KÜLTÜR - SANAT
Giriş Tarihi : 30-04-2025 17:30   Güncelleme : 30-04-2025 17:32

Türkiye’nin Afrika Politikası Kazan- Kazan İlkesiyle Şekillendi

Dr. Ibrahima CHERIF : Türkiye’nin 2005 yılında “Afrika Yılı” ilan etmesinden sonra Afrika kıtasındaki diplomatik varlığı önemli ölçüde artmış; büyükelçilik sayısı 12’den 44’e çıkartılmış, THY uçuş ağını genişletmiş ve TİKA ile insani yardım, eğitim ve kalkınma projelerinde aktif rol oynamıştır.Türkiye'nin Afrika’ya yönelik yaklaşımı hem ekonomik çıkarlar hem de “kazan-kazan” ilkesiyle şekillenmiştir.

Türkiye’nin Afrika Politikası Kazan- Kazan İlkesiyle Şekillendi

HİSDER (Hikmet İlim ve Sanat Derneği)'in Karatay Belediyesi Şemsi Tebrizi Sosyal Tesisleri’nde düzenlediği “Pazartesi Toplantıları’nda” Gineli Dr. Ibrahima CHERIF, Necmettin Erbakan Üniversitesinde yaptığı doktora çalışması olan “Afrika’da Askeri Darbeler” hakkında slayt eşliğinde dernek üyelerine bilgi verdi.

 

54 ÜLKENİN BULUNDUĞU KITA

2020 yılında Necmettin Erbakan Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamlayan 2019-2020 yıllarında Türkiye’deki Gineli Derneğinin başkanlığını yapan 2025 yılında “Afrika’da Askeri Darbeler” doktorasıyla doktor ünvanını alan Porlanmaz Makinede dış ticaret sorumlusu olarak görev yapan Dr. Ibrahima CHERIF, 54 ülkenin bulunduğu, yüzölçümü 30 milyon km²,nüfusu 1,4 milyar olan Asya’dan sonra ikinci büyük kıta Afrika'da 3 binden fazla farklı etnik grup bulunurken 2 bin dil konuşulduğunu, petrol, gaz, altın, elmas, kobalt bakımından zengin kıtada kakao ve kahve üretimi dünya üretiminin büyük bir kısmını karşılayan Afrika, sahip olduğu doğal kaynakların çeşitlilik ve zenginliğine, devasa maden rezervlerine ve sahip olduğu genç insan potansiyeline dikkat çekmiştir.

 

AFRİKA’NIN GELECEĞİ BERLİN KONFERANSI’NDA ÇİZİLDİ

15 Kasım 1884 – 26 Şubat 1885 tarihleri arasında Almanya ‘da 14 Avrupa devleti ve ABD’nin katıldığı Afrika’dan hiçbir ülke davet edilmediği Berlin Konferansı’nda Avrupalı devletlerin kendi çıkarlarına göre cetvellerle sınırlar çizmesinin olumsuz etkileri günümüzde bile halen devam etiğini ifade eden CHERIF, “Gelişigüzel sınır ayrımları ile aynı kabile üç farklı devlete ayrılmış ya da birbirine düşman ve tamamen zıt iki kabile aynı devlete verilmiştir. Cetvelle sınır ayrımının getirdiği bu sorundan ötürü Afrika ülkelerinde devamlı olarak sınır savaşı, iç savaş, siyasi istikrarsızlık ve halk ayaklanması gibi olumsuz durumlar baş göstermektedir.Bu da doğal olarak Afrika’nın günümüzde yaşadığı maddi, temel ihtiyaç, eğitim ve sanayi gibi sorunlara sebep olmaktadır Diğer tüm kıtalardan daha fazla askeri müdahaleye sahne olmuştur. Tarihsel olarak, Afrika’daki darbeler en yoğun şekilde 1960’lardaki bağımsızlık döneminden hemen sonra başlamıştır. 1960 yılı, birçok Afrika ülkesi için bağımsızlık anlamına gelirken, bu dönemi takip eden süreçte pek çok devlet başkanı ülkeyi silah zoruyla yönetmeyi tercih etmiştir. 1960 ile 1970 yılları arasında, bağımsızlıkların ardından oluşan siyasi ortam, darbelerin ilk dalgasına zemin hazırlamıştır. Soğuk Savaş Dönemi’nde süper güçler arasındaki yoğun rekabet ve tek parti rejimleri ile diktatörlüklerin ortaya çıkışı göz önüne alındığında, bazı üst düzey subayların bir dizi etkenden etkilendiği söylenebilir.”

 

KUKLA YÖNETİMLER

1960 ile 1970 yılları arasında, bağımsızlıkların ardından oluşan siyasi ortam, darbelerin ilk dalgasına zemin hazırlandığını belirten CHERIF, 1980'li yıllar boyunca çoğunlukla askerî kökenli Afrikalı liderler verdikleri sözleri yerine getiremediğini, 1990 ile 2001 yılları arasında ise Afrika'yı yeni bir darbe dalgası sardığını, kötü ekonomik yönetimi düzeltme iddiasıyla subaylar tarafından darbelerin gerçekleştirdiğini üçüncü dalgada 2020'den bu yana Afrika, üçüncü bir darbe dalgasına tanık olduğunu söyledi: “Afrika’daki askeri darbeler, kıtanın tarihsel ve politik gelişiminde önemli bir rol oynamış ve hala birçok ülkede siyasi dinamikleri şekillendirmeye devam etmektedir. Ancak, son yıllarda Afrika’daki darbelerin sebepleri, yöntemleri ve sonuçları değişiklik göstermiştir. Günümüzdeki askeri darbeleri değerlendirirken, eski ve yeni faktörlerin etkileşimi ve bu darbelerin bölgesel, kıtasal ve küresel etkilerini göz önünde bulundurmak gereklidir. 2020’lerin başından itibaren, Burkina Faso, Mali, Çad ve Sudan gibi ülkelerde askerî darbeler olmuştur. Bu darbeler, genellikle hükümetlerin zayıf yönetiminden, halkın memnuniyetsizliğinden ve güvenlik sorunlarından kaynaklanmaktadır. Ancak, son yıllarda bu darbelerin farklı bir boyut kazandığı ve eski yöntemlerden farklı bir şekilde gerçekleştirildiği de söylenebilir.”

 

ASKERİ DARBELERİN NEDENLERİ

Afrika kıtasındaki askeri darbelerin temel nedenleri olarak zayıf devlet yapıları ve kurumsal eksiklikler, siyasal istikrarsızlık ve yönetim krizleri, ekonomik çöküş ve yoksulluk,etnik ve bölgesel çatışmalar, dış müdahaleler ve jeopolitik rekabet,askerî kurumların aşırı güçlenmesi,ideolojilerin etkisi olarak sıralayan CHERIF, “Günümüzde askeri darbeler, eskiye oranla daha fazla medya ve halk desteğiyle şekilleniyor. Sosyal medya, darbeye karşı olan ya da destek veren grupların sesini duyurabilmesine olanak sağlıyor ve bazı darbelerde bu dijital araçların rolü belirleyici olmuştur. Askerî liderler, sosyal medyayı halkla iletişim kurmak ve uluslararası kamuoyunu etkilemek için etkin bir şekilde kullanıyorlar.Kıtasal barış ve istikrarı sağlamak amacıyla bölgesel örgütler Afrika Birliği, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu ve ECOWAS darbeleri engellemeye çalışıyor. Çoğu Afrika ülkesinin bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından, yönetim sorunları siyasi, sosyal, ekonomik ve güvenlik krizlerine yol açmış ve dış güçler arasında çıkar çatışmalarını tetiklemiştir. Mali, Burkina Faso, Nijer gibi ülkeler, IŞİD ve El-Kaide bağlantılı grupların etkisi altında ve bu güvenlik tehditleri hükümetleri zayıflatmaktadır. Bu durum, askerî liderlerin halkın desteğini alarak iktidara gelmelerine olanak sağlamaktadır.” dedi.

 

TÜRKİYE’NİN AFRİKA POLİTİKASI

CHERIF, Afrika’da ABD, Rusya, Çin ve Fransa’nın rolü üzerinde durduktan sonra Türkiye'nin rolüne değindi; “Türkiye, Afrika'da giderek daha fazla etki kazanıyor. Türk hükümeti, hem ekonomik ilişkiler hem de insani yardımlar aracılığıyla Afrika'da nüfuz kazanmayı hedeflemektedir. Türkiye, bazı askeri üsler kurmuş, eğitimler vermekte ve yerel hükümetlerle yakın ilişkiler kurmaktadır. Türkiye’nin 2005 yılında ‘Afrika Yılı’ ilan etmesinden sonra kıtadaki diplomatik varlığını önemli ölçüde artırmış; büyükelçilik sayısını 12’den 44’e çıkarmış, THY uçuş ağını genişletmiş ve TİKA ile insani yardım, eğitim ve kalkınma projelerinde aktif rol oynamıştır.Türkiye'nin Afrika’ya yönelik yaklaşımı hem ekonomik çıkarlar hem de “kazan-kazan” ilkesiyle şekillenmiştir.Türkiye, iktidara gelen askerî yönetimlerle diplomatik ilişkilerini tamamen kesmemekte; bunun yerine mevcut durumu tanımadan ama diyalog kanallarını açık tutarak pozisyonunu korumaktadır.Afrika’da askeri darbeler, karmaşık iç ve dış faktörlerin bir araya gelmesiyle şekillenmiştir.”

 

İçsel sebepler arasında kötü yönetim, ekonomik krizler, artan güvenlik tehditleri ve halkın memnuniyetsizliği yer alırken, dışsal faktörler ise medya, sosyal medya ve dış aktörlerin müdahalesi gibi unsurlarla etkili olduğuna vurgu yapan Dr. Ibrahima CHERIF, son yıllarda bu darbelerin eskiye oranla daha fazla dijital medya desteğiyle şekillenmekte olduğunu, Afrika'nın uzun vadeli istikrarı için güçlü bir demokratik yönetim, ekonomik kalkınma ve bölgesel işbirliği gerekliliğine değinerek sözlerini tamamladı. Sohbetin soru cevap kısmından sonra HİSDER Başkanı Prof. Dr. Önder KUTLU ve Mustafa GÜLER tarafından Dr. Ibrahima CHERIF ‘e dernek plaketi takdim edildi. Toplantı toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

AdminAdmin