SİYASET

Ersan Bilgin; ''Türkiye’de sorun “kötü yönetim”dir. ''

Ülkemize ve insanımıza dair daha güzel haberler ve açıklamalar çerçevesinde, değerlendirmelerde bulunmak isteriz. Ancak maalesef 20 yıllık Ak Parti iktidarının icraatları neticesinde fakir, yoksul ve mutsuz bir toplum tablosu ortaya çıkmıştır.

 Ersan Bilgin; ''Türkiye’de sorun “kötü yönetim”dir. ''

Bu sonucun sebeplerini, teşhisi ve tedavisini, çözüm yollarını elbette ortaya koymak vazifemizdir.

Başarısızlığını, yetersizliğini, hatalarını ve vizyonsuzluğunu, kabul etmeye yanaşmayan iktidarın hezeyanlarına, tahammül etmek noktasında, bir sınavdan geçiyoruz.

Hükümetin siyasetin sosyolojisini bozan bu yaklaşımının, toplumun psikolojisinin bozmaması, insanların gerginliğini artırmaması, ne yazıkki mümkün değildir.

- Hemen her gün, farklı alanlarla, farklı konularla ilgili çöküş ve yozlaşma haberlerine şahitlik ediyoruz.

Türkiye, algı üreterek ayakta kalmaya çalışan ve görev süresini uzatmaya çabalayan, Erdoğan ve Ak Parti tarafından, kötü yönetiliyor. İktidar, kötü yönetmenin faturasını ödemek yerine millete ödetmenin derdine düşüyor.

Memleketin imkanları yandaşlara paylaştırılıyor.  Sorunları, borçları, sıkıntıları ise vatandaşa havale ediliyor.

Değerli Kardeşlerim,

Her başarısızlığın, krizin ve kaosun sorumluluğunu dış güçlere, faiz lobilerine, herkesçe malum ülke ve devletlere, düşmanlara, hainlere yükleyen İktidar; kendisini, partisini, ittifak şeriklerini makbul, mazlum ve makul göstermek için müthiş efor sarf ediyor.

Kötü yönetiyorlar fakat kötü yönetimlerini yok saydırmak, gizlemek, gözlerden kaçırmak noktasında, müthiş iyi iş çıkarıyorlar.

Kötü yönetimlerini perdelemek için ise kamplaşma ve çatışma zeminleri üretiliyor. Gerçek hayatta siyasi holiganlık, sosyal medyada ve sanal mecrada trollük özendiriliyor.

Adeta kangren olmuş sorunların çözümünü sağlayacak irade için, tek bir insanın iradesine ve yetkisine dayanan bu sistemin değişmesi, sorunları çözecek idare için ise, Cumhurbaşkanı’nın değişmesi gerekiyor. İşte bu sebeple biz Saadet Partisi olarak, 6’lı masada muhalefet partileri ile memleket ve millet için çözüm yolları arıyoruz… 

Cumhur İttifakı, iktidar olmanın değil iktidarda kalmanın peşindedir. Yarına dair doğru işler yapma hevesleri değil, düne dair yanlış işlerini, gizleme hedefleri var.

Değerli Vatandaşlarımız,

Öyle bir eşikteyiz ki; siyasi alandaki yönetim beceriksizliğini iktisadi kulvardaki bilgi eksikliği ve doğruyu tercihteki yetersizliğiyle destekleyen iktidar; “önce muhtaç et-sonra yardım et” yaklaşımına, dayalı stratejik tavrını, ısrarla sürdürüyor.

Maalesef fakirliğin, işsizliğin, borçluluğun normal, geçinmenin, istihdamın  ve borçsuzluğun “büyük iş” görüldüğü bir Türkiye resmi ürettiler.  

C.Başkanlığı Hükümet Sisteminin de müthiş katkısıyla;  güçlü devlet ve mutlu millet için iki büyük vazgeçilmez, “güven” ve “umut” kaybedildi.  

Finansal alanda paramızın ederi azalırken, toplumsal zeminde paraya verilen değer artıyorsa, aile sayesinde tehlikelerden korunmanın önemini değil de ailenin korunması için çıkarılan kanun tartışılıyorsa, paylaşmak ve bu yolla bereketi artırmaya değil de yarışmak ve bu sayede en fazla pay almaya odaklanılmışsa, aidiyet bitiriliyor, maneviyat yitiriliyor demektir.

Kıymetli Vatandaşlarımız,

Eğitimde öncelikler sürekli değiştiriliyor, teori ve pratik arasındaki çatışma derinleştiriliyor, ne yerli ve milli kalınıyor ne de evrensel olunamıyorsa; maalesef kendi olabilen, kendi kalabilen, kendini gerçekleştiren insandan, onu destekleyecek sistemi kurmaktan da, vazgeçilmiş demektir.

Bütün bu problemlere bağlı olarak, umudu azalan gençler, geçinmekte zorlanan aileler, yokluğun ve yoksulluğun ağır yükünü taşımakta zorlanan anneler, babalar ve eşler çoğaldı.

Kronik hale gelen ekonomik sorunlar; enflasyon, işsizlik, bankalara borçlanma, icra takiplerine muhatap olma sayılarında yeni rekorlar kırılıyor.

Farklı öznelere yönelen ve farklı zeminlerde yoğunlaşan, şiddet sarmalı yaşanıyor.

Madden ve manen yaşanan yokluk ve yoksulluk hali, hem iletişim hem de sinir bozukluğu üretiyor.

Kadınıyla erkeğiyle insanın ve ailenin güçlendirilmesi ve onur noktasında yüceltilmesi odaklı çalışmalar yapmak yerine, başka başka işler yapılıyor… 

Ailenin korunması ve şiddetin azalması için, öncelikle maneviyat noktasındaki eksiklerin giderilmesi, mış gibi hallerinin sona ermesi, kavramların ve kurumların içini boşaltan preagmatist bakışın, terk edilmesi gerekir.

Tüketerek büyüyen, tüketmek için borçlanan, borçlanmak için sürekli talep oluşturan bu döngü,  mutlaka sona ermek zorunda.

İnsanımızı insanca yaşatmanın, haklarına, onuruna, hayallerine ve nihayet kendi hikayelerine sadık kalarak, hayatın içinde tutmanın, devletin en önemli görevi olduğu unutulmamalıdır.

İktidarın tercih ettiği yandaşlara dayalı, siyaset ve iktidar tavrı sona ermeli, kim olduğu, kime yakın olduğu noktasında hiçbir veri üretmeden ve kayırmacılık ya da ayrımcılık gibi gayri insani eylemlere muhatap etmeden her ferdimizi, insanca yaşatma derdini yüklenecek siyaseti esas almalıyız. Bu siyasi bakış ve duruşun menbaı-kaynağı Milli Görüş, mecrası-adresi ise Saadet Partisi’dir.

Değerli Vatandaşlarımız,

Türkiye’de sorun “kötü yönetim”dir. Çözüm, “istişareye dayalı, adil yönetim”dir. Vazgeçilmez sürekli hedef ise “insanca yaşam” olmalıdır.

Toplum tarafında ahlakın, devlet tarafında adaletin, birey tarafında ise hak ve onurun yok sayıldığı, yok edildiği zemini sonlandırmadan, sorunları ne görebiliriz ne de çözebiliriz. .

Adil devleti inşa etmek, adil paylaşımı gerçekleştirmek ve insanca yaşamı, hayata geçirmek noktasındaki, her uzlaşıyı, arayışı ve çabayı değerli görmeliyiz ve değerli görmekteyiz…

Biz Saadet Partisi olarak “en adil ve en dürüst devlet olmayı” önemsiyoruz…

Sözün özü, sorunlarımızı çözmek için insanlarımıza, insanca yaşama imkanı vermeli, bunu başarmak içinse, adil devleti ve adil paylaşımı, öncelikli ve değişmez hedef haline, getirmeliyiz.

Milli Görüş fikrinin ve Sadet Partisi’nin, hem kuruluşuna hem de siyaset kulvarındaki telaşına, yön veren değerler de bunlardır.

İnşallah gerçekten Yaşanabilir bir Türkiye’yi, Yeniden Büyük Türkiye’yi ve Yeni bir Dünya’yı hep birlikte, bu mana ile en kısa zamanda inşa edeceğiz.

 

Değerli İl Başkanım….

Büyük bir hesap bilinci ve büyük bir davanın mensupları olarak, fedakarca ve özveri ile, haftalık toplantılarla, çeşitli vesilelerle, eğitim çalışmalarıyla ve aylık divan toplantıları ile bir araya geliyoruz.

 - Peyami Safa, 'insanları dörde ayırmak! mümkündür' der:

-Keyif/Zevk adamı -Rahat/Tembellik adamı - Menfaat adamı - İdeal/Mefkûre adamı

* İdeal-Mefkûre adamı, bütün güzellikleri, iyilikleri ve hakikatleri içine alan bir hayır için yaşar. Rabbimiz  Hepimizi gerçek manada ideal-mefkûre adamı eylesin...

- Erbakan Hocamız’ın Gümüşhanevi Dergahından arkadaşı Rahmetli Nurettin Topçu, “Yarınki Türkiye’nin kurucuları; yaşama zevki gibi cüce düşünceleri bırakıp, “yaşatma gayesi” gibi yüce duygu ve değerlere gönül vermiş sabırlı ve azimli, ama sade ve samimi olarak çalışan, ruh cephesinin maden işçileri olacaktır.” (Yarınki Türkiye – N. Topçu) …

Merhum Erbakan Hocamız da: “Şu söyleyeceklerime dikkat buyurun; tarih içerisinde yaşadığımız şu kısa anların kıymetini belki bugün anlayamayabiliriz. Ama gün gelecek ne kadar mühim bir vazife ifa ettiğinizi, gelecek nesiller sizi anlatarak ortaya koyacaktır.” Allah sizlerden razı olsun.

Değerli Teşkilat Mensuplarımız,

Seçim iklimine girilmiştir. Önümüzdeki her zaman dilimi çok kıymetli, çok değerli. En doğru, en faydalı ve en etkili çalışmaları yapmalıyız.

Tabi il-ilçe divan toplantıları teknik toplantılardır, muhasebe toplantılarıdır. Raporlar Alındı… Bir kez daha gördük ki, “hiçbir mazeret; başarının yerini tutmuyor”.… İl Divanlar aynı zamanda tüm teşkilatımızın aylık olarak bir araya geldiği toplantılardır, bu sebeple divan toplantılarımız lebaleb olmalı, helvele olmalı, salonlarımız dolup taşmalıdır…

İnsan, insanın ümidi;

Saadet Partisi de Türkiye'nin umududur!

İnanıyoruz ki önümüzdeki dönemde; yarım asrı geride bırakan tertemiz bir mazinin temsilcisi olarak yolumuza daha güçlü, daha kararlı ve emin adımlarla devam edeceğiz.

Ülkemizin ve insanlığın saadeti için ortaya koyduğumuz Milli Görüş İdeallerimizin önemli bir kısmının daha gerçekleştiğini hep birlikte göreceğiz… 

Bizler Saadet Partisi olarak, merhum liderimiz Erbakan Hocamız’ın hedeflerini ve umudunu gerçeğe dönüştürmenin gayreti içindeyiz ve her zaman bu gayreti sürdüreceğiz. Milletimizle birlikte bu yolda muvaffak olacağımıza inanıyoruz.

Kıymetli Kardeşlerim,

Önemli olan edebiyat yapmak değil, Hocamız’ın ve öncü şahsiyetlerin fikriyatına sahip çıkmaktır, ideallerini gerçekleştirmektir. Önemli olan yolu bilmekten ziyade yolda olmaktır.

Erbakan Hocamız, ömrünü Adil Düzen, Milli Görüş İdealleri, Adil Devlet, Adil Paylaşım ve İnsanca Yaşam mücadelesine adamıştır.

Değerli Milli Görüşçüler;

Kendileri için gidişatın vahim olduğunu gören iktidar sahipleri, bizleri birtakım yollara çekmek, vakit kaybettirmek için elbette elinden geleni yapıyor ve de yapacaklar.

Yıllardır sergilenen oyunlar, yeniden sahnelenmek isteniyor ve öyle anlaşılıyor ki seçimler yaklaştıkça bu tür algı operasyonları ve provokasyonlar daha da artacak. Daha çok uyanık olacağız.

Gerçek gündemi karartmak için ortaya attıkları suni, yersiz ve gereksiz tartışmalarla kaybedecek tek bir saniyemiz yoktur.

Hepimiz bu bilinçle hareket etmeli, Saadet Partisi'nin etkisini daha da artıracak hamleleri yapmaya gayret göstermeliyiz.

Ve burada diğer tüm partilerden daha çok bize iş düşmektedir. Çünkü Saadet Partisi, Türkiye'nin sigortasıdır, teminatıdır.

Biz maddi ve manevi sahada tüm insanlığın yüzünü güldürecek ideallerin ve projelerin partisiyiz, biz faklıyız.

Çünkü biz biliyoruz ve yıllardır ifade ediyor ki; bu ülkede insanların derdi ortaktır, huzur, barış ve refah istiyor herkes, emeğinin karşılığını almak istiyor, adalet istiyor, insan onuruna yaraşır şekilde bu ülkede hayat sürmek istiyor; yersiz ve faydasız tartışmaların bu sorunların ve taleplerin üzerini örtmesine kesinlikle göz yummayacağız.

Hocamız’ın şu sözünü hepimiz hatırlarız: - “Cennete girmek için, mutlaka Müslüman olmak gereklidir. Ancak bu dünyada, adil bir düzenin himayesinde, huzur ve emniyet içinde yaşamak için, sadece insan olmak yeterlidir.”

Biz Saadet Partisi olarak, sorun odaklı değil çözüm odaklı siyaset yapmayı tercih ediyoruz. Siyaset her şeyden çok, çözüm üretme işidir.

Hepimiz biliyoruz ki, üzerini öreterek gerçekleri gizleyemezsiniz. Merhamet, şefkat ve adalete dayalı bir yeni anlayışa ihtiyacımız var.

Değerli kardeşlerim, Siyaset ve toplum bir sıkışmışlık içindedir. Bu sıkışmışlık ülkemiz en kısa zamanda çıkacaktır inşaallah…

Özellikle 20 yıldır siyasetinin merkezine ayrıştırmayı, ötekileştirmeyi ve kutuplaştırmayı koyanlar, oturdukları makamları emanet değil de sahipmiş gibi görenler, ilke ve prensip değil menfaati önceleyenler milletimizin ve insanlığın hayrı ve saadeti için Milli Görüş’ün iletişim, diyalog ve etkileşim siyasetini anlayamazlar.

Saadet Partisi’ne siz doğruyu, izlenmesi gereken siyasi çizgiyi, bizim yanlış politikalarımızı, yanlış işlerimizi söylüyorsunuz diyemedikleri için olmadık iftiraları, yalanları atıyorlar…

Nitekim Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ülkemize her yönden zarar verdiği gibi siyasi rekabeti de ortadan kaldırmış ve sıkışmışlığı meydana getirmiştir.

Saadet Partisi olarak, Türkiye’nin önünü açacak, yeni yüzyıla daha güçlü ve daha dinamik bir şekilde girmemizi sağlayacak bu büyük değişikliğin bir parçası olmamız gerektiğine inanıyoruz.

Kurumsallığını kaybetmiş, liyakatli kadroların olmadığı, güvenini yitirmiş, toplumu kavgaya sürükleyen bir devlet yapısının ve siyasetin “Adil Devlet”i doğuramayacağını düşünüyoruz.

Diyalog ve uzlaşı temelinde bir normalleşme dönemi için gayret gösteriyoruz, göstermeye de devam edeceğiz.

Türkiye'nin konuşulamayacak, bir araya gelip konuşulunca da çözülemeyecek hiçbir meselesi yoktur.

Saadet Partisi olarak bize düşen; hak, hukuk, adalet kavramları üzerinde yoğunlaşıp, kutuplaşmalara, kamplaşmalara, yeni gerginliklere ve kısır tartışmalara müsade etmeden meselelerimizi konuşmak, çözüm yolu aramaktır.

İnsanlarımızın mutluluğuna, refahına ve huzuruna odaklanarak, kamplaşmalara, kutuplaşmalara son vererek yeni bir siyasi iklim oluşturmamız gerekiyor.

Bu nedenle; diğer 5 siyasi parti ile birlikte, siyasetin ve toplumun önünü açacak olan sistem değişikliği konusunda “kardeşane bir yaklaşımla” ortak kaygılarımız çerçevesinde bir araya geldik ve bu konuda anlaştık…

6’lı masa kim ne derse desin büyük bir enerji ve sinerji ile devam ediyor…

Türkiye'nin birlik ve beraberliği için bir araya geldiğimiz diğer siyasi partilerimizle birlikte; insanımıza umut olan tarihi adımları atıyoruz, önümüzdeki günlerde çok daha önemli adımları atmaya da devam edeceğiz.

5-6 komisyon çalışmalarını sürdürmektedir…

Değerli arkadaşlar; öyle bir kazanacağız ki; hiç kimse kaybetmeyecek!

Öyle bir masa kurulmuştur ki; burada her bir vatandaşımıza yer vardır!

-Biz o masada, bizi diğer partilerden ayıran farklılıklarımızın üstünü çizmedik. Sadece ortak kaygılarımızın ve hedeflerimizin altını çizdik. Bizi bir araya getiren ortak kaygılarımız, ülkemizin problemlerini çözme irademiz ve insanımıza rahat bir nefes aldırma isteğimizdir.

Hem Türkiye'de hem de tüm dünyada güttüğümüz temel ilkeler bellidir…

-Adalet, ahlak, ehliyet ve liyakat, tek akıl değil ortak akıl, kutuplaşma değil kucaklaşma, hesaplaşma değil helalleşme istiyor, bunun için gayret gösteriyoruz.

-Borca ve tüketime dayalı değil, üretim ve istihdama dayalı, adil paylaşımın olduğu ekonomi diyoruz.

-Günlük siyasi menfaatler ve çekişmeler uğruna milli ve manevi değerlerimizin içi boşaltılmasın, yozlaştırılmasın istiyoruz.

Değerli kardeşlerim…

28 Şubat ile birlikte önü açılanların, vatandaşımızı her açıdan mağdur edenlerin, ülkemizin problemlerini çözmek adına bir araya gelen 6’lı masaya ve özellikle de Saadet Partimize laf etmek hakkı ve haddi değildir!

Bizler, Türkiye’nin "rövanş cumhuriyeti" olmamasını istiyoruz. Bizler, Türkiye’nin geçmişiyle kapatamadığı hesaplaşmaları yüzünden bir türlü geleceğe dönemeyişine son vermek istiyoruz.

-Devlet kurumlarının itibarının kaybolduğu, mülki ve idari amirlerin parti il başkanı gibi hareket ettiği,

-Medyanın, iktidarın otoriter yönelimleri uğruna kamu tarafından finanse edildiği, insanlarımızın fikirlerini özgürce ifade etmeye korktuğu,

-Her türlü hayati kararın tek bir kişinin iki dudağı arasında olduğu, “bürokrasiyi hızlandıracağız” derken istişare mekanizmasının tamamen ortadan kaldırıldığı,

-Bakanların dahi iş yapamaz hale geldiği, millet iradesinin tecelli ettiği Meclis'in fonksiyonlarının bütünüyle ortadan kalktığı,

-“Askeri vesayetle mücadele edeceğiz” diye çıkılan yolun parti oligarşisine çıktığı,

-Böylece; istişarenin, liyakatin, ortak aklın, adalete güvenin, üretimin, adil paylaşımın ve refahın kalmadığı,

-Torpilin, sadakatin, tek tip düşünce yapısının, hukuksuzluğun ve huzursuzluğun hakim olduğu,

-Ve tüm bunların her geçen gün katlanarak, milletimize ağır bir ekonomik fatura olarak çıktığı,

-Alım gücünün gün be gün eridiği,

-Enflasyon, işsizlik ve borçluluk oranlarının ortalığı kasıp kavurduğu, Bu kötü gidişe dur demek istiyoruz ve bunu birlikte başaracağız!

Allah sizlerden razı olsun, çalışmalarımız bereketli, atacağımız adımlar hayırlı olsun.

"İnsanca Yaşam"ın mümkün olduğunu en kısa zamanda gösterecek; ülkemize nefes aldıracak, insanımızın yüzünün gülmesine vesile olacak adımları bir bir atacağız. Kötü Gidişata Birlikte Son Vereceğiz dedi.

 

AdminAdmin