmamak mı?

Belki evet, belki hayır, belki hiçbiri, belki de yorumsuz.

Yılbaşın da ne yapılır?

Ben hiçbir şey yapmam, erkenden vurur kafayı yatarım diyenlere mi inansak.

Bu yılbaşı denilen şey, zaten bizim adetimiz değil, bana ne Noel Babadan, diyenlere mi, aldırsak.

Benim için diğer günlerden hiçbir farkı yok, diyen kardeşlerimize içimizden yüzüne karşı yalancısın, yalancı mı desek…

Param olsa, beş yıldızlı otellerden birine atardım kapağı, diyenlere valla helal olsun mu, diyebilsek!

Hindiyi aldık, kuruyemiş ve meyveyi de az sonra alacağım, malum kriz var evdeyiz bu yıl, diyenlere gülüp mü, geçsek.

Ha o mu? Dün gitti Antalya’ya, yılbaşını orada geçirecekmiş diye konuşanlara, gidemediğine yanıyor diye dedikodusunu mu, yapsak.

Bize ne adam ne yaparsa yapsın, ak koyun ak bacağından, kara koyun kara bacağından asılır, neden diyemediğimizi de kimseye anlatamadığımızı kimlere nasıl anlatsak…

Tevatür bu ya…

Yılbaşını evde geçirecekler için bir dostumuza göre, dört önemli olmazsa olmaz varmış.

Gece yarısına yetecek kadar “Kuruyemiş”

Elden düşürülmemesi gereken “Kumanda”

Ayağı üşütmeyecek, rahat bir “Terlik”

Ve de rahat hareket imkânı sağlayan “Pijama…”

Gelelim tevatür hikayemize;

“Çitleksiz yılbaşı olmaz abi…Çitleği çok alacan. Şöyle bir kilo falan. Sarı leblebi, beyaz leblebi, biraz da fındık-fıstık ilave ettin mi, kuruyemiş hikayesi tamam.

Sonra komşu manava varacan…

Münasip bir şekilde elmadan, mandalinadan, portakaldan karışık bir poşet hazırlatacan.

Çocuklara kişi başı birer tane muz, ilave edecez.

Küçük kız kestane istediydi. Anamın adı abi. Anam sizlere ömür. Ne istedi emir. Alacaz, çare yok.

Kola cinsinden bir şeyler mutlaka alınacak. Neskayfe, çay evde var zaten.

Sonra akşam vakti varacaz eve.

Çocuklar adamın önce eline bakıyorlar.

Sonra baktılar elin dolu…

Yüzlerde güller açıyor hepsinin.

Hoş geldin, yine eli dolu geldin, sağ ol diyerekten.

Hoş geldin, niye eli boş geldin demekten iyidir bu vaziyetler.

Neyse….

Bugün yılbaşı…

Elimiz kolumuz dolu…

Başta hanım olmak üzere, herkes elimizdekileri alıyor acele…

Pijamam geliyor, terliğim geliyor.

Kumandayı kimselere vermeyen ortanca kız, kumandayı da” Al babam” diyerek koyuyor yanı başıma.

Sonra oturuyoruz sofraya…

Tavuk-pilav-salata bir şeyler yapmışlar işte…

Oğlan, haftalığını almış, bir kilo baklava kapmış gelmiş, köşe başındaki tatlıcıdan, aslanım.

Hanım takılıyor bu arada…

Kusura kalma, portakallı ördek bulamadık, bununla idare etcen artık…

Baba o ne diyor, küçük kız.

Bizde tarif ediveriyoz tabi, beş yıldızlı otellerden falan bahsedip…

Sorular sorular…

Otel ne , yıldız olunca ne oluyor, ördek portakal yiyince mi, portakallı oluyor…

3 yaşındaki kız çocuğuna anlat anlatabilirsen.

Yemek bitiyor, açıyoruz televizyonu.

Herkesin elinde bir avuç çitlek…

Bir yandan çitlekler tükeniyor, bir yandan da eski yılın son saatleri.”

Ne diyelim, her şey gönlünüzce olsun.

Neler Söylendi?