Konya 2021 5. İslami Dayanışma Oyunları kapsamında Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi öncülüğünde ‘İslami Dayanışma Oyunları’ sempozyumu düzenlendi. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Ötekileştirici, dışlayıcı ve küçümseyici yaklaşımlardan kaçınmalıyız” dedi
Konya 2021 5. İslami Dayanışma Oyunları kapsamında Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi öncülüğünde ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Pakistan Hamdard Üniversitesi, Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya İl Müftülüğü ve Gençlik Spor Bakanlığı ortaklığında ‘İslami Dayanışma Oyunları’ sempozyumu düzenlendi. Selçuk Üniversitesi Kampüs Camii İmamı Mustafa Güney’in gerçekleştirdiği Kuran tilaveti ile başlayan sempozyumun ilk konferansını ‘İslam Dünyasının Geleceği, İmkanlar ve Sorumluluklar’ başlığı ile Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş verdi. Sempozyumda ayrıca Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Aksoy; İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCIA) Genel Direktörü Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç, Gençlik ve Spor Bakanlığı Bakan Yardımcısı Halis Yunus Ersöz, Konya İl Müftüsü Doç. Dr. Ali Öge, Konya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Uzbaş ve Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir de selamlama konuşması yaptı. Düzenlenen sempozyuma çok sayıda akademisyen ve sporcu da katılım sağladı. Toplamda iki gün sürecek sempozyumda 6 konu başlığı ele alınırken yurtiçi ve yurtdışından toplam 50’ye yakın akademisyen de sunum yapacak.
İSLAMİ DAYANIŞMA OYUNLARI BERABERLİK İÇİN BİR VESİLE
Sempozyumun açılış konferansını yapan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Konya'da olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade ederek pek hepinizi Allah'ın selamı ile selamlıyorum. Dayanışma, kardeşlik ve bunlara dayalı programlar hakikaten sevgi medeniyetinin şehri ve Mevlana'nın şehri Konya'ya çok yakışıyor. Bugün de onlarca ülkeden kardeşlerimizin buluştuğu Dayanışma Oyunları vesileyle İslami dayanışma sempozyumuna katılmış bulunuyoruz. Birlik beraberlik ve kardeşlik, durup dururken olmaz. Vesileler lazım. İşte bu vesileleri en güzel bir şekilde değerlendirmeye gayret ediyoruz. Bu oyunlar da bu vesileler arasında. Sonucu hayırlı, bereketli ve verimli olur inşallah. Önemli bir sempozyumda bir aradayız. Kaosların ve ayrışmaların gölgesinde bir çıkış yolu arayan Müslümanların vahdet ve dayanışmasına ışık tutacak bir organizasyonun içindeyiz. Bu sempozyumda ortaya konacak tebliğin dünyanın geleceği için yeni ufuklar açacağına inanıyorum. Zira bundan 14 asır önce Müslümanlar cehaletin karanlığında bocalayan insanlığın önüne vahyin rehberliği ve Hz Muhammed’in örnek şahsiyeti öncülüğünde yeni bir ufuk açmışlardı” ifadelerini kullandı.
MÜSLÜMANLAR İMAMESİ KOPAN TESPİH GİBİ
İslam dünyasındaki ayrışmaya da işaret eden Erbaş, “Bugün ne yazık ki özgür düşünce ve hür iradeyi besleyen ırk, dil, mezhep ve meşrep farklılıkları maalesef ayrılık ve kavga sebebi olarak telakki edilmektedir. Allah Resulü efendimizin Arafat'ta Veda hutbesinde bütün insanlar çağrısını her vesileyle tekrarlıyoruz: ‘Hepiniz Ademdensiniz, Adem ise topraktandır. Üstünlük ancak takvadadır.’ Yine Hz Ali'nin sadece Müslümanlar için değil bütün insanlığı birliğe beraberliğe ve barışa çağırmak için söylediği ‘İnsanlar ya dinde kardeştir ya da yaratılışta eştir’ ifadesini de hatırlıyoruz. Bugün birbirine duyarlı, bir binanın tuğlaları gibi bağlı ve bir tarağın dişleri gibi yan yana olması gereken Müslümanlar maalesef imamesi kopan tespih taneleri gibi her biri bir yana dağılmış vaziyette. Geldiğimiz noktada bizim İslam'ın hızla yayılmasındaki temel saikleri yeniden hatırlayıp yapışmamız gerekiyor, aslımıza rücu etmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
KURAN VE SÜNNET EN BÜYÜK İMKANIMIZ
İslam’ın dayanışmayı ve kardeşliği esas aldığını da vurgulayan Erbaş, sözlerine şöyle devam etti: “İslam’ın zaferi kılıçla olmadı, savaşla olmadı. Toprakları fetihten önce gönülleri fethetti Müslümanlar. Bugün de bütün insanlığın sorunlarını çözme noktasında Kur'an ve Sünnet bizim için en büyük imkândır. Kur'an'dan ve sünnetten yeterince faydalanamadığımız için bugün İslam hâkimiyeti kuramıyoruz. Geçmişte olduğu gibi bugün de öncelikli sorumluluğumuz Kur'an'ı ve sünneti doğru anlamak. Bu noktada Kuran ve sünneti önemli bir pusula olarak görmeliyiz. İslam’ın gölgesinde o köklü kardeşliği bugün yeniden canlandırmak bizim elimizde. Medeniyet köklerimizden neşet eden bu mefkureyi, çağın gerçekliklerini dikkate alarak yeniden ihya etme becerisini mutlaka göstermeliyiz. Bütün boyutlarıyla İslam'ın hayat anlayışını, adalet ve merhamet idealini, hukuk ve ahlak ilkelerini bilimden teknolojiye, ekonomiden sanata, eğitimden spora her alana teklif etmenin gayreti içerisinde olmalıyız. Diğer taraftan sorunlarımızı kendi imkanlarımızla çözebilmek için Müslümanlar olarak daha fazla gayret göstermeli ve birliğimizin ve ortak değerlerimizin farkına varmak için daha çok bir araya gelmeliyiz. Ötekileştirici, dışlayıcı ve küçümseyici yaklaşımlardan kaçınmalıyız. Cimrilik yerine cömertliği, tefrika yerine vahdeti, çatışma yerine dayanışmayı esas almalıyız. Her türlü hayır yolunda dayanışmak, iyilik ve takvada yardımlaşmak İslam'ın sosyal hayatı düzenleyen en temel şartlarındandır.”
BİZİ BİRLEŞTİREN BAĞ İMANDIR
Sempozyumun açılış ve selamlama konuşmasını yapan Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, “İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından düzenlenen ve dört yılda bir yapılan 5. Müslüman Halklar Dayanışma Oyunlarının Konya’mızda yapıldığı bu günlerde, bizler de Uluslararası İslamî Dayanışma Sempozyumu’nu yapıyoruz. Bu milletler arası sempozyumun amacı, İslam ülkeleri arasında dini, sosyal, siyasi, ekonomik, ilmî, fikrî ve kültürel alanlarda işbirliğini artırmanın önemine katkıda bulunmaktır. Hangi ırktan, hangi mezhepten, meşrepten, hangi renkten, hangi cinsiyetten ve hangi coğrafyadan olursak olalım, bizi birleştiren ve bütünleştiren bağ, iman bağıdır. Bu bağ kadın-erkek bütün müminleri sarsılmaz bir irade ile birbirine bağlamış ve bir araya getirmiştir. Bu kardeşlik bağı sebebiyledir ki, dünyanın neresinde olursa olsun Müslümanlar birbirinin kardeşleri olduğunu asla unutmayacaklar, sevinçleriyle sevinecekler, kederleriyle kederlenecekler, paylaşma ve sosyal dayanışma ahlakıyla birbirlerine destek çıkacaklardır. İslam ülkeleri arasında dayanışmanın ilk kuralı, Müslümanların yaşadıkları kendi toplumlarında sonra da İslam milletleri arasında kardeşliği tahrip edecek her türlü davranışlardan uzak durmalarıdır. Bu noktada, yıpranan kardeşlikler tamir edilmeli, birlikteliği pekiştirici değerler ise korunmalıdır. Ayrıca uluslararası düzeyde, Müslümanlar arası birliği pekiştirme yolunda fikri, ilmî, kültürel, iktisadi, sosyal ve dini ilişkileri artırıcı organizasyonlara imza atılmalıdır. İşte bugün burada gerçekleştirdiğimiz İslami dayanışma sempozyumu da bunun bir örneğini oluşturmaktadır” dedi. Selçuk Üniversitesi Rektörü Aksoy ise yaptığı konuşmada dayanışmanın önemine vurgu yaparak İslam dünyasının birliğe duyduğu ihtiyaca dikkat çekti. Gerçekleşen sempozyumun açılış programı hediye takdimi ve toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.
