Sevgili arkadaşlarım Kıymetli Dostlarım Canlar
Ümit insanları yaşatan bir kavramdır. Ümitsizlik denen o karamsar düşüncenin gerisinde, sayısı bilinmeyen ümit müjdelerinin var olduğu bilmek dahi, bizleri hayata tutunmaya yetiyor. İnsanın ümidinin bitmesi demek insanlarda hayatına son noktayı koyması demektir.
Hepimiz zaman zaman hayal kırıklıkları, Üst üste gelen sıkıntılar, Yaşama sevincimizin kaybolmasına ümitlerimizin tükenmesine sebep olsa da Cenabı Allah’ın Âl-i İmrân 17. Ayetinde şöyle buyuruyor : ‘’Onlar sabreden, söz ve davranışlarında dürüst olan, ilâhî emirlere gönülden itaat eden, mallarını Allah yolunda harcayan ve seher vakitlerinde Allah’tan bağışlanma dileyenlerdir.’’
Sevgili dostlarım
illaki her karanlığın sonunda aydınlık vardır. Şuna Asla Aklımızdan çıkarmayalım . Karanlığın ardında nice güneşlerin var olduğu, Kara gün asla kararıp kalmaz . Atalarımız ölüm hariç, her şeye çare var demişler! Bizi yaratan Rabbimiz, Zümer 53. Ayetinde şöyle buyuruyor: “Ey nefislerine uyup da sınırlarımı aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin, Allah bütün günahlarınızı bağışlar, şüphe yok ki O, çok bağışlayan ve çok acıyandır.”
Ümitsiz , Çaresizlik içerisinde , yapayalnız kaldığımızda , yanınızda gerçek dostun Hızır gibi yetiştiğini göreceksiniz. Atalarımız gün doğmadan neler doğar demez mi idi?
Yalan dünyanın, yalandan insanlarına kanarak ümitsizliğe asla kapılmamak lazım. Siz esas böyle insanlardan fırsat bulup da gelemeyen, vefakâr, cefakâr, kötü günlerimizin gerçek dostlarını unutmayalım. Unutmayın ki, düşenin dostu olmaz diyenlerin aksine, düşeni düştüğü yerden kaldırmaya uzanan ellerin ve kalplerin var olduğu her kez görsün.,
Abdülhakim Arvasi Hazretlerinin dediği gibi ;
“Son zamanlarda, tekkeler cahillerin eline düştü. Dinden, imandan haberi olmayanlara şeyh denildi. Din düşmanları da, bu şeyhlerin sözlerini, oyunlarını ele alarak dine hurafeler karışmıştır, dedi. Halbuki bozuk tarikatçıların sözlerini, işlerini din sanmak, bunları tasavvuf büyükleri ile karıştırmak, çok yanlıştır. Dini bilmemek, anlamamaktır. Dinde söz sahibi olmak için, Ehl-i sünnet âlimlerini tanımak, o büyüklerin kitaplarını okuyup, iyi anlayabilmek ve bildiğini yapmak lazımdır. Böyle bir âlim bulunmazsa, din düşmanları, meydanı boş bulup, din adamı şekline girer. Vaazları ile, kitapları ile, gençlerin imanını çalarak millet ve memleketi felakete götürürler.”
Bu dünyada daha fazla kalmayı her insan ister. Aynı insan, bütün nimetlerden öncelikle faydalanmayı arzular. Bunun için de bütün engelleri aşmaya çaba gösterir.
Sonuç; malum, herkes ölecek. Kur’an-ı Kerim’in nihai hakikati gösteren “Her nefis ölümü tadacaktır!” emr-i ilahisinden ötesi yok. Ancak bu gerçek, dünya hırsına kapılmışları daha fazla zalim yapıyor.
Son olarak diyeceğim Ümitsizliğin, üzülüp karamsarlığa düşmemenin panzehri imandır. İman, en büyük güç ve umut kaynağıdır. Bütün dertler ve kederler imanla sükûn bulur.
SAYGILARIMLA VESSELAM