GÜNCEL

Orhan Yıldırım: ''Ülkemizdeki Kamusal Eğitimden Mahrum Bırakmaya Kimsenin Gücü Yetmeyecektir ''

Eğitim-İş Genel Hukuk Sekreteri Orhan Yıldırım Konya'daki İş Bırakma eylemindeki konuşmasında, Başöğretmenimizin Atatürk'ün yeni nesilleri emanet edecek kadar güvendiği öğretmenlerin uzmanlığını kendi yeterliliğine bakmadan teste tabi tutmaya, öğrencileri Anayasal hakları olan laik, bilimsel ve kamusal eğitimden mahrum bırakmaya hiç bir kimsenin gücünün yetmeyeceğini söyledi.

 Orhan Yıldırım: ''Ülkemizdeki Kamusal Eğitimden Mahrum Bırakmaya Kimsenin Gücü Yetmeyecektir ''

Türkiye genelindeki Eğitim iş kolunda gerçekleştirilen İş Bırakma eylemini Eğitim-İş Konya şubesi de katılarak, basın açıklaması yaptı.

Gadevat Parkındaki Basın açıklamasına Eğitim-İş Genel Merkez Hukuk Sekreteri Orhan Yıldırım, Konya Şube Başkanı Özgür Ulaş Yiğit, yönetim kurulu üyeleri, sendika üyesi öğretmeler katıldı. Eyleme CHP ve Gelecek Partisi il yönetim kurulu üyeleri de katılarak, destek verdi.

Basın açıklamasının açılışında konuşan Eğitim -İş Konya Şube Başkanı Özgür Ulaş Yiğit, "Bugün eğitim emekçisinin, haksızlıklar karşısında susmayacağını, baskılara boyun eğmeyeceğini, mesleğinin onuruna, çocuklarının geleceğine sahip çıkacağını göstermenin günüdür" dedi.

Eğitim-İş Genel Merkez Hukuk Sekreteri Orhan Yıldırım'da basın açıklamasındaki konuşmasında, hükümetin öğündüğü her şeyin öğretmenlerin eseri olduğunu belirterek,"İktidarın zaman zaman öğündüğü her başarının temelinde öğretmeler vardır. Her şey öğretmenin eseridir. Yıldan yıla haklarımızı gasp ettiler; bizi ayın daha başında kara kara ay sonunu düşünür hale getirdiler; evimize başımız dik, sınıflarımıza kafamız rahat girmemizi engellediler; Başöğretmenimizin bize emanet ettiği öğrencilerimize laik, bilimsel, kamusal, adil ve çağdaş bir eğitim vermemizin önüne geçtiler, yaşanabilir bir emeklilik hayalimizi bile çaldılar; sistematik itibar suikastleri düzenlediler, şimdi ise bu tabloyu daha da beter hale getirecek, hakaret niteliğindeki bir öğretmenlik meslek kanununu önümüze getirdiler. Onlar, elimizde kalanlarda da gözü olduğunu gösterdi; şimdi biz de haklarımızı ve saygınlığımızı teslim etmeye niyetimiz olmadığını göstereceğiz! Bugün “artık yeter!” demenin zamanıdır. Öğretmenlik Meslek Kanunu(ÖMK) çıktı. Bu kanun iş barışını bozacağı gibi, sorunlarımızı çözmek bir yana dursun bize yeni haksızlıkları ve angaryaları dayatacaktır. Başından beri bu yasaya karşı durduk. ÖMK’ ya karşı ilk günden beri itirazın örgütleyicisi olduk. “Öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleğidir” dedik. “Her öğretmen uzmandır, diploması da uzmanlık belgesidir. Siz kendi diplomalarınıza bakın” dedik. “Teslim edilmesi gereken haklarımızı yeni ve keyfi şartlara bağlayan, ezbere dayalı bir sınav sonucunda bizi yeni sıfatlarla ayrıştıracak olan, okullarda çalışma barışını bozacak ve öğretmenin mesai saat dışındaki vaktini de gasp etmeye niyetli bu kanun, sadece eğitim emekçileri açısından değil, tüm eğitim sistemi açısından büyük bir tehdittir” dedik. Fakat, hükümet bu konuda geri adım atmayacağını gösterdi. Şimdi biz de haklı mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi gösteriyoruz" dedi.

Türkiye sendikal mücadelesinde bir ortak duruş sergilendi.

Orhan Yıldırım Türkiye genelinde sendikal mücadelede benzeri olmayan ortak bir duruşun sergilendiğine dikkat çekerek, "Eğitim-İş’in çağrısı ve bu çağrıya yanıt veren eğitim sendikalarıyla birlikte, Türkiye sendikal mücadele tarihinde neredeyse benzeri olmayan bir ortak duruş birlikteliği oluşturulmuştur. Bugün 14 eğitim sendikası olarak üretimden gelen gücümüzü kullanacak, iş bırakarak kararlılığımızı gösterecek, “ders vereceğiz” Taleplerimiz çok açıktır. Öğretmenlik Meslek Kanunu geri çekilmeli ve eğitim sendikaları ile tüm eğitim emekçilerinin görüşlerinin de yansıyacağı şekilde yeniden düzenlenmelidir. İnsanlık onuruna yaraşır ücretler alarak çalışmak bir haktır. Tüm eğitim çalışanlarının yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret artışına ilişkin düzenlemeler yapılmalı ve 1. dereceye gelmiş tüm kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge verilmelidir. Ayrıca eğitim-öğretim yılına hazırlık ödeneği, ayrım gözetmeksizin tüm eğitim çalışanlarına bir maaş tutarında ödenmelidir. Sosyal devlet ilkesi gereği, tüm eğitim çalışanlarına giyim, ulaşım, barınma, beslenme, yakıt, kira yardımı yapılmalı ve aile çocuk yardımı tutarları iyileştirilmeli, vergi dilimi adaletsizliğine son verilmelidir. - Öğrencilerimize öğretebileceğimiz en büyük değerlerden biri adalet iken, eğitimin bu değerden yoksun hale gelmesi kabul edilemez. Kamuda mülakat uygulamasına derhal son verilmeli, her kadro hak edilerek alınmalıdır. Eğitim Anayasal bir hak iken ve bu hakkın ayrılmaz parçası olan barınma, beslenme ve ulaşım konusunda sosyal devletin varlık göstermemesi kabul edilemez. Öğrencilerimizin tüm bu hakları devlet güvencesine alınmalı ve kamusal eğitim sağlanmalıdır. Tarih, eğitim emekçilerinden, çocuklarımızın geleceğinden ve nitelikli eğitim hakkından yana olanları mutlaka yazacaktır. Başöğretmen Atatürk'ün kurduğu ülkede eğitim emekçisini değersizleştirmek, Başöğretmenimizin yeni nesilleri emanet edecek kadar güvendiği öğretmenlerin uzmanlığını kendi yeterliliğine bakmadan teste tabi tutmak, öğrencileri Anayasal hakları olan laik, bilimsel ve kamusal eğitimden mahrum bırakmak kimsenin haddi değildir! Bu gerçeği anlamayanlara cevabımızı hep birlikte vereceğimiz mücadeleyle göstereceğiz! Gücümüz birliğimizde, gücümüz örgütlülüğümüzdedir. Yaşasın Eğitim-İş ve mücadelemiz" diye konuştu.

 

AdminAdmin