Sevgili Arkadaşlarım, Kıymetli Dostlarım, Canlar,
Geçen günlerde büromuza ziyarete gelen dünyevi hiçbir beklentisi olmayan iki gerçek dost Ahmet Ünver ve Osman Kabalcı ile dostluk üzerine sohbet ettik.
Yaşadığımız şu yalan dünyada dostluk, hayatımızın olmazsa olmazıdır. Bu sebepten dolayı bu güne kadar hakkında çok şey söylenip yazıldı. Dostluk lakin nasıl bir dostluk ve ne özellikte bir dostluk? Asıl sorun burada. Günümüzde dost edinmek kolaydır ama önemli olan, gerçek dosta ulaşmaktır. Bunun yolu da niceliğe değil, niteliğe dayalı dostlar edinmekten geçer. Muhakkak hemen hemen herkesin çevresinde iki tür dost vardır. Gerçek samimi olan dostlar ve riyakâr yüzüne gülen arkadan iş çeviren sahte dost görünümlüler. Gerçek dostlar, iyi günde de kötü günde de yanımızda olurlar. Ancak asıl beklentimiz, dostlarımızın kötü günde yanımızda olmalarıdır. “Gerçek dostlar yıldızlar gibidirler, karanlık çökünce ortaya çıkarlar.” Hemen herkesçe bilinen, “Dost kara günde belli olur.” atasözünün anlatmak istediği gibi. Gerçek dostların en iyileri, yalnızca kötü günde yanımızda olanlar değil; gerektiğinde kendini bizim için tehlikeye atabilenlerdir “Gerçek dost, düştüğünde sana yardım eden değil; seni düşürmemek için düşmeyi göze alan kişidir.” Herkesin özlediği dostluk bu değil mi? Gerçek dostlar, gerektiğinde arkadaşlarını uyarırlar kimi zaman bunu acımasızca yaparlar. Önemli olan bu tür uyarılara gücenmek yerine, onları dikkate almaktır. Atalarımızın; “Dost dostun ayıbını yüzüne söyler.” , “Dostun attığı taş baş yarmaz.” sözleri boşuna değildir.
Sahte dostlar iyi gün dostlarıdır. Bu tür dostlar, iyi günlerinizde çevrenizde pervane gibi dolanırlar. Çünkü onlar için çıkarları ön plandadır. Nerede çıkarlarına uygun bir ortam varsa hemen oraya ateş böceği gibi üşüşürler. Bala konan sinek gibidirler. Böyle dostları kara gününüzde yanınızda göremezsiniz. Artık sizden alacakları bir şey kalmamıştır; dolayısıyla sizle olan bağlantıları kesilmiş, dostlukları da bitmiştir. Sahte dostların en kötüleri, yüzünüze gülerken kuyunuzu kazmaya fırsat kollayanlardır. Başka bir deyişle; “Sahte dost sabun gibidir, elinizi yüzünüzü yıkar; ama ayağınızı kaydırır.” Böyleleri, dostça davrandıklarını sağmal inek gibi görüp iliklerine dek sömürürler. Ne yazık ki günümüz dostluklarının çoğu sahtedir. Ancak başımıza bir felaket geldiğinde anlarız kimlerin gerçek dostlarımız olduğunu. Gönülden yaralanırız. Sayısıyla övündüğümüz dostlarımız bir anda yok oluvermiştir. Oysa binlerce dost görünenimiz olacağına, bir sağlam dostumuz olsa yetmez mi? İnsan gerçek dost için gerekirse canını bile vermez mi? Mevlana’nın şu deyişindeki güzelliğe bakınız: “Dost ise düşünme; ver ömrünü, gitsin. Dost değilse hiç bekletme; yol ver, gitsin.”
Sevgili Dostlarım, Canlar,
Dostluğun erdemliği sevmektir. Gönülden, yürekten, karşılık beklemeden sevmek. Gerçek bir sevgidir bu mert, olgun ve kararlıdır. İşte en çok ihtiyaç doyduğumuz ama karaborsaya düşen bir türlü bulamadığımız gerçek değer budur. Çünkü iyiliksever ve cömert değiliz. Dostluğumuz için birçoğumuzun para hırsından, olgun insanlar arasındaki mevki ve şöhret mücadelesinden daha büyük bir felaket olamaz biz o felaketi üzerimizden eksik etmemişiz. Dostun bizden yardım istemesini bile beklemeden yardım isteği duymamışız, çünkü “her yardımın bir karşılığı mutlaka vardır” diyen bir nesil yetiştirmişiz.
Peki, ne zaman kendimize geleceğiz?
Gönlünüzdeki tıkanıklığı, üzüntümüzü, korkumuzu, umudumuzu, sırlarımızı, içimizi karartan buna benzer her şeyi sayıp dökebileceğimiz bir dosttan başka hiçbir şeyin iyileştiremeyeceğini anladığımız zaman. İçini dökecek arkadaşı olmayan, kendi yüreğini kemiren insanlar olduk. Ama dostluğun önemine ilişkin sözlerimi bitirirken, şunlar aklınızdan hiç çıkmasın diyorum:“Bir dosta içini açmak dosta söylenen sevinç iki kat olur, acı ise yarıya iner.” Velhasıl kelam gerçek dost her insana nasip olmayacak hazinelerdendir. Her insanın hayatında en azından bir yahut iki tane olmasını dilediğimdir. Çok olmasına lüzum yok, zaten olamaz da.
SAYGILARIMLA VESSELAM.