Evet sevgili arkadaşlarım kıymetli Kardeşlerim Hayat dediğimiz yaşam sandığımız kadar kısa değil, bazen insan iki haftayı iki yıl gibi yaşıyor. Bedenimizde bir ağrı sızı varsa gecenin dakikaları bitmek bilmiyor sanki. İnsan işte o zaman hatırlıyor darda kalmışları, yolda kalmışları, düşkünleri ve hastaları. Sanki daha önceleri bilmediği bir dünyanın kapıları ve pencerelerini aralıyor. O dünya acı çekenlerin, yalvaranların, yakaranların ve sabredenlerin dünyası. “Allah sabredenlerle beraberdir” ayetini canı gönülden hissediyor muyuz acaba ?
Sevgili Kardeşlerim Canlar , Bizleri Allah hayatta tuttuğunu, O'nun sağlık ve nimet verdiğini dilerse tüm verdiklerini geri alabileceğini ve Rabbimiz karşısındaki aciziyetimizin bilincinde değilsek maalesef kibir içinde yaşıyoruz demektir. Kibir ise kendine benlik verir, kendini herkesten daha fazla sevdirir, çıkarıyla ters düşen her şeyi kötüler ve bencil istek ve tutkularını önde tutar. Tüm duygularının üstündeki büyüklük duygusu vefayı, şefkat, merhamet ve koruma duygularını yok eder. Gerektiğinde yalan da söyler, anlamsız ve boş konuşur. Kalbinde gerçek sevgi olmaz, kalbi Allah aşkıyla dolu insanda ise kibir olmaz. Allah'ın sonsuz gücünün bilincindeki insan, kibirlenmeye güç yetiremez. İnsan hem acizliğini bilip aynı zamanda da büyüklenemez. İçinde büyüklük duygusu taşıyan kişi, ilgi hep üzerinde olsun ister. Mal, mülkte, servetinin çoğalma tutkusu da bu nedenledir. Çoklukla övünür, gösteriş yapar, insanlara ve çevresine hakim olmak ister. Gözünde büyüttüğü, gururlandığı zenginlik, güzellik, makam, kariyer, gibi konuları özellikle sıkça gündeme getirip övgüleri toplamaya çalışır. Oysa tüm bunlar, Allah'ın belirlediği kader doğrultusunda sahip olur. Her şey ona bir imtihan konusu olarak verildiği halde gurura kapılır, haksız yere büyüklenir. Sanki Küçük dağları o yaratmış gibi.
Sevgili kardeşlerim değerli arkadaşlar Hayat sürprizlerle dolu, o hayat bizlere habire bir şeyler öğretmek için çırpınıyor, biz bu çırpınışı aylar sonra fark edebiliyoruz. Geç kaldım, nasıl da akıl edemedim diyoruz kendi kendinize. Yaşadığımız her tecrübe beraberinde tefekkürü de akla getirmeli, bize bildirilmek istenen fakat bizim farkına bile varamadığımız bir çok hakikat var. Namaz hayır ve dua ile yardım o zaman ilham oluyor. Bunun için sanki kalp gözümüzün açılmış olması gerekli, sözünü etmek kolay da nerede bizim hakikate erdiğimiz günler. İmtihanlar çeşit çeşit, renk renk, beğen beğen al. Yeter ki, imtihanın imtihan olduğunu fark et. Anla ki, yeryüzünde pek çok insan senin ruhunun bile duymadığı zorluklarla, ağrılarla, acılarla imtihan olunuyor. Sevgili kardeşlerim değerli arkadaşlarım bilemezsin insan çok büyük ameliyattan sonra nelerle karşılaşıyor ve neler yaşıyor. Tabii ki Rabbimiz kimseye kaldırabileceğinden fazlasını yüklemez, bunu da yaşayarak görüyoruz zaten. Allah’ım bizlere kendini sık sık hatırlattığın için, sabretmenin gereğini unutturmadığı için, şükretmeyi de hatırlattığın için sonsuz hamd-ü senalar etmeyi hiç mi hiç unutmayalım halimize hamd olsun.
İşte kibirsiz hayat böyle olanı diyerek ,Kibirli insan hep nefsini gözettiği halde gerçek mutluluk ve huzuru da bulamaz. Sahip olduklarıyla kibirlenirken, kaybetme olasılığının verdiği korku ve tedirginliği yaşar. Sahip olamadıkları yüzünden ise eziklik hisseder, her durumda mutsuzdur. Oysa insanın nimetlerinin artırılması ya da eksiltilmesi, kendisindeki bir özelliğinden kaynaklanmaz. Allah, verdikleri ya da vermedikleriyle kulunu sınav eder. Önemli olan dünyevi meta değil, insanın ruhu ve Allah'a olan yakınlığıdır. İnsan ruhundaki nefis denen anarşiyi Allah sevgisi ve Allah korkusu önler. Allah’a aşkla bağlı insan, O’nun buyruklarına çok titiz olur. Kalbindeki derin Allah aşkı ve korkusu nedeniyle içi içine sığmaz. Güzel ahlaka, nimet ve güzelliklere kavuşmuş olmanın verdiği mutlulukları yaşar. En önemlisi ise Allah’ın sonsuz gücünün kontrolünde olmanın, O’na yakın olmanın mutluluğudur. İnsan, eski bütün alışkanlıklarını; kibir, şüphecilik, dünya hırsı, çıkarcılık gibi nefsani duygularını bırakmalı, Allah’a saf ve temiz olarak, tam bir teslimiyetle teslim olmalı. Sonsuz mutluluğa kavuşmak için insan yalnızca nefsinden vazgeçmeli, kenara koymalı.
Yaşanması gereken yüzeysel bir iman değildir. Yıkılmayan, gerçek ve derin bir iman en büyük nimettir. Samimi insan ruhunu besleyip derinleştirdikçe, Allah'ın sonsuz kudretini ve kendi aczini kavrar. Boyun büker, Rabbine teslim olur, O’na kul olur. Bu derin imana sahip insan, büyük bir güce sahiptir. Gerçek anlamda onur ve üstünlük budur. Canlar tam teslim olmuş gerçek anlamda çok üstün insanlardır. sevgi, muhabbet , sağlık ve dua hep sizlerle olsun inşallah.
Gardaşım sabret yaradan neylerse güzel eyler , en güzel örneği ben olmalıyım diye düşünürüm bunca imtihandan sonra sabırla ve dua ile ayaktayım sağlık sihat ve afiyetle dua ile kalın ….SAYGILARIMLA