Bakan Göktaş, A Haber yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, açıklamalarda bulundu.Sosyal medya platformlarının temsilcileriyle bir araya geldiklerini anlatan Göktaş, “Onlara bakanlığımızın çalışmaları ile ilgili kadın-çocuk, engelli-yaşlı ve diğer alanlarla ilgili çalışmalarımız anlattık. Kadın-çocuk özellikle şiddet ile istismar gibi konuları ele aldık. Gelişen ve değişen bir dünyadayız. Sosyal medya burada önümüze önemli bir öğe olarak karşımıza çıkıyor. Diğer yandan dezenformasyonun hızlı şekilde yayıldığı bir mecra. Şiddet içerikleri de hızlı şekilde yayılıyor. Çocuklarımızın maruz kaldığı içerikler var. Şiddet, istismar ve diğer konular noktasında bakanlığımızın hassasiyetleri bu temsilere ilettik. Sosyal medya üzerinden akran zorbalığı, kadınların taciz edilmesi, şantaja maruz kaldığı ortamlar olduğunu bize gelen şikayetlerden biliyoruz. Bu konuda kendileri ile görüşme sağladık. Bir işbirliği geliştirmek istediğimizi ilettik. Çocuklarımızı zararlı içeriklerden korumak adına neler yapabileceğimiz birlikte istişare ettik. Hem kadına yönelik şiddet konusunda hem de şiddet içeriklerinin her türlü toplumsal infiale sebep olacak görüntülerin bu şekilde sosyal medya yayılması noktasında oluşan kötü durumlar için fikir alışverişi yaptık.” ifadelerini kullandı.
“Şiddet kesinlikle normalleştirilmemelidir”
Yapımlarda şiddet unsurunun normalleştirildiğini, dijital oyunlarda şiddetin çok yaygın olduğuna dikkati çeken Göktaş, “Şiddetin her türlüsü çocuk gelişimini olumsuz etkiliyor. Biz daha öncesinde dizi ve film yapımcıları ile bir araya geldik. Bakıldığı zaman kadına yönelik şiddet konusu maalesef dünya da karşımıza çıkan bir oldu. Bu küresel bir meseledir. Biz buna siyaset üstü bakış açısı ile yaklaşıyoruz. Ancak dizilerin içerisinde bu tür sahnelerin ne kadar normalleştirildiğini ve toplumda yaygınlaştırıldığını görüyoruz. Şiddet olgusunun olması bile aslında rahatsız edici bir unsurdur. Hem editörler hem dizi yapımcılarıyla hem sosyal medya platform temsilcileriyle bu konuları ele aldık. Dijital oyunlarda da şiddettin ne kadar normalleştirildiğini görüyoruz. Küçücük çocuklar aslında silah kullanarak bir yerleri tarıyor ve bunu oyun adı altında sunulduğunu görüyoruz. Fakat bu çocuklarımızın gelişimlerine negatif etki oluşturuyor. Şiddet kesinlikle normalleştirilmemelidir. Buna karşı topyekun olarak bir duruş sergilememiz gerekiyor.” diye konuştu.
“Kadına yönelik şiddet küresel bir mesele olarak karşımıza çıkıyor”
“Kadına yönelik şiddet küresel bir mesele olarak karşımıza çıkıyor” diyen Göktaş, şunları kaydetti:
“Bu ülkemizin de kaşı karşıya kaldığı bir durum ve hakikaten bizim buna karşı mücadelemiz kararlı şekilde devam ediyor. Bunu siyaset üstü mesele olarak görüyoruz. Buna karşı sıfır tolerans ilkesiyle hareket ediyoruz. 6284 sayılı kanunumuz bu konuda dünyada eşi benzeri görülmemiş şekilde bir yasal mevzuat olarak hazırlanmış durumda. Şiddet izleme ve önleme merkezlerimiz sayesinden 81 ilimizde 83 tane merkezde kadına yönelik şiddete karşı güçlü bir mücadele veriyoruz. KADES uygulamamızın önleyici bir tedbiri var ve biz anında müdahale edebiliyoruz. Burada hedef odaklı kararlı bir duruş sergiliyoruz. Bir vaka bile bizim için fazla bir vakadır. Amasız, fakatsız mücadelemiz sürecek. Bu konuda devletin tavrı çok net. Kadına yönelik araştırmamızın 2'incisini yapacağız. 10 yıl arayla yapılan bir araştırma ve bizim için kıymetli çünkü burada şiddet uygulayanların profilini araştırmak hem mağduru tanımak önemli. Değişen ve dönüşen dünyada dijitalleşen dünyada şiddettin çeşitleri de farklılaşıyor. Şiddetin kök nedenlerini araştırıyoruz. Türkiye olarak çok güçlü bir yasal altyapıya sahibiz.”
“7 Kasım'da bakanlık avukatları sürece doğrudan müdahil olacak”
Bakan Göktaş, Narin Güran cinayetine ilişkin, “Narin davası hepimizi çok üzdü. Narin hepimizin, Türkiye'nin çocuğu oldu. Biz ilk olayın olduğu andan itibaren psikososyal destek ekiplerimiz köye gitti. Oradaki diğer çocuklara psikososyal destek sağladı. Çünkü olaydan etkilenen pek çok çocuk vardı. Narin'in kuzenleri, okula gittiği arkadaşları bu süreci bir şekilde izledi ve gördü. Çocuklarla hem oturumlar hem bireysel görüşmeler yaptık. 70 kişilik ekibimiz köyde her gün gerekli destekleri sağladı. Özellikle yaşları küçük olan kuzenlerde korku ve endişe vardı. Okula devamsızlık yaptıklarını gördük. İlçe Milli Eğitimi Müdürlüğü ile koordineli çalıştık ve okulda gereken destekleri sağladık. Biz davaya ilk andan itibaren müdahil olduk. Bu Türkiye'nin davasıdır. Narin yavrumuzu hayattan koparanların en ağır cezayı alması için gerekli adli süreci yakından takip edeceğiz. 7 Kasım'da bakanlık avukatları sürece doğrudan müdahil olacak. Bu toplumsal bir yara ancak bakanlık olarak birçok davaya da müdahil olduğumuzu söylemek isterim.” dedi.
Kadınların iş gücüne katılımı
Kadınların iş gücüne katılımı konusunda Göktaş, “Sanayi Bakanlığı ile yaptığımız bir protokol var ve bununla ilgili bir siteyi hayata geçirdik. Bin 200'den fazla kadın kooperatifini hayata geçirdik. Onun markalaşma sürecine ve kadınların kendi işlerini kurmalarına yönelik destek sağladık. Eğitim almalarını sağlıyoruz. Diğer bakanlıklarla politika üretme ve projeler hayata geçirmek adına çalışmalar yürütüyoruz. Kadınların yanında olmaya devam edeceğiz. Kadınların eşit haklara sahip olmalarını hedefliyoruz.” şeklinde konuştu.
Nüfus artış hızındaki düşüş
Nüfus artış hızında bir gerileme olduğuna da değinen Göktaş, “TÜİK'in son verileri alarm vericidir. Tarihin en düşük seviyesinde. TÜİK'e göre doğurganlık oranı 1,51 seviyesine düştü. Nüfusun kendini yenilemesi 2,11'dir. Şu anda bundan çok gerideyiz. Genç bir nüfusa sahibiz, yaş ortalamamız 33. Avrupa'ya göre de çok genç bir nüfusa sahibiz. 65 yaş üstü vatandaş sayımız yüzde 10,2 yani yaşlanıyoruz. Dünya da yaşlanıyor Türkiye de yaşlanıyor. Yaşlanan nüfus ülkeler adına ciddi risk teşkil ediyor. Bazı ülkeler demografi bakanlığı kurdu. Bazı ülkelerde kreşlerin huzur evine çevirmeye başlandığı söyleniyor. Böyle giderse nüfusumuz 2100'de 54 milyona düşecek. TÜİK verileri alarm verici. Doğurganlık hızının düşmesi gelecek için endişe veriyor. Aile odaklı çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu durumun iş gücü piyasasını ciddi etkilemesinden bahsediliyor. Bu seviye gidersek 2100 yılında nüfuzumuz 54 milyona düşecek. Şu anda 85 milyonuz ve bu rakam 54 milyona düşecek. İşte bu noktada TÜİK verileri alarm vericidir. Bu nokta bizim çok önemli adımlar atmamız gerekiyor. Evlenme yaşı da ötelendi. 2 binli yıllarda evlenme yaşı 20 ila 24 arasıydı şu anda 25 ila 29 arasında. İlk bebeğin doğduğu yaşta ötelendi. Nüfus odaklı politikalar çok önemli. Nüfus Politikaları Dairesi kurduk. Nüfus dinamiğini yeniden çalıştırmak için güçlü bir işbirliği gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Aile bireylerinin dijital bağımlılığı
Dijital bağımlılık konusuna da değinen Göktaş, şöyle konuştu:
“Eskiden bağımlılık derken madde, sigara ve alkol akla geliyordu. Teknolojisinin gelişmesiyle beraber artık dijital bağımlılıktan bahsedebiliriz. Gittiğim yerlerde anneler çocukların elinden telefon ve tabletin düşmediğini söylüyor. İnsanlar oradan kendilerine farklı bir kimlik oluşturuyor. Çocukların oralar da radikalleştiğini gördük. Bu konu çok ciddi alarm veriyor. Sosyal medya görmediğiniz, ulaşamadığını ve nereye gittiğini bilmediğiniz bir mecra. Çocuk kimle etkileşim halinde bilmiyorsunuz. Artık yemek yedirmek için bir telefon ve tablet kullanılıyor. Çok vahim bir yere gidiliyor. Çocuklar sosyal medya girmediklerinde kendilerini yalnız ve güvensiz hissettiklerini söylüyorlar. Bu çok ciddi bir durum ve alarma veriyor. Aileler ile iletişimin ne kadar azaldığını gösteriyor. Aile içi iletişimde eksiklik olduğunu görüyoruz. Alkol, sigara, madde bağımlılığından da tehlikeli. TÜİK'e göre çocukların internet kullanımı yüzde 91'e çıkmış durumda.”
Aile ve Gençlik Fonu
Aile ve Gençlik Fonu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyonuyla hayata geçirilen bir proje olduğunu, Meclis'te destek bulduğunu ve yürürlüğe girdiğini hatırlatan Göktaş, “Burada amaç evlenmek isteyen gençlere bu yolculuklarında destek olmaktır. 150 bin TL'lik bir kredi veriyoruz. Bu 2 yıl geri ödemesiz 4 yıl vadeli ve sıfır faizle veriliyor. Pilot bölge olarak deprem bölgesini seçtik ve orada güzel sonuçlar aldık. Sonrasında doğurganlık oranının düşük olduğu Karabük, Bartın ve Zonguldak'ta yaygınlaştırdık. Proje ilgi giderek artıyor. 13 bin 477 çiftimiz başvurdu, 5 bin çiftimiz yararlandı bugüne kadar. 750 milyon liralık kredi desteği sağlandı. Daha çok gencimiz yararlansın diye kriterleri genişlettik.” dedi.
“Sosyal risk haritası” ve “aile rehberi sistemi” projelerine ilişkin Göktaş, “Hizmetlerimizin temeli ailenin korunması ve güçlendirilmesi var. Amacımız şiddet vakaları gerçekleşmeden önlemek. Önleyici tedbirler açısından bu çok önemli. Doğru zamanda doğru müdahale yapılırsa sonuç alınır. e-Devlet, merkezler ile Alo 183 ve 144 hatları devrede. İstiyoruz ki her ailenin bir aile rehberi olsun. Bizim amacımız güçlü aile, güçlü toplum.” diye konuştu.
KAYNAK. bAKANLIK RESMİ SAYFSI