https://www.ureticihaber.com/files/uploads/user/63cd70e5fa353b1d2ac198c12ead214f-1ea79ddf463ed1154026.jpg
Muhammed Kemal Erdem

TURGUTOĞULLARI VE SEYDİŞEHİR – 3

1122 kez okundu.

Bildiğiniz üzere son dört haftadır yazılarımızda Turgutoğullarını anlatıyoruz. İlk iki yazımızda Turgutoğulları’nın siyasi hayatını ve yaptırdıkları hayır eserlerini, ardından gelen yazılar da ise Seydişehir ile olan ilişkilerini anlattık. Bu yazımızda da Turgutoğulları ve Seydişehir ilişkisine dar çarpıcı bilgiler eşliğinde Turgutoğulları yazı dizimize son vereceğiz

Yazı dizimizin önceki bölümlerinde de belirttiğimiz gibi, Turgutoğulları, sıradan bir Türkmen aşireti değildi. Anadolu Selçukluları döneminde uç beyi olarak ardından da Moğol istilası dönemlerinde yoğun olarak Anadolu’ya göç etmiş bir Türk beyliğidir. Beyliğin kurucusu kabul ettiğimiz Turgut Bey’in Seyyid Harun Veli’nin çağdaşı Didiği Sultan ile olan ilişkileri nedeni ile Seydişehir’de Turgutoğulları için önemli bir merkez olmuştur.

Turgutoğulları’nın Seyyid Harun Veli ve soyundan gelenler ile ilişkisi yalnızca Seydişehir sınırları içerisinde de kalmamıştır. Örneğin 1520’li yıllara ait tahrir kayıtları incelendiği zaman, o dönemde Turgutoğlu toprağı olan, günümüzde ise Konya / Yunak ilçe sınırları içerisinde yer alan Turgut kazası, Kabaklu köyünde Seyyid Harun Veli soyundan 22 kişi yaşamaktadır. Kayıtlarda  "Cemâ'at-ı EvIâd-ı Seyyid.” Olarak geçen bu kişiler Turgutoğulları’ndan ayrı kabul edilerek Seyyid oldukları için vergiden muaf tutulmuşlardır. Bu soy Turgutoğulları içinde eriyip kaybolmadan 1591 yılında 43 kişiye kadar ulaşmıştır. Fakat daha sonra göçler ve iskân politikaları nedeni ile Turgut’tan ayrılmışlar ve kayıtları kaybolmuştur.

Seyyid Harun Veli soyundan gelen bu kişiler Osmanlılar döneminde bir iskân politikası olarak mı Turgut’a göç ettiler yoksa bir husumet yüzünden mi Seydişehir’i terk ettiler maalesef bilemiyoruz.  Kesin olan Seyyid Harun Veli soyundan gelen bir grubun geçmişte Turgutoğulları’nın merkezi kabul edebileceğimiz Turgut’ta yaşamış olduklarıdır.

 Seydişehir tarihinin temeli kabul edilen ve Seydişehir’in kuruluşunu anlatan Malakat-ı Seyyid Harun Veli adlı eser 1554/55 yılında, Seyyid Harun Veli’nin ölümünden yaklaşık 230 yıl sonra yazılmıştır. Bu eser yazılırken Seyyid Harun Veli Camii avlusunda bulunan Turgutoğulları türbesi inşa edileli yüz yıldan uzun bir süre olmuş, Seyyid Harun Veli soyundan gelenlerde çoktan Turgut’a göç etmişlerdi.

Peki, neden Malakat-ı Seyyid Harun Veli’nin yazarı Abdülkerim Bin Şeyh Musa eserinde Turgutoğullarından ve Turgut’ a göç eden bu soydan neden hiç bahsetmemişti?

Bildiğiniz üzere Osmanlı – Karamanoğulları mücadelesi çok uzun yıllar devam etmiş, Fatih Sultan Mehmet yıllar süren bu mücadeleye ancak Seydişehir, Beyşehir, Akşehir, Konya Gevele kalelerini yıkarak son verebilmişti. Uzun süren bu savaşlar yüzünden Karamanoğulları ve Turgutoğulları’nın Osmanlılar nezdinde iyi bir intibaları yoktu. Kitap yazıldığı dönemde ise Seydişehir kesin olarak Osmanlı toprağına katılalı yetmiş yıldan uzun bir süre olduğu için Abdülkerim Bin Şeyh Musa’nın eserde Turgutogulları’ndan bahsetmekten çekinmiş olduğunu varsayabiliriz.

Abdülkerim Bin Şeyh Musa Karamanoğulları ve Turgutogulları’ndan bahsetmekten çekinmiş olsa da geçmiş vakfiyelerden doğru bilgilere ulaşabiliyoruz. Örneğin Karamanoğlu 2. İbrahim Bey’in Ulu Kilise köyündeki arazileri ve azatlısı Bahadır Ağa’nın Yenice Köy ’deki arazilerin gelirini Seyyid Harun Veli zaviyesine bağışlaması,  bu gelirlerden bir kısmının Turgutoglu Rüstem Bey oğlu Ali Bey ve evlatlarına ayrılması, Rüstem Bey’in Kavak köyünde çiftliği olduğu ve gelirini bağışlaması Turgutoğullarının Seydişehir için ne derece önemli olduğunu göstermesi açısından önemlidir.

 

Yine örneğin yolunuz bir gün Konya Yusuf Ağa kütüphanesine düşerse Mefatihül Gayb adlı eserin birinci cildinin ilk sayfasında “Bu tefsiri sayın büyük Emir Rüstem Bey oğlu Halil Bey, Şeyh Sadreddin Konevi zaviyesinde 1431 senesinde vakfetti. Kimseye kalamaz ve bağışlanamaz” yazdığını göreceksiniz. Burada adı geçen ve kütüphanesinden daha birçok kitabı bağışlayan Halil Bey’in babası olan  ‘Sayın büyük Emir Rüstem Bey’, Seydişehir’de türbesi bulunan Turgutoğlu Emir Rüstem Bey’den başkası değildir.

Bu yazı ile birlikte toplamda beş köşe yazısı ile Seydişehir’de Turgutogullari adına farkındalık oluşturmaya çalıştım. Zira ilçemizin Seyyid Harun Veli, Şeyh Hacı Abdullah Efendi ve Mahmut Esat Efendi dışında öne çıkan bir tarihi kişiliği maalesef bilinmiyor. Artık bu çemberi genişletmeli, Seydişehir tarihini zenginleştirmeliyiz.  İlk olarak Seydişehir tarihinde önemli bir yeri olan Turgutoğulları’nın isimlerini yaşatarak bu farkındalığı kalıcı hale getirebiliriz.

Sizce de ‘Emir Rüstem Bey Caddesi’, ‘Turgutoğlu Parkı’, ‘Turgutoğlu Ali Bey Kütüphanesi’ gibi isimler Seydişehir’e yakışmaz mi?

Neler Söylendi?