SİYASET

Milletvekili Bektaş: İliç’teki Maden Faciası Karşısında Yetkilileri Göreve Davet Ediyorum

CHP Konya Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi Barış Bektaş TBMM’sindeki İliç Maden ocağındaki faciayla ilgili konuşmasında, ocağın tehlikeli olduğunu dillendirilenlere kara propaganda yapıldığının söylendiğini ve facianın karşısında yetkilileri göreve çağırdığını ifade etti.

 Milletvekili Bektaş: İliç’teki Maden Faciası Karşısında Yetkilileri Göreve Davet Ediyorum

Barış Bektaş konuşmasında maden ocağındaki facia karşısında yetkilileri göreve çağırarak, “ İliç maden ocağıyla ilgili bir an önce yetkilileri göreve davet ediyoruz ve bir umutla bekliyoruz. Tabii, bu sadece spesifik bugün yaşadığımız bir olay, bu mevcut düzen devam ettikçe, mevcut sistem devam ettikçe yaşamaya da devam edeceğimiz bir hadise. Çünkü fıtrata bağlanmış ve tamamen kaderin bir parçası gibi değerlendirilen ve insanlık tarihinin doğayla binlerce yıllık mücadelesini yok sayan, kazanımlarını yok sayan, bilimi, aklı, ortak aklı yok sayan bir durum içerisindeyiz. İliç'te Binali Bey tabii, ocağın tehlikeli olduğunu söyleyenlere kara propaganda demişti. Israrla yürütme ve türevi olan idare dışında bütün kurumları bu sömürü sisteminin bir parçası hâline getirdiniz. Maalesef artık Yargıtay, Danıştay, yüksek mahkemeler bütün içtihatlarını sömürü düzenine ayak uydurur bir şekilde revize etmiş durumda. Siyanürle altın aramada bunun bir parçası. Geldiğimiz noktada, Gençliğe Hitabe ‘deki konuma getirdiniz ülkeyi Osmanlının son dönemindeki konumuna. Sadece madenlerin sömürüsünü değil, bir emek sömürüsünü de eklediniz. Siyanürlü altın araması Konya'da da başladı. 2017'de İnlice'de bir maden açıldı, aynı risk orada da var. Doğayı, insan sağlığını, toplum sağlığını yok sayan bir görüşle, bir anlayışla mücadele etmek durumunda Türkiye'deki başta Gazi Meclis” dedi.

Hukuki kavramlar sömürüye ısrarla alet ediliyor

Barış Bektaş ısrarla sömürüye hukuki kavramlarına alet edildiğine dikkat çekerek, “Hala ısrarla sömürüye alet edilen hukuki kavramlara da dikkat çekmek istiyorum. Toplum sağlığını yok sayan bu kavramlardan başlıca geleni acele kamulaştırma, redevans sistemi; bunlarla sömürüyü legal hâle getiriyorsunuz. Ermenek maden faciasında ben madenci ailesinin avukatlığını yapıyordum. Orada bu haklı mücadeleye ortaklık eden Can Atalay şu an cezaevinde, ancak naaşlar kırk dört günde çıktı. Ermenek'te suyun altından; kırk dört gün boyunca işveren savcılığın ve bu Hükûmetin gözü önünde mal kaçırdı. Sadece Can Atalay içeride olmasına rağmen mevcut, AKP'den milletvekili aday adayı olan işveren şu an elini kolunu sallaya sallaya geziyor. On yıl ceza almış bu vatandaş çıkardığınız infaz yasası adı altındaki aflar ve en son pandemi nedeniyle elini kolunu sallarken, Can Atalay maalesef içeride. Tabii, sadece bu kısmı değil, cezai kısmı değil hukuken de mevzuata getirdiğiniz değişiklikler, Danıştay’ın kararları. Şu an oradaki 18 madencinin aileleri tazminatlarının sadece yüzde 5'ini alabilmiş durumda. Bir sistem tamamen sömürüye angaje olur mu yargısıyla, yürütmesiyle, idaresiyle? Ama burada tarafgir bir davranış içerisinde yasama faaliyeti yürütülüyor. Maalesef buna içinde bulunduğumuz yasamayı da dâhil edebiliriz. Bakın, Soma'da da aynı olaylar oldu. Orada da vatandaşı tekmeleyen AKP'li bürokrat, yükselerek Almanya'da ticari ateşe oldu. Emek mücadelesini veren Selçuk Kozağaçlı şu an cezaevinde çürümeye terk edildi.”

Seydişehir’deki Alüminyum çalışanlarının sömürülüyor

Seydişehir’deki Alüminyum fabrikasında çalışanların sömürüldüğünün de üzerinde duran Barış Bektaş, “Seydişehirliyim; orada da bir emek mücadelesi verildi bir hafta boyunca. Gayri resmî, resmî olmayan bir grev yapıldı sonuçlandı ve cüzi bir iyileşmeyle, muhtaç aileler ikna edildi. Ekonomik darboğazdaki işçiler ikna edildi. Ama elektroliz bölümünde çalışanların ömrü kısalıyor, sağlığından gidiyor. Bu fabrika, 1969 yılında hububat ve narenciye karşılığı kuruldu sizin yaptığınız otoyollar gibi, sizin yaptığınız havalimanları gibi, köprüler gibi, geleceği, gelecek nesilleri ipotek eden bir anlayışla kurulmadı. Ama beşte 1 fiyatına yandaşlarınıza peşkeş çektiğiniz bu fabrika. Maalesef, sadece o fabrikayı almadılar, aynı zamanda Antalya Limanı'nı aldılar. Aynı zamanda elektrik üreten barajı aldılar. Ama buna rağmen, hâlen işçiyi sömürmeye ve ağır iş, ağır sanayi kolundaki işçilerin emeğinden yararlanmaya devam eden bir anlayış söz konusu. Bütün bunlarla ilgili iktidarın bakışının değişeceğini tahmin etmiyorum. Yasamanın, yüce Meclisin bu konudaki farkındalığının artması dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum” diye konuştu.

AdminAdmin