GÜNCEL

“Lozan Antlaşması Acemi Diplomat işi”

Konya Aydınlar Ocağı’nın Selçuklu Salı Sohbetinde Prf. Dr. Caner Arabacı “Yüzüncü Yılında Lozan Antlaşmasını anlattı:

“Lozan Antlaşması Acemi Diplomat işi”

Konya Aydınlar Ocağı’nın düzenlediği Selçuklu Salı Sohbetlerinde bu hafta Prof. Dr. Caner Arabacı, İmza Altına Alınışının 100. Yılında Lozan Antlaşmasını anlattı.

İl Halk Kütüphanesi Salonundaki programın açılış konuşmasını yapan Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Lozan üzerinde yapılan spekülasyonlara dikkat çekerek “Hezimet mi yoksa zafer mi olduğu çok tartışılan Lozan gerçeğini Caner Hocamdan dinleyerek aydınlanacağız” dedi.

Daha sonra kürsüye gelen Prof. Dr. Arabacı Lozan’ı; zafer mi yoksa hezimet mi olduğu sorusuna indirgemeden, anlaşmaya Türkiye adına imza koyanlardan İsmet İnönü’nün hatıraları üzerinden okumaya çalışacağını söyledi.

O zamanki Türkiye yönetiminin Lozan’a ‘Olmazsa olmaz’ gözüyle baktığını anlatan Arabacı “Yeni kurulan Türkiye’nin tanınması, varlığının kabul edilmesi olarak düşünüp anlaşmayı çok irileştirdiler” diye konuştu. Lozan’dan on sene sonra kaleme alınan hatıralarında İnönü’nün , anlaşmanın seyrine dair önemli bilgiler verdiğini de aktaran Arabacı “Bizim heyet Lozan’a herkesten bir hafta önce gidiyor ama diğerleri geç gelince boşlukta kalıyorlar. Bu arada İnönü gelen davet üzerine Paris’e gidiyor. Bir başka önemli detay; İnönü bütün görüşmelerinde heyecan içinde herkese ‘Sulh olacak mı’ diye sormuş. Bu durum Türk heyetinin sulhla ilgili endişeler taşıdığı hissi uyandırıyor” dedi.

Devletin tanınmasını olmazsa olmaz olarak görerek giden Türk Heyetinin taviz üstüne taviz verdiğini kaydeden Arabacı sözlerini “Heyetin başındaki İnönü’nün hiçbir diplomasi tecrübesi yoktu ve karşılarında kurt politikacılar vardı. Buna bir de Türkiye’nin sulh ve tanınma arzusu eklenince haklı olduğumuz konularda bile, başını İngiltere’nin çektiği devletler çok fazla taviz kopardılar” diye sürdürdü.

Türkiye’nin, Yunan ordularını giydirip kuşatan, besleyip savaşa hazırlayan Patrikhane’yi ihanet merkezi olarak kabul ettiğini ve Lozan’a yurt dışına çıkarılması teziyle gidildiğine işaret eden Arabacı “Fakat bu kararlılığı Türkiye savunamadı ve Patrikhane Türkiye’de bırakıldı. Balkan Harbinde sınır komisyonunda bulunan, Ermenilerle ve Ruslarla yaptığı antlaşmalarla tecrübe kazanmış olan Kazım Karabekir Lozan’da masada olsaydı bu kadar tavizkar olmazdı diye düşünmeden edemiyoruz” dedi.

İngiltere tarafından getirilen önerileri İnönü’nün sürekli “Bu konuyu mütehassıslarımıza danışıp öyle cevap vereceğim” diye karşılık verdiğini anlatan Arabacı “Üniformayı çıkarıp  diplomat vasfıyla Lozan’a giden İnönü’ye muhataplarının ‘Muzaffer General ve acemi diplomat’ diye hitap ettiklerini görüyoruz. Lord Curzon ‘Para bizde ve Amerika’da var. Ülkeniz imar etmek için borç istemeye geldiğinizde diz çökersiniz, biz de itiraz ettiğiniz her konuyu bir bir ortaya çıkarırız’ diyerek adeta tehdit etmiştir. İsmet Paşa’nın Lozan’a dair anlattıklarında acemilikleri sırıtıyor” diye konuştu.

Çanakkale ve İstanbul Boğazları meselesi görüşülürken, İngiltere’nin Boğazların Uluslararası bir komisyon tarafından yönetilmesini teklif etmesine Türk heyetinin yakınlık göstermesi üzerine, Rusya’nın bu konuda Türkiye’yi savunan tezler ortaya sürdüğünü ifade eden Arabacı “Rus diplomat Türk heyetine dönerek ‘Tavrınız Damat Ferit’in politikalarına ne çok benziyor’ demiş ve Lozan’daki duruşları konusunda Türk heyetini eleştirmiştir” dedi.

Lozan mutabakat metninin bir nüsha olarak tanzim edilip Fransa’ya emanet edildiğini anlatan Arabacı “2. Lozan görüşmelerinde İnönü, dönemin Başbakanını baypas edip müşavereyi Meclis Başkanı ile sürdürdü. İnönü Ankara’ya döndüğü gün de Başbakan ‘Ben Sivas’a gidiyorum’ diyerek onu karşılamadı. Muhtemel ki aralarında Lozan’a dair ihtilaf vardı” diyerek sözlerini tamamladı.

AdminAdmin