GÜNCEL

Müftü Prof Dr. Ali Öge ; ‘’ Konya’da Mevlid-İ Nebi Haftası Dolu, Dolu Yaşanacak ‘’

Konya İl Müftülüğü Mevlidi Nebi Haftasına hazırlıklarını sürdürüyor. Konya İl Müftüsü Prof. Dr. Ali ÖGE Mevlid-i Nebi Haftası ve Camiler ve Din Görevlileri Haftası dolayısıyla basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya İl Müftüsü Prof. Dr. Ali Öge, Müftü yanı sıra il müftü Yardımcısı Kuddusi Uysal ve Mustafa Şimşek katıldı.

 Müftü  Prof Dr. Ali Öge ; ‘’  Konya’da Mevlid-İ Nebi Haftası Dolu, Dolu Yaşanacak ‘’

Konya İl Müftüsü Prof. Dr.  Ali Öge yapmış olduğu  açıklamada ;

''14 Eylül 2024 Cumartesi'yi Pazar'a bağlayan gece Hz. Peygamber (sas) Efendimizin dünyayı Hz. Peygamber (sas) kameri aylardan Rebiülevvel ayının 12. gecesi Mekke'de dünyaya gelmiştir. camilerimizde Kur'an tilavetleri, salavatlar, mevlit programları ve dualarla idrak edilecektir. şereflendirdiği gecenin yıl dönümüdür. 14 Eylül Cumartesi akşamı, Mevlit Kandili tüm Diyanet İşleri Başkanlığımız, insanımız için ele alınması önem arz eden konuları kamuoyunun gündemine taşımayı, bu konuda toplumsal bilince ve hassasiyete vesile olmayı görev kabul etmektedir. Bu itibarla bu sene de 15-22 Eylül 2024 tarihlerinde kutlayacağımız Mevlid-i Nebi Haftası ile Camiler ve Din Görevliler Haftası'nda "Peygamberimiz ve Şahsiyet İnşası"

konusunun ele alınması kararlaştırılmıştır.

Yüce Rabbimiz, insanı en güzel şekilde yaratmış; akıl ve irade ile donatmış, iman-küfür, iyi-kötü, güzel-çirkin, itaat-isyan arasında yapacağı tercihleriyle imtihana tabi tutmuştur. Insanoğlu, Yaratıcısına nasıl kul olacağını, O'na nasıl ibadet edeceğini, çevresiyle olan ilişkilerinde nasıl bir tutum sergileyeceğini ve ebedî hayata nasıl hazırlanacağını, vahiy ve vahyin hayata yansıyan hali olan peygamberler vasıtasıyla öğrenmiştir. Zira insan; hayatın anlamına ve gayesine, varlığın başlangıcına ve sonuna, bilginin kaynağına ve sıhhatine dair tüm sorularına en doğru cevapları ancak vahyi ve sünneti referans alarak bulacaktır.

Şahsiyet, kişiyi tanımlayan, hem doğuştan gelen hem de sonradan kazanılan nitelikleri muhtevi, insanın benliğine ait ruhsal ve manevi özelliklerin tamamını ifade eden bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. "Her doğan fıtrat üzere doğar, sonra annesi babası onu Yahudi yahut Hristiyan veya Mecûsi yapar.” (Buhârî, Tefsîr, (Rûm) 2) hadis-i şerifi; şahsiyet oluşumunda ailenin, eğitimin ve çevrenin önemine dikkatleri çekmektedir.

Hz. Peygamber (sas) cahiliye ortamının ürettiği; fitrata aykırı tutum ve davranışlar sebebiyle karanlıklar, buhranlar ve çatışmalar içinde kalmış insanlığı, Kur'an ve sünnet rehberliğinde aydınlığa, huzura ve barışa kavuşturmuştur. Bu sebeple şahsiyet, kimlik ve kulluk şuurunun oluşmasında hiç şüphesiz Resul-i Ekrem en güzel örnektir. Cenâb-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: "Andolsun, Allah'ın Resulünde sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman ve Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır." (Ahzâb, 33/21)

Hz. Peygamber (sas)'in öğretileri, bir bölgeye, bir çağa, bir mekâna, bir kavme ait değildir. Herkesin ve her çağın ihtiyacı ondadır. Dolayısıyla hangi çağda olursa olsun, hangi bölgede yaşarsa yaşasın, gelişmişlik seviyesi ne olursa olsun insanlığın yegâne kurtuluşu ve huzurlu bir toplumun inşası Hz. Muhammed Mustafa (sas)'in hayatını örnek almaktan geçmektedir.

Şahsiyet inşasında en temel faktör imandır. Iman, Müslümanın şahsiyetini oluşturan; ona kimlik kazandıran, hem dünyasını hem de ahiretini huzurlu kılan büyük bir nimettir. Müslüman, imanının ibadetlerle ve güzel ahlakla kemâle ereceğini ve hayat bulacağını bilir. Müslüman, Allah'a gönülden inanan, ihlasla ibadet eden sorumluluk sahibi insandır. O, fıtratındaki potansiyeli koruyup geliştiren şahsiyet sahibi kişidir.

Bu bağlamda öncelikle Hz. Peygamber'in (sas) mücadelesini, eğitim metodunu ve üslubunu kendimize örnek almak, onu çağımızın insanıyla buluşturmak mecburiyetindeyiz. Onun örnekliğinde tüm değerlerimizi yeniden ihya, işlevselliğini kaybeden fikir ve düşüncelerimizi yenilemek, ifsada sebep olacak yönlerimizi ıslah etmek, güzel ahlak merkezli düşünce, söz, tutum ve eylemleri inşa ve ikame etmek zorundayız. Kur'an ve sünnetin rehberliğinde bilgi ile hikmeti bütünleştiren, hayatı anlamlı kılan değerlerle bilimsel gelişimleri birlikte öğrenen, bütün söz ve davranışlarında sadece alemlerin Rabbinin hoşnutluğunu arayan ve erdemli, vicdanlı, ahlaklı, dürüst, doğrudan ve haktan yana tavır alan şahsiyetli bir nesil yetiştirmek durumundayız. Zulüm, İslam'ın hayat veren değerleri ekseninde yetişen böyle bir nesil değiştirecektir. şiddet ve vahşet sarmalında tarihin en buhranlı dönemine sahne olan dünyanın makus talihini ancak en üst seviyeye ulaştığı zemindir. Cemaatle kılınan her namazda, aynı safta bedenlerin birlikte İslam'da çok özel bir konuma sahiptir.

 Nitekim ve mahzun bırakmamanın yolu, her vakitte icinde ibadet etmektir. Ailelerimiz ve çocuklarımızla kıyamet günü Peygamberimizle beraber olacak 7 grup insandan birisi de, "kalbi mescitlere bağlı camiler inşa eden aziz milletimizden, aynı ilgiyi göstermelerini arzu ediyoruz. mü'minlerdir".

Din Görevlilerimiz ise sevgili Peygamberimizin miras ve emanetini omuzlarında taşıyan, yüce doğumundan vefatına her daim yanında olan, sevincini sevinç, üzüntüsünü keder edinen, yetim ve kimsesizlerin kimsesi olma gayretinde olan, 'Hademe-i Hayrat', 'Gönül Ehli' ve insanlığın iman ve  geleceğe taşınmasını dert edinen, necip milletimizin ahlak rehberleridir.

Mihraplardan ibadet ve hakikate önderlik eden imam-hatiplerimize, Ezan-1 Muhammedî ile gök kubbeyi mamur eden müezzinlerimize, zihinleri, gönülleri ve hayatları Kur'an ile buluşturan Kur'an kursu öğreticilerimize, Kürsülerden hakikatin sesini yükselten vaizlerimize, Teşkilatımıza nitelikli kadrolar yetiştiren eğitim görevlilerimize, Şehirlerin manevi rehberleri müftülerimize ve milletimize hizmet etmeyi en büyük paye sayan bütün teşkilat mensuplarımıza, fedakâr hocalarımıza tekrar teşekkür ediyor, "Camiler ve Din Görevlileri Haftası"nı tebrik ediyorum.''ifadelerine yer verdi.

 

 

AdminAdmin