YEREL

Erdemir: “Kırım Türkleri geleceğe umutla bakıyor”

• Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nde Kırım Tarihi’ni anlatan Sanat Tarihçisi Emekli Dr. Yaşar Erdemir, “Dünyada eşi benzeri olmayan acı, zulüm ve soykırıma uğrayan Kırım Türkleri, yaşadıkları göçlere ve sürgünlere rağmen geleceğe umutla bakıyorlar” dedi. Erdemir, Kırım’da 100.000 Kırım halkının açlıktan öldüğünü, 200.000 Kırım Türklerinin de soykırıma uğradığını söyledi.

Erdemir: “Kırım Türkleri geleceğe umutla bakıyor”

Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nde Kırım Tarihi’ni anlatan Emekli Dr. Öğretim Üyesi Yaşar Erdemir, “Dünyada eşi benzeri olmayan acı, zulüm ve soykırıma uğrayan Kırım Türkleri, yaşadıkları göçlere ve sürgünlere rağmen geleceğe umutla bakıyorlar. Eninde sonunda Kırım’ın bağımsızlığını kazanacağına inancı var.” dedi.

Konya Gençlik Merkezi’nde gerçekleştirilen sohbette Dr. Yaşar Erdemir’e, derneğin teşekkür plaketini Hisder Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Önder Kutlu takdim etti. Sohbete başlarken “Kırım tarihi ile Kırım Türklerinin kaderinin her zaman hassas bir konu olduğunu” ifade eden Erdemir, tarihin bütün dönemlerinde Kırım Türkleri kadar çile çeken bir başka milletin olmadığına dikkat çekti.  

 

Kırım’ı Alâeddin Keykubad Türk Yurdu Yaptı

Altun Orda Devleti’nden Kırım Hanlıklarına, Rusya Çarlığından SSCB, Sovyet Rusya’ya, Rusya Federasyonu’ndan günümüze kadar Kırım tarihini ele alarak anlatan ve Kırım’da yaşadığı hatıraları da paylaşan Dr. Yaşar Erdemir, “Kırım Selçuklu döneminde keşfedildi. Sultan Alâeddin Keykubad, Sinaop’u alıp buraya bir tersane kurduktan sonra şunu söylüyor: “Selçuklu Devleti eğer geleceğini garanti altına almak istiyorsa, Karadeniz’in kuzeyine Kırım’a hâkim olması lâzım.” 1220’li yıllarda Alâeddin Keykubad, Sinop Kalesini almış ve orda bir tersane kurmuş. Sudak alındıktan sonra Kırım Türklerin bir yurdu oluyor. Fatih Sultan Mehmet de, Gedik Ahmed Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunu donanmayla birlikte Karadeniz’e göndererek 1475'te bir kuşatma ile Kefe Kalesi alınıyor. Böylece Kırım Osmanlı himayesi altına giriyor.”

 

Kırım’da 100.000 Kişi Açlıktan Öldü

Konya Kırım Türkleri olarak 1992’li yıllarda Balkanlar üzerinden Kırım’a yaptıkları seyahat izlenimlerini de görüntülü olarak anlatan Dr. Erdemir, vatanları Kırım’a dönen Türklerin naylon çadırlarda ve baraka evlerde yaşadıklarına şahit olduklarını da söyledi. Dünyaca ünlü Kırımlı yazar Cengiz Dağcı ve Türk-İslâm dünyasını zor şartlar altında bir araya getirerek İslâm Konferansının yapılmasına sebep olan İsmail Gaspıralı’dan da bahseden Erdemir, 1917 Bolşevik İhtilâli ve sonrasındaki gelişmelerin Müslüman Kırım Tatarlarının lehine olmadığını ifade ederek şunları söyledi: “Camiler kapatıldı. Tarihi binalar başka şeylere çevrildi. Ezan okunması yasaklandı. Çocukların sünnet edilmesi bile yasaklandı. Dinî nikâh kıyılması da yasaklandı. Türkçe konuşulması da yasaklar arasında yer aldı. Kırım tarihine baktığımız zaman acılarla dolu bir tarihi olduğunu görüyoruz. Kırım, Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra Osmanlı himayesinden çıktı. Bundan sonra 1812, 1828-29, 1860-61, 1874, 1890 ve 1902’de büyük kitleler halinde göçler olmuş. Kırım tarihi göçlerle ortaya çıkmış. Konya çevresine yerleşen Kırım halkı da 1902’li yıllarda göç yoluyla gelenler. 1910-1912 ve 1917’li yıllarda Bolşevik İhtilâlinde Kırım büyük bir kıtlık geçirmiş. Bu kıtlık yıllarında 100.000 kişi açlıktan ölmüş.

 

200 Bin Kırım Tatarı Soykırıma Uğradı

Bolşevik İhtilâlinden sonra çok devlet ve milletler özgürlüğüne kavuşurken Kırım Türkleri ile Ahıska Türkleri’ne devlet kurma hakkı verilmedi. Stalin döneminde baskılar daha da arttı. Stalin’in bir fermanı var. “Bir tane Kırım Türkü kalmamacasına Kırım’ı boşaltacaksınız” diyor. Askerlere verilen bu emir doğrultusunda Kırım Türklerine baskı daha da artıyor. Stalin, “Kırım’ı boşaltacaksınız, Kırım’da taş taş üstüne baş baş üstüne bırakmayacaksınız” diye o meşhur 1944 sürgünü de, 18 Mayıs’ın gecesinde askerler dipçikleriyle bütün evlere girip herkese 15 dakika müsaade edip hiç bir şey alma fırsatı bırakmadan derdes edip yük vagonlarına hepsini topluyorlar. Erkek, kadın, genç, çocuk yaşlı, yürüyemeyecek durumda olan insanları vagonlara dolduruyorlar ve vagonların kapılarını da dışarıdan çiviliyorlar. Dört veya altı hafta süren bir yolculuğa çıkıyorlar. O çivilenmiş vagonlar içerisinde o kadar çok insan ölüyor ki, o ölenlerin cesetlerini bile almaya müsaade etmiyorlar. Dünyada hiç neredeyse olmayan bir soykırım oluyor. Sibirya’ya doğru gidiyorlar. O zaman deniyor ki, Kırım Türkleri’nin yarısı yolda öldü. Kaynaklarda bu yolculukta 150-200 bin kişinin öldüğü bahsediliyor. Ekmek yok, aş yok, su yok, affedersiniz tuvalet ihtiyacını giderecek bir şey yok… Kırım Türklerine tarihte görülmeyen bir soykırım uygulanıyor. Dünyada böyle bir soykırımın örneği de yok. Hiçbir halk böyle bir zulme, katliama maruz kalmamış.

 

Kırım Halkı Umutlu ve İnançlı

Rusya’nın büyük elimine etmesine rağmen, Ruslaştırma politikasına rağmen, dillerini unutturmasına rağmen Kırım’da hâlâ yok olmayan büyük bir altyapı var. 1993’lü yıllarda Özbekistan’dan göç almaya başladı. Ama “su uyur, düşman uyumaz” diye bir tabir var ya 2010’lu yıllara geldiğimizde yine Rus, Rusluğunu yaparak 2014 yılında Kırım’ı ilhak etti. Dünya bunu sadece ufak tefek kınamalarla geçiştirdi. Ama farkındaysanız Ukrayna olayında öyle yapmadılar. Bu emperyalist devletler Ukrayna’ya gösterdikleri sahiplenmenin, aynı hassasiyetin yarısını Kırım’a göstermiş olsalardı, inanın Kırım böyle kalmayacaktı. Çünkü Kırım halkı hâlâ bilinçli, hâlâ tepkili, hâlâ eninde sonunda Kırım’ın bağımsızlığını kazanacağına inancı var. Kırım halkı hâlâ umutlu. Kırım başta olmak üzere insanlarımız hürriyetlerine kavuşup kendi kaderlerini kendileri çizme imkânlarını bulurlar. Ve bizde onlara duacı oluruz inşallah.

 

“Bu Savaşın Kaybedeni Rusya Olacak”

Konya Kırım Türkleri Dernek Başkanı Mustafa Sırrı Demirel de, bir soru üzerine söz alarak şunları ifade etti: “Bizi bu sohbette buluşturan Hider’e ve hocamıza çok teşekkür ederim. Savaş hâlâ sıcak olarak devam ediyor. Ruslar, Kırım’da 18-45 yaş arası sokakta gezen bütün insanları, kelepçeleyip savaşa sürüyorlar. Putin onları savaştırıyor. Amaç ne? Ölsünler diye. Onun için gençlerimiz de acı bir gerçek savaşa gitmemek için ellerini ve ayaklarını kırıyorlar. Mustafa Ağa, Konya’ya geldiğinde bize “Bu savaşın kaybedeni Rusya olacak” diye söylemişti. Bizde inşallah Rusya olacak diye inanıyor ve dua ediyoruz.”  

 

 

AdminAdmin