GÜNCEL

İletişim Başkanı Altun, "Bu hikâyelerde Anadolu insanının irfanı, gücü var"

İletişim Başkanı Altun: "Bu dezenformasyon kampanyalarını yapanlar, bizi bir kara propaganda ve yalan sarmalına mahkûm etmeye çalışıyorlar. Biz yalana ve onun arkasındaki kötülüğe Allah'ın izniyle teslim olmayacağız. Nasıl ki Filistin için direniyorsak hakikat

İletişim Başkanı Altun,

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın katılımıyla Millet Kütüphanesi Anadolu Salonu'nda düzenlenen "Yüzyıllık Emanet: Kızılay Esir Mektupları Sergisi"nin açılış programındaki konuşmasında, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak Türk Kızılay ve TRT ile birlikte düzenledikleri serginin açılışında davetlilerle birlikte olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti.

Tarihin, kimine göre savaşların, kimine göre ise medeniyetlerin tarihi olduğunu belirten İletişim Başkanı Altun, bir başka deyişle tarihin, toplumlar arası çatışmaların yahut toplumlar arası etkileşimlerin bir bütününü işaret ettiğini bildirdi.

undefined

Her ne olursa olsun esas itibarıyla tarihin, hak ile batılın mücadelesi olduğunu dile getiren İletişim Başkanı Altun, Türkiye'nin üzerinde yükseldiği bu toprakların, coğrafyanın ve medeniyetin tarih boyunca hak namına verilen mücadelenin, savaşların bir hamulesi, bir özeti anlamını taşıdığını kaydetti.

İletişim Başkanı Altun, tarih kitaplarının bu savaşları veren büyük orduları, komutanları ve kahramanları yazdığını belirterek hikâyeleri anonim olan bu savaşların gerçek kahramanları askerlerin, esasında tarihin gerçek öznesi olduğunu söyledi.

Her birinin hikâyesinin biricik ve sahici olduğuna işaret eden İletişim Başkanı Altun, gerçek tarih ilminin, o hikâyelerle buluşturan uğraşın adı olduğunu bildirdi.

"Bu hikâyelerde Anadolu insanının irfanı, gücü var"

undefined

İletişim Başkanı Altun, bugün Türkiye'nin tarihini var eden istiklali tescilleyen o gizli kahramanlardan bazılarının hikâyesine şahitlik etmek için bir arada bulunulduğunu belirterek şöyle devam etti:

"Bundan yaklaşık 100 yıl önce vatanı, izzeti, milleti için savaşan ve bu savaş esnasında esir düşen asil insanların hikâyelerini göreceğiz, onlara tanıklık edeceğiz. Bu hikâyelerde hem hasret hem aşk hem merhamet hem cesaret hem de iyilik var. Bu hikâyelerde Anadolu insanının irfanı, gücü var. Bu hikâyeler, bizim hikâyemiz, bu hikâyeler bizi biz yapan değerlerin hikâyesi. Bu hikâyeleri bize, Birinci Dünya Savaşı esnasında, Osmanlı devleti saflarında savaşırken düşman eline geçen esirlerin ailelerine gönderdikleri mektuplar anlatıyor. Burada, 'Yüzyıllık Emanet: Esir Mektupları Sergisi'nde bu mektupları kamuoyuyla milletimizle buluşturuyoruz ve bunun gururunu yaşıyoruz."

Türk Kızılay arşivindeki mektupların, titiz bir çalışmayla Millet Kütüphanesi'nde milletle buluştuğunu ifade eden İletişim Başkanı Altun, o dönemki adıyla Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin, Birinci Dünya Savaşı esnasında bünyesindeki Üsera Heyeti marifetiyle hem İtilaf devletlerinin elindeki Türk esirlerin hem de Osmanlı devletindeki yabancı esirlerin aileleriyle haberleşmeleri için bir mekanizma kurduğunu söyledi.

İletişim Başkanı Altun, bu mekanizmanın bile büyük bir medeniyetin kalenderliğini, zarafetini, insaniliğini ortaya koyan bir girişim olduğunu belirterek bu mektupların gerçek bir tarihi ve en çok da yarım kalmış hikâyeleri anlattığını bildirdi.

Çeşitli gerekçelerle muhataplarının sabırlı ve ısrarlı bekleyişlerine rağmen yerlerine ulaşamamış mektuplar, okunamamış satırlar bulunduğuna dikkati çeken İletişim Başkanı Altun, şöyle devam etti:

"Esas itibarıyla buradaki yarım kalmışlık, aziz milletimizin o dönemde tarih sahnesindeki durumuna çok benziyor. Bu aziz millet, Tanzimat döneminden mütareke yıllarına kadar hep bir yarım kalmışlık yaşadı. Öyle bir yarım kalmışlık ki kendisi yaşarken yaşatma, kesret içinde vahdet ve kardeşlik içinde büyüme anlayışıyla ayağını bastığı her toprağı esenlik diyarı kılan bir iradenin yarım kalmışlığı bu. Bugün bu yarım kalmışlığın izlerine dünyanın pek çok farklı bölgesinde şahitlik ediyoruz, Balkanlar'da, Kuzey Afrika'da, Kafkasya'da, Orta Doğu'da rastlıyor, tüm bu topraklarda bu yarım kalmış hikâyenin yarattığı sancıları hep birlikte ne yazık ki tecrübe ediyoruz."

"İsrail işgal endüstrisi, bugün bırakınız bölge barışını, dünya barışını tehdit eder hâle gelmiştir"

İletişim Başkanı Altun, bu diyarların, huzur, adalet, barış ve esenlik aradığını dile getirerek şunları kaydetti:

"İşte Gazze, işte Filistin... Filistin'deki zulüm bugünün meselesi değil, yarım kalmış, yarım bırakılmış hikâyemizin acı neticelerinden biridir. İsrail'in bugün Gazze'de had safhaya vardırdığı zulümleri, katliamları ve soykırım girişimi tarihsel bir zulüm ve talan düzeninin bir yansımasıdır. Yirminci yüzyıl boyunca Batılı sömürge düzeni tarafından cesaretlendirilen ve desteklenen İsrail işgal endüstrisi, bugün bırakınız bölge barışını, dünya barışını tehdit eder hâle gelmiştir. Bugün İsrail, düzenlediği saldırılarla bebekleri, çocukları, kadınları, yaşlıları katletmekte, sağlık çalışanlarını, gazetecileri, sivil toplum gönüllülerini ve Birleşmiş Milletler mensuplarını hedef almakta ve onların üzerine bombalar yağdırmaktadır. Masumları, çocukları, kadınları katletmek; hastaneleri, okulları, evleri bombalamak; gazetecileri, doktorları, sağlık çalışanlarını kasıtlı şekilde hedef almak açık ve net şekilde bir savaş suçudur, zalimliktir, gaddarlıktır, alçaklıktır. Bu zalimliğin kaynağında ise açık ve net bir kıyım ve intikam motivasyonu vardır."

Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde bu zulmü ortadan kaldırmak için var gücüyle çalıştığını vurgulayan İletişim Başkanı Altun, şu ifadeleri kullandı:

"Sayın Cumhurbaşkanımız 2 gün önce çok önemli bir konuşma yaptı ve orada çok açık ve net bir şekilde milletimize ve tüm dünyaya bir mesaj verdi. Dedi ki Sayın Cumhurbaşkanımız, 'Biz Gazze'deki kardeşlerimizi asla sahipsiz, çaresiz ve tek başına bırakmıyoruz, bırakmayacağız. Şundan emin olunuz ki biz Filistin meselesinde, Gazze'de yaşananlar konusunda görünenden çok daha fazlasını yapıyoruz, yapmayı da sürdüreceğiz.' Allah Cumhurbaşkanımızın gücüne güç katsın. Cumhurbaşkanımızın kararlı tutumu ve dirayetli liderliğiyle Türkiye gerek Gazze'deki zulmün bir an önce son bulması için gerekse de 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması için çaba sarf etmektedir.

Bizler yine Sayın Cumhurbaşkanımızın bizlere verdiği sorumluluk çerçevesinde, bu zulmü görünmez kılmak ve hatta meşrulaştırmak için çalışan İsrailli ve Batılı medya şirketlerinin, siyasetçilerin sistematik yalanlarına, kara propagandalarına ve dezenformasyon kampanyalarına karşı mücadele ediyoruz, onları ifşa etmek ve hakikati haykırmak için çaba sarf ediyoruz. Bu dezenformasyon kampanyalarını yapanlar, bizi bir kara propaganda ve yalan sarmalına mahkûm etmeye çalışıyorlar. İstiyorlar ki biz bu sarmalda debelenelim. Biz debelendikçe umutlarımız yok olsun, umutlarımız yok oldukça tükendikçe çaresizliğe, eylemsizliğe ve zalime teslimiyete zorlanalım. Biz yalana ve onun arkasındaki kötülüğe Allah'ın izniyle teslim olmayacağız. Nasıl ki Filistin için direniyorsak hakikat için de direneceğiz, mücadele edeceğiz ve Allah'ın izniyle kazanacağız."

İletişim Başkanı Altun, Türkiye Cumhuriyeti olarak bir kez daha tüm dünya kamuoyunu, uluslararası örgütleri ve devletleri Gazze'deki insanlık kıyımına karşı çıkmaya, sorumluluk almaya davet ederek Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde sürdürdükleri insan odaklı, barış ve güvenliği esas alan istikrarlaştırıcı dış politikanın uluslararası aktörlere örnek olması temennisinde bulundu.

Ülke olarak alınan tavrın insanlığın ve vicdani duruşun bir gereği olduğunu dile getiren İletişim Başkanı Altun, Emine Erdoğan'ın barış, Gazze'deki çocuklar, mazlum ve muhtaç durumdaki insanlar için gösterdiği samimi gayretin de bu tavrın yansıması olduğunu belirtti.

Sergiye emek veren tüm mesai arkadaşlarına, arşivini açan Türk Kızılay’a, TRT'ye ve Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nin çalışanlarına teşekkür eden İletişim Başkanı Altun, programa katılan Emine Erdoğan'a en kalbî şükranlarını sundu.

İletişim Başkanı Altun, Cumhuriyet'in 100. yılının idrak edildiği bugünlerde sergilenen bu mektupların derin, güçlü ve kahramanlıklar dolu bir tarihe sahip olunduğunu gösterdiğini belirterek tüm şehitlere Allah'tan rahmet diledi.

Emine Erdoğan, "Yüzyıllık Emanet: Kızılay Esir Mektupları Sergisi"nin açılışında konuştu

undefined

Sergi vesilesiyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde davetlilerle bir araya gelmekten büyük mutluluk duyduğunu ifade eden Emine Erdoğan, her karış toprağı cephe hâline gelmiş vatanı, kadını ve erkeğiyle yedi düvele karşı topyekûn savaşarak işgalden kurtarmış bir milletin evlatları olarak Cumhuriyet'in 100. yılını kutladı.

Özgürlük ve bağımsızlık için büyük bedeller ödemiş olmanın verdiği güvenle, daha nice yüzyıllar, birlik ve beraberliği sürdüreceklerini dile getiren Emine Erdoğan, Mete Han'dan bu yana 2 bin yılı aşkın zamandır cesareti ve adaletiyle nam salmış bir orduya sahip olmanın kıvancını taşıdıklarını kaydetti.

"Türkiye'nin varlığı ve kıymeti, her geçen gün daha iyi anlaşılıyor"

Emine Erdoğan, "Askerimizin savaşırken gözettiği hukuku, barışta tesis edememiş devletlerle çevrili bir coğrafyada, her şeye rağmen bir istikrar adası olarak varlığımızı sürdürüyoruz. Bu nedenle gönül coğrafyamızda, Türkiye'nin varlığı ve kıymeti, her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Bölgemizde barışı tesis etmek için seferber olduğumuz bir dönemde Millî Mücadele destanımızı bu anlamlı sergiyle hatırlatan Kızılay'a teşekkür etmek istiyorum." diye konuştu.

Türk Kızılay'ın 1868'den bu yana dünyanın dört bir yanına umut götürdüğünü ifade eden Emine Erdoğan, Kızılay'ın aslında "Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti" olarak kurulduğunu anımsattı.

Emine Erdoğan, yıllarca süren savaşlarda esir alınan asker ve sivillerin kimlikleri ve yerlerinin belirlenmesinden beslenme ve sağlık ihtiyaçlarının karşılanmasına dek pek çok hizmetin Kızılay tarafından yerine getirildiğini bildirdi.

"İsrail ordusu, bir milleti tarihten silmeye çalışıyor"

Emine Erdoğan, ulaşım ve iletişim olanaklarının çok sınırlı olduğu bir çağda, mektuplar, umutlar, elde dikilmiş giysiler, kurutulmuş yiyecekler ve nakit paraların, kıtaları aşarak sahiplerine ulaştırıldığına işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

"21. yüzyılda ise insanlığın gözü önünde Gazze'nin bütün dünya ile iletişimi kesilmiş bulunuyor. Hastaneler, ambulanslar, Kızılay'ın, Kızılhaç'ın depoları, mabetler, okullar hedef alınıyor. Yardım tırları sınırlarda bekletiliyor, sular ve enerji kesiliyor, sahra hastanesine dönüştürdüğümüz gemilerimizin kıyıya yanaşıp tedavi hizmeti götürmesi engelleniyor. Yeryüzünün daha önce hiç görmediği bir vahşet sergileniyor ki savaş demek bile mümkün değil. Yüksek teknolojiyle donatılmış İsrail ordusu, sistematik şekilde sivillere, özellikle çocuklara saldırarak bir milleti tarihten silmeye çalışıyor. Uluslararası hukuka aykırı olarak kitle imha silahları masum yavrulara doğrultuluyor. İnsanı insan yapan değerler kaybediliyor. Uluslararası hukuk çiğneniyor."

undefined

Şair Mehmet Akif'in "ta'una da züldür bu rezil istila" dizeleriyle ifade ettiği gibi günlerden geçildiğine dikkati çeken Emine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu süreçte, ecdadımız gibi bizim de meselemiz toprak değil. Bizim meselemiz, daima insan hakları ve izzet meselesi olmuştur. Vaktiyle fethedilmiş gönülleri yıkmama, acılarına sessiz ve seyirci kalmama meselesi. Meselemiz, bu dünyadan zulmü alkışlayarak mı, mazluma yoldaş olarak mı gideceğimiz meselesidir. Ecdadımız gibi bizim de Gazze'de, Ukrayna'da, Kudüs'te, Yemen'de, Bağdat'ta, Halep'te, Şam'da akan kanın dinmesinden başka hedefimiz yoktur.

Gazze ya da Yemen, Somali, Kudüs, Arakan, hiçbir yerde mazlumların katledilmesine, çocukların, kadınların, yaşlıların üzerine kurşunlar, bombalar yağmasına gönlümüz razı gelmiyor. Bu yüzden dünyanın bütün mazlumlarını emanet addediyoruz ve kalıcı barışı tesis etmek için seferber oluyoruz."

Bütün millet adına bu onurlu rütbeyi kıyamete kadar taşıyacak şehitleri, salonda bulunan yakınları huzurunda saygı ve minnetle andığını belirten Emine Erdoğan, "Şehit olursam ağlama anne." diyerek ardına bakmadan cepheye giden evlatlar yetiştiren evladını kaybettiğinde "Vatan sağ olsun." diyebilen bütün anne, babaları ve gazileri saygıyla selamladı.

Emine Erdoğan, konuşmasının ardından ailelere yakınlarının esaret hayatındayken yazdığı mektupları verdi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Türk Kızılay Genel Başkanı Fatma Meriç Yılmaz da Emine Erdoğan'a eşlik etti.

İletişim Başkanı Altun ve Yılmaz, daha sonra bir mektubu günün anısına Emine Erdoğan'a sundu.

Konuşmaların ardından Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve beraberindekiler, sergiyi gezdi.

İletişim Başkanı Altun'dan Sergi'ye ilişkin sosyal medya paylaşımı

İletişim Başkanı Altun, sosyal medya hesabından “Yüzyıllık Emanet: Kızılay Esir Mektupları” Sergisi’ne ilişkin yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

“Yüzyıllık Emanet Projesi ile vatanımız için büyük bedeller ödeyen, yurdundan, hürriyetinden, sevdiklerinden koparılan savaş esirlerinin hatırasını onurlandırıyor, yüz yıllık emanetlerini vatandaşlarımıza teslim ediyoruz.

1. Dünya Savaşı’nda esir düşen askerlerimizin ailelerine yazdıkları ancak adreslerine ulaştırılamayan mektupları askerlerimizin hayatta olan yakınlarına ulaştırıyor ve halkımızın ziyaretine açıyoruz.

Yüzyıllık Emanet: Kızılay Esir Mektupları Sergisi 7 Kasım - 7 Aralık tarihleri arasında, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi Anadolu Sergi Salonu’nda halkımızın ziyaretine açık olacak.

Tüm halkımız davetlidir.”

İletişim Başkanı Altun’dan teşekkür paylaşımı

İletişim Başkanı Altun, sosyal medya hesabından yaptığı bir diğer paylaşımla “Yüzyıllık Emanet: Kızılay Esir Mektupları” sergisini teşrif eden Emine Erdoğan ve katılım sağlayan herkese teşekkür etti. 

“Türkiyemizin tarihine damgasını vuran istiklal mücadelemizi sağlam temellere oturtan o gizli kahramanların hikâyelerini paylaşıyoruz.

100 yıl evvel, vatanı, milleti ve izzeti için savaşan ve bu savaş esnasında esir düşen asil insanların hikâyeleri…

Bu hikâyelerde hem hasret hem aşk hem merhamet hem cesaret hem de iyilik var.

Bu hikâyelerde Anadolu insanının ak yüzü, irfanı var.

Bu hikâyeler bizim hikâyemiz, bu hikâyeler bizi biz yapan değerlerin hikâyesi.

Bu hikâyeleri bize, Birinci Dünya Savaşı sırasında, Osmanlı Devleti saflarında savaşırken düşman eline geçen esirlerin ailelerine gönderdikleri mektuplar anlatıyor.

“Yüzyıllık Emanet: Kızılay Esir Mektupları” sergimizi teşrif eden Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi'ye ve katılım gösteren herkese teşekkür ederim

AdminAdmin